Dünyanın En Eski Yerleşim Yerlerinden Çatalhöyük’te 8.200 Yıllık Sıra Dışı Bir Yapı Bulundu

Çatalhöyük kazılarında yaklaşık 8.200 yıl öncesine tarihlenen sıra dışı bir yapı gün yüzüne çıkartıldı. Polonyalı bir grup arkeolog, yerleşim yerinin son dönemlerinde insanların bir araya geldiği büyük bir kerpiç yapı keşfetti.

Konya’nın Çumra ilçesinde bulunan, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan ve dünyanın en eski yerleşimi olduğu düşünülen Çatalhöyük’ten yeni haberler gelmeye devam ediyor.

Milattan önce 7.100 ile 5.950 yılları arasında, yaklaşık 1.200 yıl boyunca iskan edilen Çatalhöyük; iki bin kişiye ev sahipliği yapıyordu. Bitişik yapıdaki pek çok ev nedeniyle bölgeye kuş bakışı bakıldığında, yerleşke bir tür bal peteği gibi görünüyordu. Evlere giriş ise çatılara çıkan merdivenler aracılığıyla gerçekleştiriliyordu.

Adam Mickiewicz Üniversitesi Arkeoloji Fakültesi’nden Profesör Arkadiusz Marciniak’ın gözetiminde çalışan Polonyalı arkeologlar, yerleşimin doğu ucunda, merkezinden birkaç yüz metre uzaklıkta bulunan yerleşimin sonundaki olağan dışı bir yapıyı inceledi.

Göbeklitepe Kazılarında Dönemin Konut Tipine Uymayan Büyüklükte Bir Kerpiç Yapı Bulundu

Profesör Marciniak yaptığı açıklamada, yapının dönemin konut tipinden çok daha büyük olduğunu ifade etti:

“Kare şeklinde planlanmıştı ve alanı yaklaşık 30 metrekareydi. İç düzenlemesi de sıra dışıydı.”

Arkeologlar, yapının tabanında içinde insan mezarlarından kalıntıların yer alabileceğine inandıkları kil kaplı on iki platform olduğunu kaydetti.

“Büyük ihtimalle çoğunun altında insan mezarları var ama bu sorunun cevabını önümüzdeki yılda gerçekleşecek kazılarda alacağız.”

Yapının doğu kenarı iki destek sütunuyla süslenmişti. Her sütunun iki yanında bağlantı noktaları bulunuyordu. Dört duvarın her birinde kabartmalı yarım sütunlar vardı. Kerpiç yapının batı duvarının büyük kısmı, ağırlıklı olarak kırmızı renkli bir resimle boyanmıştı. Güney duvarının yanında ise büyük bir fırın bulunuyordu.

Gizemli Yapı Konut Özellikleri Taşımıyor

Arkeologlar, binanın orta kısmında bir ocağın kalıntılarını fark etti. Duvarlardaki iki delik ise iç mekâna açılıyordu.

Profesör Marciniak, Çatalhöyük halkının ölülerini evlerinin altına gömdüğünü hatırlatsa da bu binanın doğrudan bir konut işlevi görmediğini öne sürüyor. Yapıdaki çok sayıdaki gizemli platform, süslemeler ve yapının olağan dışı düzeni, yapının bölgede yaşayan topluluğun kolektif kullanımına açık olduğu yorumlarına neden oluyor.

Marciniak şunları kaydediyor:

“Binanın, Çatalhöyük’ün binlerce sakini ağırladığı mega bir yerleşim olmadığı zamanlarda kullanıldığını biliyoruz. Bölge sakinleri dağıldı. Atalarının yaşadığı yeri ziyaret etmek için geri döneceklerdi. Atalarından bazıları, orada gömülme onuruna sahipti.”

Yapının dini özellikler taşımasına rağmen sosyal entegrasyonda da önemli bir rol oynadığının altını çizen bilim insanı, ortadaki ocağın insanların etrafında toplandığının ipucu olduğunu kaydediyor.

Siz bu Çatalhöyük keşfi hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorumlarınızı Kayıp Rıhtım Forum’da bizimle paylaşabilirsiniz.

Kaynak: Sciencein Poland