in ,

Batman: Arkham Tımarhanesi’ni Okuduk, Ürperdik ve İnceledik

Arkham Tımarhanesi’ne deliler mi girer, yoksa girenler mi delirir? Veya belki gerçekten de “Bazen bizi biz yapan tek şey deliliktir.”

batman arkham timarhanesi ust
- Reklam -
- Reklam -

Böyle bir çizgi romanın incelemesine neresinden başlayıp neler demem gerektiği konusunda gerçekten de emin değilim. Sanırım Batman güzellemesiyle başlayacağım bu incelemeye, sonra da Grant Morrison ve Dave McKean‘e yönelteceğim yetersiz övgülerle devam edeceğim.

Özellikle filmleri sayesinde Batman, son yılların en popüler kahramanlarından birisi haline geldi. Ciddi havası, kısa ve karizmatik cevapları, depresif ruh hali ve süper güçleri olmayan bir insan olması da sanırım bilhassa yetişkin kitlenin Batman’i sevmesini sağlayan başlıca etkenler. Ancak filmleri dışarıda bırakıp çizgi romanlar üzerinden gidersek, şahsi fikrimce aksiyon dolu serilerinden ziyade, Batman’in belli bir dönemine veya ruh haline odaklanan “tek atışlık” çizgi romanlar, karakterle ilgili diğer tüm eserleri geride bırakmayı başarıyor. Bu tarz çizgi romanların arkasında özellikle Alan Moore (The Killing Joke – Öldüren Şaka), Frank Miller (The Dark Knight Returns – Kara Şövalye Dönüyor) veya bu eserde olduğu gibi Grant Morrison gibi isimler olduğunda ise tadından yenmiyor.

Bruce Wayne’in ailesini yitirmesinden sürekli kendini sorumlu tutmasının verdiği psikolojik bunalımın üzerine kendi korkularını katmasıyla büründüğü kimlik olarak ortaya çıkan Batman’in bu tarz eserleri okunduğunda, geceleri Gotham‘ın sokaklarını suçtan temizlemek ve “süper kötülerin” peşine düşmekten daha derin bir karakter olduğu ortaya çıkıyor. Wayne’in gündüz yaşamını sürdürme çabasıyla birlikte, Batman’in kendisini ele geçirip savaştığı suçlular gibi birine dönüşme korkusunun üzerine bir de küçük yaşta yaşadığı travma eklenince, aslında pek de sağlıklı bir karakter olmadığı anlaşılabiliyor.

- Reklam -

ArkhmAsylm

Arkham’da Neler Oluyor?

Çizgi romanımız, Arkham’da geçen pek çoğu gibi tımarhanedeki mahkumların Joker önderliğinde isyanıyla başlıyor. Rehineleri serbest bırakmak için Batman’in tımarhaneye gelmesini isteyen Joker, her zamanki gibi Kara Şövalye’yi yoldan çıkartmak için kurduğu planı devreye sokuyor.

Çizgi romanın konusu çok klasikmiş gibi görünse de, okudukça olayların gittiği yön hiç de öyle değil. Özellikle Dave McKean’in rahatsız edici derecede enteresan ve muhteşem çizgileri işin içine girince hikaye alıyor götürüyor.

- Reklam -

batman-arkham-timarhanesiBatman’in geçmişi ve kendi içindeki mücadelesi, tımarhanenin kurucusu Amadeus Arkham’ın masumca başlayıp gittikçe manyaklaşan günlüğünden alıntılarla birleşince konu iyice derinleşiyor. Grant Morrison’ın harika hikaye örgüsüyle de Batman, Amadeus Arkham, Hz. İsa ve Odin bazen iç içe geçiyor, bazen birbirlerini teğet geçiyor. Çocukluk travmasıyla yüzleşmekten çekinen Batman’i gördükten sonra, çocukluk travmasını derinlere gömüp sonra kendi isteğiyle ortaya çıkartan ve bunu günlüğüne kaydeden Amadeus Arkham’ı da görüyoruz.

Eser, alışık olduğumuz çizgi roman karelerinin dışına taşmayı da ihmal etmiyor. Her sayfası, her sayfadaki her karesi başlı başına sanat eseri olan çizgi romanda sulu boya, fotoğraf ve kolaj gibi tekniklerin bir arada kullanılmasıyla çok güçlü ve bazen de rahatsız edicilik konusunda son derece başarılı görüntüler ortaya çıkarılmış. Eserin ilk yayımlanma tarihinin 1989 olduğu düşünülürse, Dave McKean’in çizgi roman dünyasında nasıl bir devrime imza attığını anlamak da mümkün olur.

JBC Yayıncılık etiketiyle raflarımıza gelen ve Güneş Becerik Demirel tarafından dilimize kazandırılan bu cildin editörlüğünü İlke Keskin, çeviri editörlüğünü ise Aslı Dağlı üstlenmiş. Okuduğu kitapların/çizgi romanların çevirmenlerine ve editörlerine dikkat edenler, bu isimleri gördükleri zaman eserin dilimize ne kadar güzel kazandırılıp nasıl güzel bir baskıyla piyasaya sürüldüğünü anlayacaklardır. JBC’nin Batman serisinin on birinci kitabı olan Arkham Tımarhanesi de, öncekiler gibi titiz bir çeviriye ve güzel bir baskıya sahip.

Sonuç olarak Batman: Arkham Tımarhanesi, sadece Batman sevenlerin değil, genel olarak çizgi roman seven herkesin okuması, en azından sayfalarını şöyle yavaşça çevirip çizimlerine göz atması gereken bir eser diyebiliriz. Ancak konusunun dışında özellikle çizimlerinin hassas okuyucuları rahatsız etme ihtimali olduğunu söylemeden geçmeyeyim.

Türker Beşe

Müzmin arkeolog adayı. 4 yaşında atari oynamakla başlayan oyunculuk macerası şiddetle devam etmektedir. Okuma zevki günden güne değişmekle birlikte, tuhaf kurgu, büyülü gerçeklik ve tekinsiz korkudan aldığı keyfi hiçbir türden alamaz.

Bir Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

power of the daleks animation

42 Yıldır Kayıp Olan “Power Of The Daleks” Animasyon Filmi Oluyor

The Winds of Winter Çıkış Tarihi

Hayır, The Winds of Winter’ın Çıkış Tarihi Sızdırılmadı