Günümüz uygarlıklarını anlamanın yolu, eski toprakların altında yatanlardan geçiyor. İşte sır gibi yaşayıp sırra kadem basmış olan büyüleyici bir uygarlık: Olmekler!
Antik Olmek (Olmecs) kültürü, Meksika’nın Körfez kıyıları arasında, M.Ö. yaklaşık 1.200 ila 400 yıllarında gelişim göstermiştir. Bugün devasa baş yontularıyla bilinen Olmekler, kendilerinden sonraki Aztek ve Maya gibi medeniyetleri derinden etkileyen, önemli bir erken dönem Mezoamerika (Meksika ve Orta Amerika) medeniyetidir. Peki, antik dönemde yaşamış bu gizemli topluluk hakkında ne biliyoruz?
Olmekler Hakkında Gerçekler
1. İlk Büyük Mezoamerikan Kültürünü Oluşturuyorlardı
Olmekler, Meksika ve Orta Amerika’da yükselen ilk büyük kültürü teşkil etmiştir. M.Ö. 1200 yıllarında bir nehir adası kurmuşlardır. Şehrin orijinal adını henüz bilmeyen arkeologlar, şehre San Lorenzo adını vermiştir.
Bu şehrin ne bir eşi vardır ne de rakibi: Döneminin Mezoamerika’sındaki en büyük ve en önemli şehri oluşturmuştur ve bölge üzerinde geniş bir etkiye sahiptir. Arkeologlar, Olmekleri mevcut yapılarını muhafaza edebilen altı medeniyetten biri olarak değerlendirmektedir. Nitekim bu medeniyetler, göçmenlerden yararlanmaksızın veya başka medeniyetlerin etkisi olmadan kendi kendilerince gelişen kültürlerdir.
2. Kültürlerinin Çoğu Yok Olmuştur
Olmekler, yaklaşık üç bin yıl kadar önce, bugünkü Meksika’nın Veracruz ile Tabasco şehirlerinde ortaya çıkmıştır. Medeniyet, M.Ö. 400 yıllarında düşüşe geçmiş, sahip olduğu büyük şehirler yeniden vahşi doğaya karışmaya başlamıştır. Üzerinden çok vakit geçtiği için Olmek kültürü hakkındaki çoğu bilgi kaybolmuştur.
Örneğin Aztekler veya Mayalar gibi herhangi bir kitaba sahip olup olmadıkları bilinmemektedir. Eğer böyle yapıtlar bulunuyorsa bile Meksika’nın Körfez Kıyıları’nın nemli iklimi nedeniyle uzun zaman önce yok olmuşlardır. Olmek kültüründen geriye kalan tek şey, taş yontuları, şehir yıkıntıları ve El Manati bölgesindeki bir bataklıktan çıkarılan bir yığın ahşap el ürünüdür. Olmekler hakkında bildiğimiz neredeyse her şey, arkeologlar tarafından gün yüzüne çıkarılmış ve birleştirilmiştir.
3. Zengin İçerikli Bir Dine Sahiplerdi
Olmekler dindar bir topluluktu. Dolayısıyla Tanrı’yla konuşmak, günlük yaşantılarının önemli bir parçasını oluşturuyordu. Yaşadıkları bölgede Olmek tapınağı olarak nitelendirilecek herhangi bir yapı tespit edilmese bile A at La Venta ve El Manati gibi dini kompleks olduğu düşünülen arkeolojik alanlar bulunmaktadır. Ayrıca Olmeklerin insan kurban ettiği sanılmaktadır. Muhtemel kutsal bölgelerden elde edilen insan kemikleri, bu durumu doğrular niteliktedir. Üstelik bir şaman sınıfı mevcuttur ve çevresinde evrene ilişkin açıklamalar yer almaktadır.
4. Tanrıları Vardı
Arkeolog Peter Joralemon, Antik Olmek kültürüne ait sekiz tanrı/tanrıça veya en azından bir çeşit doğaüstü güç denebilecek- tespit etmiştir. Bu kudretli varlıklar şöyle sıralanabilir:
- Olmek Ejderhası
- Kuş Canavarı
- Balık Canavarı
- Gözü Bantlı Tanrı
- Su Tanrısı
- Mısır Tanrısı
- Jaguar-adam
- Tüylü Yılan
Bu tanrı ve tanrıçalardan bazıları, diğer kültürlerle birlikte Mezoamerikan mitolojisinde yer almaya devam etmiştir. Örneğin hem Mayalarda hem de Azteklerde Tüylü Yılan’a rastlanmıştır.
5. Oldukça Yetenekli Sanatçı ve Heykeltıraşlardı
Olmekler hakkında bildiklerimizin çoğu, taşlarla ürettikleri eserlerden ileri gelmektedir. Olmekler, bu konuda oldukça yetenekli birer sanatçı ve heykeltıraşlardır. Pek çok heykel, maske, figür, dikili taş, taht ve dahasını üretmişlerdir. Bunlar arasında en çok, devasa baş oyuntularıyla bilinirler. Bu oyuntuların on yedisi, dört farklı kazı bölgesinden elde edilmiştir. Olmekler ayrıca ahşap işçiliğiyle de ilgilenmişlerdir. Ürettikleri ahşap oymaların çoğu kaybolmuştur, fakat El Manati alanındakilerin büyük bölümü bugüne ulaşmıştır.
6. Usta Birer Mimar ve Mühendislerdi
Olmekler; devasa taşları, bir ucunda oluk bulunan aynı boyuttaki bloklara dönüştürerek kemerli suyolları inşa etmişlerdir. Ardından, bu blokları yan yana sıralayıp suyun akabileceği kanallar oluşturmuşlardır. Ancak bu, mühendislik konusundaki tek yetenekleri değildir. La Venta’da insan gücüyle bir piramit inşa etmişlerdir. Bu piramit, C Kompleksi olarak bilinmektedir ve şehrin kalbindeki Kraliyet Külliyesi’nde yer almaktadır. C Kompleksi, bir dağı temsil etmek üzere kurulmuş ve tamamen topraktan yapılmıştır. Böylesi bir yapıyı tamamlamak, muhtemelen sayısız insan ve uzun bir zaman gerektirmiştir.
7. Olmekler Çalışkan Tüccarlardı
Kayıtlara bakılırsa Olmekler, tüm Mezoamerika üzerindeki diğer kültürlerle ticaret hâlindeydi. Arkeologlar, bunun kanıtını pek çok yerde bulmuştur. Öncelikle diğer bölgelerden elde edilen objeler, başlıca veri kaynağı oluşturur.
Olmek kazı bölgelerinde bulunan, günümüz Guatemala’sındaki jadeit (yeşim taşının önemli iki kaynağından biri), Meksika’nın daha dağlık arazilerinden elde edilen obsidyen, bunlara örnektir. Bunun yanı sıra Olmeklerle aynı dönemde yaşamış olan farklı kültürlerin kazı alanlarında da Olmeklere ait figürler, heykeller ve keltler gibi objelere rastlanmıştır. Görünüşe bakılırsa bu farklı kültürlerin Olmeklerden epey etkilenmiş olduğu söylenebilir. Örneğin daha az gelişmiş uygarlıklarda Olmeklerdeki çömlekçilik tekniğinin kullanıldığı görülür.
8. Olmekler Güçlü Siyasal Güçler Çevresinde Teşkilatlanmışlardı
Olmek şehirleri, kendilerine mensup kişiler üzerinde büyük güce sahip olan belirli bir aile veya şaman lideri tarafından yönetilmiştir. Bu, halka açık eserlerinde görülmektedir; devasa baş heykelleri buna iyi bir örnektir. Jeolojik kayıtlar, San Lorenzo’daki başların yapımında kullanılan taş kaynaklarının, bölgenin 50 mil ötesinde bir yerden temin edildiğine işaret eder.
Olmekler, tonlarca ağırlıktaki bu dev kütleleri uzak yerlerden şehirdeki atölyelere getirmek zorunda kalmıştır. Metal aletlerin yardımı olmadan oydukları taş sütunları, işlemden önce büyük olasılıkla kızak, silindir ve salların birleşiminden oluşan sistemlerle taşımışlardır. Peki ya sonuç? Muhtemelen heykelin yapılmasını emreden yöneticiye ait taştan, devasa bir baş… İnsan gücüyle böylesi meşakkatli ve görkemli yapılar inşa ettirmelerine bakılırsa Olmek liderlerinin, bir hayli güçlü ve etkin olduğu söylenebilir.
9. Bölgelerinde Oldukça Etkililerdi
Olmekler, tarihçiler tarafından Mezoamerika kültürünün “anası” olarak nitelendirilir. Veracruz, Maya, Toltek, Aztek gibi kendilerinden sonraki tüm diğer kültürler, Olmeklerden etkilenmiştir. Tüylü Yılan, Mısır Tanrısı ve Su Tanrısı gibi bazı Olmek tanrıları, bu sonraki uygarlıkların evrenini oluşturmuştur. Devasa başlar ve görkemli tahtlar gibi Olmek sanatının belli parçaları, bu kültürler tarafından benimsenmemişse de geç dönem Maya ve Aztek eserlerinde benzer üslupların yansıdığı, acemi biri tarafından bile hemen anlaşılabilir. Üstelik Olmek dini, sonraki dönemlere aktarılmış olabilir; zira El Azuzul kazı alanında keşfedilen ikiz heykeller, yüzyıllar sonra Mayaların kutsal kitabı Popol Vuh’tan alınan karakterleri andırmaktadır.
10. Kimse Olmek Uygarlığına Ne Olduğunu Bilmiyor
Şu kadarından eminiz: M.Ö. 400 yılları civarlarında La Venta’daki büyük şehrin çöküşünün ardından Olmek uygarlığı, büyük ölçüde yok oldu. Halka ne olduğunu kimse tam anlamıyla bilmiyor. Ancak buna ilişkin bazı ipuçları da yok değil.
San Lorenzo’da heykeltıraşlar daha önce yontulmuş taşların parçalarını yeniden kullanmaya başlamışlardır. Oysa orijinal taşlar, millerce öteden getirilmiştir. Bu durum, o dönemde geri dönüp taş blokları temin etmenin artık güvenli olmadığına işaret eder. Zira yerel kabileler, düşman hâline gelmiş olabilir. Ayrıca iklim değişikliği de bir başka unsur olarak düşünülmektedir. Olmekler, az sayıdaki basit ekinlerle geçinmişlerdir; dolayısıyla günlük diyetlerini oluşturan mısır, fasulye ve kabağı etkileyen en ufak değişiklik, onlar için büyük olumsuz sonuçlar doğurmuştur.
Antik Olmek uygarlığı hakkında sizin de eklemek istediğiniz bilgiler var mı? Görüşlerinizi Kayıp Rıhtım Forum’da bizlerle paylaşabilirsiniz.
* Göbeklitepe: Gerçekten de Tapınak mıydı?
Yazar: Christopher Minster
Çeviri: Rabia Elif Özcan
Kaynak: Thoughtco
Uzaylı olduklarına dair bir belgesel izlemiştim. Dönemlerine göre çok ileride bir teknolojiye sahiplermiş. Çok ilginç gelmişti bana.