in , ,

Ankara’daki Logo Tartışmalarına Bilimsel Yanıt: “Hitit Güneşi Değil, Hatti Güneşi”

Hitit Güneşi mi, Hatti Güneşi mi? Bir kopyasını Ankara’daki Sıhhiye Meydanı’nda gördüğümüz Güneş Kursu ve benzerleri, bilinenin aksine Hititlere ait değildir. Alacahöyük kral mezarlarından çıkarılan bu ritüel nesneleri Hatti uygarlığının ürünleridir.

Hitit Güneşi değil, Hatti Güneşi
- Reklam -
- Reklam -

Hitit Güneşi olarak bilinen eserin yeniden Ankara’nın sembolü olmasıyla ilgili tartışmalar change.org’da başlatılan bir imza kampanyasıyla gündeme geldiğinde, Anadolu uygarlıklarıyla ilgili araştırmalarını sürdüren ve romanlarında da bu kadim medeniyetlerden yola çıkan bir arkeolog ve yazar olarak sessiz kalmamaya karar verdim.

Bu yazı da gerçekleri kamuoyuna aktarma ve Türkiye’nin zengin tarihsel geçmişiyle ilgili farkındalık yaratma gayretinin neticesidir.

Her fırsatta söylediğimi tekrarlayayım: Hitit Güneşi olarak bilinen eserler aslında Hititlere değil, Hititlerden önce Anadolu’da her bakımdan gelişkin bir uygarlık yaratan Hattilere aittir.

- Reklam -

Hitit Güneşi Kime Ait? Hattiler ve Hititler Üzerine…

Hattiler Hitit uygarlığını da derinden etkiledi. Anadolu’nun ilk merkezi krallığını kuran ve zaman içinde fetihlerle Suriye içlerinden Batı Anadolu kıyılarına kadar uzanan bir imparatorluk yaratan Hititler, inanç sistemlerini ve kültürlerini büyük oranda Hattilerin birikimleri üzerine inşa etti. Hitit tanrı ve tanrıçalarıyla bayramlarının çoğunun Hatti kökenli olması ve Hitit mitolojisi de bu gerçeğin bir kanıtıdır. Hitit mitolojik malzemesinin kayda değer bir bölümünü oluşturan İlluyanka, Telipinu ve kaybolan tanrı efsaneleri Hatti kökenlidir.

Sıhhiye Meydanı Güneş Kursu
Heykeltıraş Nusret Suman tarafından yapılan ve Ankara’daki Sıhhiye Meydanı’nda bulunan anıt, Alacahöyük’teki Hatti kral mezarlarında ele geçen güneş kurslarından birinin kopyasıdır. ’Hitit Güneşi’ diye bilinen bu sembol aslında Hatti Güneşi’dir.

Hitit ismi de Hatti’nin bozulmuş şeklidir. Hititler krallıklarını, günümüzde Çorum’un Boğazköy İlçesi’nde yer alan Hattuşa’da kurduklarında, kendilerinden önce o coğrafyaya hâkim olan Hattileri reddetmediler, bilakis sahip oldukları toprakları Hatti Ülkesi olarak tanımlamayı sürdürdüler.

Ankara Sıhhiye Meydanı’ndaki anıtın aslı da Hitit Krallığı’nın kurulmasından önceki dönemde önemli bir Hatti beyliği olan Alacahöyük’teki kral mezarlarından çıkarılmıştır. Peki, Hattiler kimdir?

Anadolu’nun En Eski Sahipleri: Hatti Ülkesi

M.Ö. 2350 yılında Mezopotamya’da dünya tarihinin ilk merkezi krallığını kuran Akadların Anadolu’yla ticari ilişkileri vardı. Akad Kralı Naramsin döneminde (M.Ö. 2254-2218) Anadolu beylikleriyle Mezopotamya arasında ticaret kervanları gelip giderdi. Bir süre sonra bu kervanlara eşkıyalar dadandı. Eşkıya sorununu çözmek için geldiği Anadolu’yu çok seven Naramsin, Puruşhanda kentinde bir müddet kaldı. Akad Kralı’nın Anadolu’da kalmasına karşı çıkan on yedi Anadolu kent devleti bir araya gelerek Naramsin’le savaştı, ancak başarılı olamadı. Naramsin’in bu olaydan sonra Anadolu’ya ‘Hatti Ülkesi’, Anadolu halkına da ‘Hatti insanları’ dediği kayda geçirilmiştir. Naramsin’in çivi yazısına dökülen bu ifadeleri de gösteriyor ki Anadolu’nun bilinen ilk ismi ‘Hatti Ülkesi’dir. Alacahöyük kral mezarları M.Ö. 2300-2200 arasına tarihlenir. Bu da demek oluyor ki Naramsin’in Anadolu’ya ‘Hatti Ülkesi’ dediği dönemle Alacahöyük buluntuları çağdaştır.

Daha önce de ifade ettiğim gibi Hititler, ülkelerini eski sahiplerinin adıyla Hatti Ülkesi olarak tanımlamayı sürdürdü. Hitit tarihini de dahil ettiğimizde Anadolu’nun binlerce yıl boyunca Hatti Ülkesi adını taşıdığını söyleyebiliriz.

Hatti beyliklerinin var olduğu dönemde Anadolu’da yazı kullanılmadığı için Hatti dilinin yapısı da yine Hitit arşivleri sayesinde biliniyor. Hitit arşivlerindeki dini ve ritüel temalı Hattice metinler üzerinde yapılan çalışmalar Hatticenin aynı Sümerce, Hurrice, Urartuca gibi eklemeli ve Asyanik bir dil olduğunu gösteriyor.

Hititler ise tıpkı Luviler ve Palalar gibi Hint-Avrupa dil ailesine giren bir dil konuşuyordu. Demek ki Tunç Çağı’nda da (M.Ö. 3000-1200) Anadolu, farklı etnik grupların bir arada yaşadığı ve kültürel bakımdan birbirini beslediği, zenginleştirdiği bir coğrafyaydı.

Peki, Hititler kimdi ve ne zaman Anadolu’ya gelmişti?

Asur Ticaret Kolonileri Dönemi

Anadolu halkları yazılı döneme Hitit Devleti’nin ilk kralı I. Hattuşili (M.Ö. 1650-1620) zamanında girdi. Hattuşili, günümüzde Hatay’ın Reyhanlı İlçesi’nde yer alan Alalah’ı (Tell Açana) ele geçirmiş ve buradan başkent Hattuşa’ya kâtipler getirtmişti. İşte bu kâtipler yoluyla Anadolu’ya yazılı kültür girdi. Alalah’lı kâtiplerden eski Babil stilindeki çivi yazısını öğrenen Hititler, kendi dillerini çivi yazısıyla yazmaya başladı.

Alalah’lı kâtiplerin Anadolu’ya gelişinden ve Hitit Krallığı’nın kurulmasından önce olup bitenleri öğrenmek için ise yine bir Mezopotamya halkına, Asurlara başvurmak gerekir.

Anadolu tarihinde M.Ö. 2000-1750 yılları Asur Ticaret Kolonileri Dönemi olarak bilinir. Kuzey Mezopotamya’da krallık kuran ve Akadlar gibi Sami kökenli olan Asurlar, ticaret yapmak maksadıyla Anadolu’ya gelmiş ve en büyüğü Kayseri’deki Kaniş Karum olmak üzere pek çok ticaret kolonisi kurmuştu. Bu dönemde de aynı Akad Kralı Naramsin zamanındaki gibi Anadolu’da birbirinden bağımsız kent devletleri bulunuyordu. Bu kent devletlerinde kimlerin yaşadığını, Asurluların bıraktıkları çivi yazılı tabletlerde geçen şahıs isimlerinden anlıyoruz. Hattilerin, Hititlerin, Luvilerin, Hurrilerin bu dönemde Anadolu’nun yerleşik halkları arasında bulunduğunu bu yazılı belgeler bize anlatıyor.

Neşalılar ve Neşaca

Asur Ticaret Kolonilerinin merkezi olan Kayseri Kültepe’de yani Kaniş Karum’da Hititçe kişi isimlerine daha çok rastlanması, Kaniş’te çoğunlukla Hitit kökenli insanların yaşadığının bir kanıtı olarak görülebilir. Burada önemli bir bilgi daha vereyim: O dönemde Kaniş’in diğer adı Neşa’ydı ve Hititler kendilerine ‘Neşalı’, dillerine de ‘Neşaca’ derlerdi. Kendilerini ve dillerini direkt Kaniş yani Neşa üzerinden tanımlamış olmaları, bu kentin Hititler için önemini net bir şekilde gösteriyor.

Bu bölümü sonlandırmadan önce bahsetmemiz gereken biri var: O da Kuşşara Kralı Pithana’nın oğlu Anitta. Hitit arşivlerinde bulunan ve ‘Anitta Metni’ denen belgede Anitta icraatlarını kendi ağzından anlatır. Anitta, Hitit Krallığı’nın kurulduğu M.Ö. 1650 yılından yaklaşık 100 yıl önce yaşamış olduğundan bu belgenin, eski bir metnin geç dönem kopyası olduğunu söyleyebiliriz.

Daha sonraki Hitit krallarının, ataları olarak gördüğü Kuşşaralı Anitta, Hititlerin Neşa dediği Kaniş’i ele geçirdiğini, ama Neşalılara annesi, babasıymışlar gibi davrandığını anlatır. Onlara iyi davranmasının nedeni aynı soydan gelmeleri olabilir mi?

- Reklam -

Metinde Anitta’nın daha sonra Hitit Krallığı’nın başkenti olacak Hattuşa’yı lanetlediği bilgisi de vardır, ama konuyu dağıtmamak için bunun ayrıntısına girmeyeceğim. Bu arada Anitta’nın Neşa’yı ele geçirdiğini gösteren arkeolojik bir buluntu da mevcuttur. Kaniş’teki saray yapısında, üzerinde, “Kral Anitta’nın Sarayı” yazan bir hançer bulunmuştur ve bu hançer şu an Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde sergilenmektedir. Kaniş’te izleri görülen ve Asur Ticaret Kolonileri Devri’ni M.Ö. 1750’de sona erdiren yangın da Anitta’nın kenti fethetmesiyle ilişkilendirilir.

Anitta Hançeri
Üzerinde “Kral Anitta’nın Sarayı” yazan hançer Kaniş’te bulundu.

Buraya kadar anlattıklarımızı birkaç cümleyle özetleyeyim: Anadolu’nun bilinen ilk ismi ‘Hatti Ülkesi’dir ve Hattiler, Hititlerden önce Anadolu’da üstün bir medeniyet yaratmıştır. M.Ö. 2300-2200 yıllarına tarihlenen Alacahöyük güneş kursları da Hattilere aittir. M.Ö. 2000-1750 arasındaki Asur Ticaret Kolonileri Çağı belgelerinde Hititçe kişi isimlerine rastlanmıştır. Her ne kadar Hititlerin nereden ve tam olarak hangi tarihte Anadolu’ya geldikleri net olmasa da en geç M.Ö. 2000 yılında Anadolu’nun yerleşik halklarından biri oldukları kesindir. I. Hattuşili’nin Hitit Krallığı’nı kurmasından yüz yıl önce Hitit kökenli bir bey olan Anitta, fetih hareketlerine girişerek Anadolu beyliklerini hegemonyası altına almaya çalışmış ve Asur Ticaret Kolonileri Çağı’nı sonlandırmıştır. Anitta’nın tam anlamıyla gerçekleştiremediği Anadolu birliğini ise I. Hattuşili, Hitit Krallığı’nı kurarak sağlamıştır.

Hititlerin Anadolu Birliği

Evet, ‘Anadolu Birliği’ Hitit Krallığı için uygun bir tanımlama. Çünkü Hitit çağında Anadolu’da başta Luviler, Hititler, Hurriler, Hattiler, Kaşkalar olmak üzere pek çok halk yaşıyordu. Hititler fethettikleri topraklardaki halkın inancına ve yaşam tarzına müdahale etmiyor, bilakis topraklarına kattıkları ülkelerin tanrılarını, tanrıçalarını benimseyip, kendi tanrılarının arasına alıyordu. Hititlere “1000 tanrılı halk” denmesinin nedeni de budur. Tüm tanrılara, ait oldukları halkın dilinde ibadet eden Hititlerin arşivlerinde pek çok dilde ritüel metni de bulunmuştur.

Gerek Hitit metinlerindeki yer ve kişi isimleri, gerekse hiyeroglif yazısının kullanıldığı anıtlar gösteriyor ki Anadolu’da Luvi nüfusu bir hayli fazlaydı. Anadolu hiyeroglifleri denen resim yazısı Luvi dilini ifade etmek için kullanılırdı.

Hattiler gibi Asyanik bir dil konuşan Hurrilerin ise M.Ö. 1450 yılında başlayan Orta Hitit döneminden itibaren dini ve kültürel anlamda Hititler üzerinde büyük etkisi oldu. Hitit dini giderek Hurrileşti, hatta belli bir noktadan sonra tanrı ve tanrıçalar Hurrice isimleriyle anılır oldu.

Hititler tüm bu Anadolu halklarının ve diğerlerinin de kazanımlarıyla dönemlerinin en gelişmiş medeniyetlerinden birini yarattılar. Hukuk sistemleri, kültürleri, kadına verdikleri değer, müzikleri, mitolojileri, mimarileri ve devlet yönetimindeki başarılarıyla adlarını tarihe altın harflerle yazdırdılar. Hititlerin hukuk sistemi, zamanın diğer devletlerinden farklı olarak kısasa kısas değil, tazmin anlayışına dayalıydı. Ölüm cezası nadiren verilir ve suçtan zarar gören kişinin kaybının tazmin edilmesi ön planda tutulurdu. Tarih öncesine dayanan ana tanrıça geleneğinin izleri Hititlerin yine dönemin diğer büyük devletleri olan Mısır, Babil, Asur’a kıyasla kadına verdikleri değerde ifadesini bulur. Tavananna denen Hitit kraliçeleri, kral eşi olmanın çok ötesinde yetkilere sahipti. Kendi mühürlerini kullanabiliyor ve yönetimde söz sahibi olabiliyordu. Kraliçe Puduhepa’nın Mısır firavunu II. Ramses’le bizzat yazıştığı biliniyor. Halktan kadınlar da pek çok işte çalışabiliyor, toplum yaşamına katılabiliyordu.

Alacahöyük kral mezarlarındaki Güneş Kurslarının Hitit değil, Hatti eseri olduğunu ısrarla belirtmemi yanlış anlamayın diye yazıyorum bunları: Hititler kesinlikle Hattilerden aşağı bir toplum değildir. Hititler kültürleri, doğaya verdikleri önem, kadına duydukları saygı ve yarattıkları eşsiz uygarlıkla Anadolu’nun batmayan güneşidir. Onlar kendi kültürlerini Anadolu ve çevresindeki diğer kültürlerle birleştirerek Anadolu bilgeliğinin de yaratıcısı ve taşıyıcısı olmuşlardır. Bugün Hattilerin dili hakkında bilgimiz varsa bunu da Hititlere borçluyuz. Çünkü Hatti tanrılarının ritüellerini Hatti dilinde yazarak günümüze ulaşmalarını sağlayan da yine Hititlerdir.

Alacahöyük’ün Hatti ve Hitit Dönemleri

Özlem Ertan, Alacahöyük’ün Sfenksli Kapısı’nın önünde.

Yine de tüm bunlar Hattilerin, Hitit Krallığı’nın kurulmasından yüzlerce yıl önce yarattıkları eşsiz eserleri ‘Hitit Güneşi’ olarak adlandırma hatasını sürdüreceğimiz anlamına gelmemeli. Hattilerin o yıllarda yarattıkları uygarlığın büyüklüğü gerçekten de şaşırtıcıdır ve bu uygarlığın gözlemlendiği tek yerleşim de Alacahöyük değildir. Çorum’daki Eskiyapar, Amasya yakınındaki Mahmatlar, Tokat Erbaa yakınındaki Horoztepe, Eskişehir’deki Demircihüyük, Ankara’daki Eti Yokuşu ve Ahlatlıbel, Yozgat’taki Alişar Höyük, Hatti uygarlığına ait eserlerin bulunduğu yerleşimler arasındadır.

Ancak Alacahöyük buluntularının yeri başkadır. Alacahöyük’te bulunan ve M.Ö. 2300-2200 civarına tarihlenen dikdörtgen biçimli Hatti kral mezarlarına cenazeler ‘hocker’ yani anne karnındaki cenin pozisyonunda konmuş ve yanlarına da Güneş Kursu dediğimiz eserler bırakılmıştır. Alt bölümlerinde, bir sopaya takıldıklarını gösteren girintiler bulunması, bunların ayinlerde kullanıldığını gösterir.

Bu yazıyı nihayete erdirmeden önce Alacahöyük’ün Hititler döneminde de önemli bir dini kent olduğunu belirtmek isterim. Bugün Alacahöyük’ün girişinde yer alan Sfenksli Kapı, bir Hitit bayram töreninin tasvir edildiği kabartmalı ortostatlar, taş temelleri görülen tapınak, ritüellerde de kullanılmış olması kuvvetle muhtemel yeraltı tüneli hep Hitit İmparatorluk dönemine aittir. Hitit metinlerindeki adı Arinna olan Alacahöyük hem Hatti hem de Hitit döneminde taşıdığı anlamla Anadolu’nun kutsalıdır, bilgeliğidir ve kutsal olana hak ettiği saygının gösterilmesi gerekir.

Artık Hititlerin hakkını Hititlere, Hattilerin hakkını da Hattilere teslim edelim. Ankara’nın sembolü geri dönsün, ama bu kez adını doğru söyleyelim. “Hatti Güneşi yeniden Ankara’nın sembolü olsun,” diyelim.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: İstanbul’un Kurucu Tanrıları: Apollon ve Poseidon

Hitit Güneşi tartışmaları hakkındaki yorumlarınızı Kayıp Rıhtım Forum’da paylaşabilir, daha fazlası için bizi Google News’ten takip edebilirsiniz.


Seçilmiş Kaynakça:
  • Sedat Alp. (2002). Hititler Devrinde Anadolu. İstanbul: TÜBİTAK Popüler Bilim Yayınları.
  • Sedat Alp. (2003). Hitit Güneşi. İstanbul: TÜBİTAK Popüler Bilim Yayınları.
  • Birgit Brandau, Hartmut Schickert. (2003). Hititler-Bilinmeyen Bir Dünya İmparatorluğu. Ankara: Arkadaş Yayınları.
  • Trevor Bryce. (2002). Hitit Dünyasında Yaşam ve Toplum. Ankara: Dost Kitabevi.
  • Trevor Bryce. (2023). Hitit Krallığı. İstanbul: Alfa Yayınları.
  • Ali Dinçol. (2004). Bin Tanrılı Halk. Arkeo Atlas. 3.
  • Tahsin Özgüç. (2004). Asur Ticaret Kolonileri – Kültepe Kaniş. Arkeo Atlas. 3.
  • Veli Sevin. (2003). Eski Anadolu ve Trakya. İstanbul: İletişim Yayınları.

Özlem Ertan

Ankara’da doğdu. Çocukluk ve ilk gençlik yılları memleketi İzmir’de geçti. 2005 senesinde Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Protohistorya ve Önasya Arkeolojisi bölümünden bölüm ve fakülte birincisi olarak mezun oldu. Diyarbakır Kavuşan Höyük, İzmir Ulucak Höyük ve Van Ayanis Urartu Kalesi kazılarında çalıştı. Anadolulu tanrıça Hekate’yi tüm yönleriyle anlattığı kitabı "Hekate: Bize Ne Mesaj Veriyor?" 2023’ün haziran ayında; Hitit döneminde geçen fantastik roman serisi "Bir Hitit Masalı"nın ilk kitabı "Kanatlı Güneş" ise 2024’ün ocak ayında; Destek Yayınları’ndan çıktı. "Âşık Kadınlar Denizhanesi", "Benim Güzel Ölülerim" ve "Dolunay Ayini" adlarında yayımlanmış üç fantastik romanı daha bulunan yazar, pek çok antolojide öyküleriyle yer aldı. YouTube’da arkeoloji ve mitolojiyle ilgili videolar hazırlamayı, Instagram sayfasında antik medeniyetlerle ilgili içerikler üretmeyi, farklı etkinliklerde arkeoloji ve mitoloji anlatmayı sürdürüyor. Aynı zamanda kitap editörü, kültür – sanat gazetecisi ve müzik yazarı. Çeşitli basın organlarında klasik müzik, opera, arkeoloji, mitoloji ve edebiyatla ilgili yazılar yazıyor, söyleşiler yapıyor. Hititleri tutkuyla seviyor.

Henüz yorum yok. Forum'a gelip sohbete katıl.

Fallout 2. Sezon New Vegas

“Fallout” 2. Sezon New Vegas’ta Geçecek

Lyrid Meteor Yağmuru ve Pembe Ay Ne Zaman? Nasıl İzlenir?

Meteor Yağmuru ‘Pembe Ay’ ile Buluşuyor: Bu Çarpıcı Doğa Olayı Nerede, Ne Zaman ve Nasıl İzlenebilir?