in ,

H.P. Lovecraft’ın Yaratıklarına Kısa Bir Bakış

Tuhaf kurgunun en büyük yazarlarından biri olmasının yanı sıra bu türün isim babası da olan H.P. Lovecraft’ın birbirinden ürpertici yaratıklarını sizler için bir araya getirdik.

H.P. Lovecraft Yaratıkları
- Reklam -
- Reklam -

Korku türünün en bilinen yazarlarından biri olan H.P. Lovecraft sadece yazdıklarıyla değil, yaptığı çalışmalarla da türe katkısı son derece büyük bir isim. Sadece tek bir türe hapsedilmeyecek kadar büyük bir hazineye sahip olan Lovecraft, ismini koyduğu “tuhaf kurgu”nun yanı sıra “gotik” ve “büyülü gerçeklik”in de sınırlarını ortadan kaldırarak hepsini harmanlamış, hem çağdaşlarını hem de ardıllarını etkileyerek resimden sinemaya, oyunlardan dizilere kadar pek çok alanda çeşitli eserlere ilham kaynağı olmuştur.

Lovecraft’ın eserlerinde belki de en çok öne çıkan unsur, başka boyutlardan ve dünyalardan gelen yaratıklardır. Bildiğimiz fizik kanunlarına karşı gelerek hem insan aklının hem de geometrinin sınırlarını zorlayan bu yaratıklar Polygon için Emma Stefansky tarafından derlenmiş, biz de sizler için çevirdik. Gelin bu tüyler ürperten yaratıklara hep birlikte göz atalım.

Dagon

Dagon dagonLovecraft’ın en eski öykülerinden biri olan Dagon, ilk kez 1919 yılında The Vagrant’ta yayımlanmıştı. Üstadın daha sonraki öykülerinde derinden ele aldığı bazı öğelerin üzerinden hafifçe geçtiği bu kısa öykü, Lovecraft okumaya başlamak için de iyi bir seçenek.

- Reklam -

Öykü morfin bağımlısı olan bir adamın, Ekvator’un güneyinde sismik aktiviteyle yükselmiş gibi duran bir sahile vurmasıyla başlıyor. I. Dünya Savaşı’nın başlarında, satış memuru olarak görev yaptığı posta gemisi Pasifik’te Almanlar tarafından ele geçirilince kaçan ve kendini bu çamur deryasında bulan adamın başına sonradan gelenlerse daha da feci. Bulduğu “Doré’yi bile kıskandıracak bir dizi yarı kabartma”da anlatılan balık-tanrı Dagon ve dalgaların altında yaşayan balık-insanlar (Derlinlerdekiler) hakkında anlattıkları tüylerinizi ürpertmeye yetiyor. Pek çok Lovecraft öyküsü gibi bu öykünün sonu da aslında pek çok başka şeyin başlangıcı gibi görünüyor ve sizi merak dolu uçurumlara atıp gidiyor.

Nyarlathotep

NyarlathotepLovecraft’ın Mısırbilim (Ejiptoloji) sevgisi malum. Ancak bu sevgi bu disiplinin günümüzdeki bilimsel hâline değil de 20. yüzyılın başlarındaki hâline yönelik. Yani kara büyü, firavun lanetleri ve Antik Mısır’la hiç ilgisi olmayan yaratıklarla.

Nyarlathotep belki de Lovecraft’ın Antik Mısır temasını apaçık işlediği tek öyküsü. Bazı diğer öykülerinde de atıfta bulunduğu bu eserde, ölümden geri dönmüş Mısırlı bir büyücünün dünyamıza başka boyutlardan çağırdığı çeşitli yaratıklar anlatılıyor. Üstadın tarzından alışık olduğumuz şekilde bu yaratıklar dış uzayın kim bilir nerelerinden geliyorlar ve bildiğimiz fizik kanunları onlar için işlemiyor.

Duvarların İçindeki Sıçanlar

duvarlardaki sicanlar fungusbeastLovecraft’ın tarihî pek çok kişinin ve sanatçının adını anarak gerçekçiliğini arttırdığı bu öyküsü, adıyla bile pek çok insanın tüylerini diken diken etmeyi başarabilir.

I. Dünya Savaşı’nda oğlunu kaybettikten sonra ata toprakları olan İngiltere’deki eski bir aile malikanesine taşınan bir Amerikalının kaleminden okuruz öyküyü. Taşındığı evin duvarlarından sürekli gelen sıçan seslerini araştırmasının sonucunda bulduğu şeyse dehşet vericidir: Atalarının insan etine olan açlıklarını dindirmek için geliştirdikleri “insan sığırlar”.

Herbet West – Diriltici

Herbert West dirilticiİlk kez tefrika hâlinde Home Brew dergisinde yayımlanan bu öykü, Mary Shelley’nin Frankenstein’ının bir parodisi gibidir. Ürkütücü bir cinayet hikayesiyken bilimin yanlış sonuçlar vermesiyle bir diriliş öyküsüne dönüşür. Ünlü Miskatonic Üniversitesi’nin ilk kez anıldığı bu öykü, 1985 yılında Stuart Gordon tarafından beyaz perdeye de uyarlanmıştır.

Öykü, Lovecraft’ın kimi eserlerinde görülen klasik bir açılışla, gizemli bir şekilde kaybolan bir karakterle başlar. Herbert West ise ölüleri diriltmeye takıntılı ve bu konuda kısmen de başarılı bir doktordur, ancak dirilttiği herkes şiddete aşırı derecede meyillidir. Diriltme serumunu kusursuzlaştırmaya çalışırken, kontrol edemeyeceği güçlerle uğraşmak zorunda kalır.

Deliliğin Dağlarında

deliligin daglarinda shoggothUzunluğu sebebiyle meşhur Weird Tales dergisinde kendisine yer bulamayan bu novella, Lovecraft’ın da en uzun eserlerinden birisi olma özelliği taşır. Guillermo del Toro’nun sinemaya uyarlamak isteyip sonradan rafa kaldırdığı projelerden de biri olan Deliliğin Dağlarında, Antarktika’nın soğuğunu iliklerinize kadar işletiyor.

Buzlu kıtaya yapılacak olan yeni bir keşif gezisinin önüne geçmek isteyen bir Miskatonic Üniversitesi profesörü, yıllar önce kendisinin de katıldığı bir gezinin bilinmeyen detaylarını açıklar. Bu detaylar, kıtada buldukları ve bu dünyaya ait olmayan canlılara ilişkin kalıntılardır. Buldukları fosiller ve hiyeroglifler, Dünya’ya çok uzaklardan gelen ve “shoggoth”ları yaratan başka yaratıklardan bahseder. Hatta belki de dünyadaki yaşam da bunların kalıntılarıdır.

Öteden Gelen

oteden gelen yaratiklarLovecraft’ın beyin yakma konusundaki en başarılı öykülerinden biri olan Öteden Gelen, bir bilim insanının arkadaşına “gerçekliğimizin ötesini gösteren bir cihazı” göstermesi üzerinedir. Cihazı kullanan anlatıcımız, başka gerçekliklere konuk olur ve bizim boyutumuzla ve fizik kanunlarımızla hiç ilgisi olmayan, birbirinden tuhaf ve tarif edilemez çeşitli yaratıklarla karşılaşır.

Öykü, Lovecraft’ın sıklıkla vurguladığı bir temanın en güzel örneklerinden birisidir: İnsanlar gerçekte var olanın sadece bir kısmını algılayabilir ve göremediğimiz şeyleri o şekilde bırakmak muhtemelen en iyisidir.

- Reklam -

Uzaydan Düşen Renk

uzaydan dusen renk tavsanBu öykünün anlatıcısı, bir asteroitin düştüğü civarlarda araştırma yapan bir bilim insanı. Araştırmaları sırasında karşılaştığı bir çiftçinin ona anlattıklarıysa son derece tuhaf.

Dünya’ya düşen bu asteroit, tarif edilmesi imkansız renkte bir sızıntıyla toprakları kirletiyor ve hem tarım ürünlerini hem de canlıları etkiliyor. Çiftçinin anlattığına göre ailesi çıldırıyor ve zamanla çevre tamamen değişiyor. Lovecraft’ın alışılagelmiş diyalogsuz üslubu ve tekinsizliğin kol gezdiği bir öykü daha.

Charles Dexter Ward Vakası

Charles Dexter dirilmisYazarın vefatından sonra yayımlanan bu öykü, kendini antik çağlardan beri kendilerini dirilterek yaşayan ve başka boyutlardaki varlıklara tapan binlerce yıl yaşındaki büyücülerin arasında bulan bir adamı anlatıyor.

Charles Dexter Ward’ın tutulduğu akıl hastanesindeki doktoru, hastasını neyin delirttiğini araştırır. Bulduğu sonuç korkutucudur; Ward, kötü bir büyücü olan atası Joseph Curwen’in kalıntılarını bulmuş, küllerini ve büyülerini kullanarak onu diriltmiştir. Bu eylemin sonucuysa bir cinayet zincirine kadar uzanır.

Cthulhu’nun Çağrısı

cthulhu nun cagrisi cthulhuLovecraft’ın adını duyup da bu eserinin adını duymamak imkansız. Yazarın neredeyse her öyküsünün arka planında sinsice saklanan, ahtapot kafalı bu korkunç tanrı, Lovecraft’ın tuhaf kurgu türüne en büyük katkılarından birisidir. Müzikten sinemaya kadar pek çok sanat dalında farklı farklı eserlere ilham verip kendine yer bulan Cthulhu, R’lyeh’teki istirahatgahında sonsuz uykuya yatmıştır.

Öykü, bir adamın dünya dışı tanrılar olan “Yüce Eskiler”e tapan, gezegen çapındaki bir tarikatı açığa çıkartmasını anlatır. Yapılan keşif gezisi, Yüce Eskiler’den Cthulhu’nun uyuduğu R’lyeh’i tesadüfen ortaya çıkartır ve korkunç tanrıyı serbest bırakır…

Innsmouth Üzerindeki Gölge

Innsmouth yaratikYazarın hayatta olduğu dönemde kitap olarak basılan tek öyküsü olan Innsmouth Üzerindeki Gölge’de Derinlerdekiler ve Dagon tekrar karşımıza çıkıyor, ancak bu sefer (bence) daha tekinsiz ve tiksindirici bir biçimde.

Massachusetts’in yıkık dökük Innsmouth Kasabası’na yolu düşen bir adam, tuhaf bir biçimde yürüyen ve düzleşmiş kafaları olan halktan şüpheleniyor. Kasabanın hanında tanıştığı Zadok Allen’ın birkaç içki karşılığında anlattığı öyküyse, kasabalıların Derinlerdekiler’le yaptığı tüyler ürpertici anlaşmayı açığa çıkartıyor.

Karanlıkta Fısıldayan

Mi go karanlikta fisildayanZihin kontrolü, yengeç benzeri uzaylı yaratıklar ve ele geçirilen zihinlerle ilgili bu öykü, yazarın en çok sevilen (ve korkulan) öykülerinden birisi.

Yine meşhur Miskatonic Üniversitesi’nin proföserlerinden birisi olan Albert Wilmarth, kendini bazı akademik tartışmaların ortasında bulur. Kırsal efsanelerde bahsedilen bazı yaratıkların gerçekliğini kanıtlayabileceğini söyleyen Henry Akeley ile mektuplaşan Wilmarth, hiçbir dehşete gözleriyle tanık olmaz, ancak görünen odur ki Akeley bunların her birini yaşamıştır.

Lovecraft’ın en bilinen öykülerinden biri olan Karanlıkta Fısıldayan, yazarın Yüce Eskiler gibi kendisine ait olan bazı öğeler içerdiği gibi, R. W. Chambers’ın Sarı Kral’ına da ufak göndermelerde bulunur.


Çizimlerin tamamı Michael Bukowski’ye aittir. Serbest illüstratör olan Bukowski, 2011 yılında tüm Lovecraft yaratıklarını ve tanrılarını çizdiği Illustro Obscurum adlı bir projeye başlamıştır. Çizerin internet sitesine buradan, projenin Instagram adresineyse buradan ulaşabilirsiniz.


H.P. Lovecraft Mitosu’nun En Köklü Efsanesi: “Pnakotic El Yazmaları”

Türker Beşe

Müzmin arkeolog adayı. 4 yaşında atari oynamakla başlayan oyunculuk macerası şiddetle devam etmektedir. Okuma zevki günden güne değişmekle birlikte, tuhaf kurgu, büyülü gerçeklik ve tekinsiz korkudan aldığı keyfi hiçbir türden alamaz.

12 Yorum BULUNUYOR


  1. Avatar for Davram Davram dedi ki:

    Lovecraft, bende Bradbury ve Poe okuyormuşum gibi bir ruh hali yarattı her zaman. Bu vesile ile adını andığım ağabeylerimin önünde derin bir saygıyla eğiliyorum.

  2. Avatar for erce erce dedi ki:

    Hangi öyküdeydi hatırlamıyorum ama bir de çatı katıdan çıkan konuşan iğren bıyıklı bir fare vardı. Hep o fareyi merak etmişimdir. Odanın üçgen vari köşesinden farklı bir boyuta geçiliyordu. Fare ile birlikte birde cadı vardı sanırım. Çok oldu umarım doğru hatırlıyorumdur

  3. Avatar for erce erce dedi ki:

    Dost yayınları
    image

  4. Avatar for AugusteDupin AugusteDupin dedi ki:

    Dost Yayınları’nın baskısı yok yalnız. Ama çevirinin telif haklarını Alfa alıp 7 kitap halinde yayınladı.
    Bu kitabın çevirmeni Hasan Fehmi Nemli’ye de ayrı bir parantez açmalıyız. Bana göre gotik türün şu andaki en iyi çevirmenidir kendisi. O yüzden okuyacaksanız Edgar Allan Poe için İletişim Yayınları baskısını, Lovecraft için Alfa baskısını öneririm.

  5. Avatar for erce erce dedi ki:

    Nadir kitapta var bu arada 2.el düşünürsen. Sonradan çıkanları okumadım ama dost yayınları baya iyiydi

Henüz yorum yok. Forum'a gelip sohbete katıl.

7 cevap daha var.

Doctor Who, 2019

Doctor Who, 2019’da Yok

Godzilla: King of the Monsters

Godzilla: King of the Monsters’tan Yeni Fragman