in

Sezgin Kaymaz’dan İronik Bir Cennet Tasviri: “Nefha” Raflarda

Sezgin Kaymaz bizleri bir kez daha Cennet’e götürüyor. Yazarın yeni kitabı “Nefha” Kırmızı Kedi Yayınevi etiketiyle raflarda.

Nefha - Sezgin Kaymaz
- Reklam -
- Reklam -

Edebiyatımızın en nitelikli ve üretken kalemlerinden biri olmasına rağmen hak ettiği ilgiyi bir türlü göremeyen bir isim Sezgin Kaymaz. Oysa 1997’de yayımlanan Uzunharmanlar’da Bir Davetsiz Misafir ile başlayan edebiyat macerasında gerek diliyle gerek kurgusuyla şahane eserlere imza attı ve atmaya devam ediyor.

2019’a da Sezgin Kaymaz hayranlarını mutlu edecek bir haberle giriyoruz: Yazarın on altıncı kitabı NefhaKırmızı Kedi etiketiyle çıktı. Bildiğiniz gibi Kaymaz’ın önceki eserleri İletişim Yayınları ve April Yayıncılık’tan çıkıyordu. Nefha yazarın Kırmızı Kedi’den çıkan ilk kitabı oldu.

Eğer Sezgin Kaymaz eserlerine aşinaysanız Ateş Canına Yapışsın isimli romanını da duymuşsunuzdur. Bu kitapta şeytanın Cennet’ten kovuluş hikâyesini kendi kaleminden anlatmıştı bize Kaymaz. Nefha’da da yeniden Cennet’e yolculuk yapıyoruz ve şeytan ile beraberinde Adem ve Havva’nın sürülmesinin ardından Cennet’te olanları Kaymaz’ın o eşsiz diliyle okuma şansı yakalıyoruz.

- Reklam -

Nefha – Sezgin Kaymaz | Arka Kapak Tanıtımı

nefha sezgin kaymaz“Meleklerin ağlama zamanıydı.
Ağladılar.”

Her şeyin yerli yerinde olduğu, huzurun hüküm sürdüğü Cennet’te tüm düzen Âdem’in (ve ardından Havva’nın) yaratılışıyla yerle bir olur(!) Azâzîl kibre kapılır, şeytana döner. Âdem, Havva ile birlikte şeytana uyar. Sonra hepsi birden dünyaya sürülür. Kıyamete kadar sürecek bir mücadeledir gerisi… Ancak bu sürgünden sonra her şeyin yerli yerinde olduğu Cennet’te hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır!  Önce “cümleleri bozulur” cennet sakinlerinin, ardından huzurları. En sonunda aldıkları nihai tebliğ ile kader çizgileri değişir. Sonrası, İsrafil’in Sûr’u iki kez üfleyeceği vakte kadar bir büyük bilinmezlik…

Nefha, Sezgin Kaymaz’dan ironiyle trajedinin bir arada vücut bulduğu bir Cennet tasviri!

- Reklam -

Sezgin Kaymaz’ın geçtiğimiz günlerde kendi internet sitesinden paylaştığı, kitaptan tadımlık bir bölüm ise şu şekilde:

Nefha – Tadımlık

“Kün!” buyurdun, her eşyayı yetirdin,
Mevcûdâtı kemâline getirdin,
Yaptın arşı kürsü, çıktın oturdun,
Düşürdün bir büyük kavgaya beni.
Dertli

Elest Bezmi’nden bu tarafa bilinen yegâne varlık âlemi olan Cennet’te esenlik içinde yaşayıp giden Cennet canları, ilkin Âdem’in aralarına katılması, bilâhare Büyükelçi Cebrail’in, “Aramıza yeni bir can katılmıştır, adı Âdem!” diyerek ilâhî vahyi nakletmeye başlamasıyla heyecanlanmış, devamen “O Âdem ki Yüce Allah emri ile buradaki canlardan bir can olmak, Yüce Allah rızası için ilelebet burada hayat sürmek maksadıyla yaratılmıştır!” duyurusuyla ürpermiş, derken “O ki fıtrat malzemesi farklı, yaradılış gâyesi farklıdır. Ne bir hayvan, ne bir bitki, ne bir böcektir o. Asla bir melek de değildir! Bambaşkadır! İnsandır! İnsandır! İnsandır!” tebliğiyle neye uğradığını bilememiş, devamla “O ki etten, o ki kandan ve kemikten, o ki topraktan, yosundan ve sudan hâlk edilmiş, o ki her çeşit pıhtıdan ve plazmadan ve gönülden ve yürekten vâr edilmiş, o ki ruhu O’nun nefesiyle şerefyâb edilmiş, bedeni bieydin O’nun tarafın-dan vücûd edilmiş, fıtrat harcına bir miktar hayır, hayrın yanına o miktar şer katık edilmiş…” ilâmıyla yabani fiğ kümeleri gibi sağa sola yatıp dalgalanmış, son dalganın kaldığı yerden berdevam “… ve varlığına sevap ve günah katılmış ve birbiri ile aynı miktarda iyilik ile kötülük bu hamurla karılmış, bu paçala sadâkât, bir o kadar da ihânet ilâve edilmiş, dürüstlük eklenmiş de dürüstlük miktarınca yalan ve riyâ, kibir konmuş ve fakat ilâhî ölçekte darası alınarak ona denk tevâzû illâ ki katılmış, buna doğruluk ne kadar ulandıysa bir o kadar da eğrilik, buna müminlik ne kadar ulandıysa bir o kadar münâfıklık, buna elbette iffet ve elbette iffet kararınca iffetsizlik raptedilmiş, hülâsâ o Âdem’in fıtrî varlığı, müspet değerler nispetince menfi değerler ihtivâ etmek esâsı üzerine binâ edilmiştir!” nidâsıyla susmuş pusmuş, devamen dile getirdiği muhtelif tarif vahiyleriyle hâlden hâle geçmiş, en nihâyet “VE BİZ CENNET VARLIKLARI ONA SECDE EDECEĞİZ!” hitâmıyla şaşakalmıştılar. Şaşakalanların başında Büyük Usta nâm Azâzîl vardı malûm. Yazık, “Nee? Et mi dedi bu?” deyip yakıcı bir kibre kapılarak bu pıhtıdan, tortudan, kandan hos ve hofalaktan mamûl varlığa ziyâdesiyle haset edip palayı sıyırmış, Âdem’in maskesini indirmek, meleklerin tümünün, tümünün olmasa bile bari büyük meleklerin, hadi o da olmadı diyelim, en azından bizzat kendisinin insan denen o rezil et ve çamur topağından çok daha üstün olduğunu ispata yeltenip yol vurmaya kalkmış, Âdem’i kısmen yoldan çıkaracağım derken kendi tastamam yoldan çıkmış, rezil rüsvâ olmuş, sefil zelîl olmuş, kelek kepaze olmuş, permeperişan olmuş, rütbesi tenzil edilip nâr-ı semumdan mürekkep bir cin olmuş, tekrar tenzil edilip isli pisli bir şeytan olmuş, bâtılda ısrar edince bir daha tenzil edilip İblis olmuş, hazır olmuşken Âdem’i de iğfâl edip kendine benzetmiş, onunla birlikte Cennet’ten sepetlenmişti. Evet. Sepetlenmesine sepetlenmişti İblis, fakat habis varlığı çıban gibi sıkılıp patlatılırken ifrâzâtı da ortalığa saçılıp sepelenmiş, benzetmek gibi olmasın, o gül yüzlü cânım Cennet’i sivilceli bir ergen suratına çevirmişti. Hiç şüphe yok ki Yüce Allah emri ile orada kalmıştı o ifrâzât, değilse nasıl kalabilsin? Kalmıştı nitekim. Yapış yapış bir salgı gibi kalmış, yokluğu belli olmayan bir yokluk gibi kalmış, Hüdâ-i Hikmet, aynı anda hem hoş hem nâhoş bir hâtıra gibi kalmış, akıllarda fikirlerde zihinlerde kalmış, orta yerde bir kocaman soru işareti çengeli gibi kalmıştı. Ve kalacaktı; Allah’ın suâlleri sonsuz. Kalacaktı ve bakılacaktı bakalım, bir vakte kadar Azâzîl’in talebesi olmuş olan küçük melekler, fokur fokur şekk ve şüphe kaynayan bu anarşik necâsete bulaşacak veyahut bu kadim lekenin arı duru ruhlarına bulaşmasına izin verip yoldan sapacak mıydılar.

Nefha‘yı kitapçılardan ve internet sitelerinden temin edebilirsiniz.

Burak Mermer

1993’te Sivas'ta doğdu. Yıldız Teknik Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği mezunu, ODTÜ Bilim ve Teknoloji Politikası Çalışmaları'nda yüksek lisans öğrencisi. Edebiyatı, sinemayı ve bilgisayar oyunlarını çok sever. Hayatın anlamının Radiohead şarkılarında gizli olduğuna inanmakta, başka dünyalara duyduğu tutku sayesinde yaşamayı sürdürmektedir.

Henüz yorum yok. Forum'a gelip sohbete katıl.

marsandiz fanzin 15 cikti

Marşandiz Fanzin’in 15. Sayısı Çıktı!

Bir Çizgi Filmin İçerik Analizi: Simpsonlar

“Bir Çizgi Filmin İçerik Analizi: Simpsonlar” Bizlerle