Fyodor Dostoyevski tarafından ilk defa 1866 yılında yayımlanmış olan Suç ve Ceza günümüze dek gerçek bir klasik haline geldi. Peki Dostoyevski’nin belki de en popüler işlerinden birisi olan bu kitap hakkında bilmemiz gereken başka neler var?
1860’lı yılların Rusya’sında başkent Saint-Petersburg’da geçen Suç ve Ceza romanının konusunu bilmeyen yoktur. Eski bir hukuk öğrencisi olan Rodion Romanoviç Raskolnikov, olağanüstü bir adam olduğu teorisini test etmek için vahşi bir cinayet planlıyor ve bunu gerçekleştiriyor. Karakterin daha sonra yaşadığı suçluluk duygusuyla dolup taşan ızdırabı ve ruhsal hengamesi, Suç ve Ceza’nın birçok insan tarafından derin bir psikolojik eser olarak nitelendirilmesine yol açıyor.
İşte bu Rus klasiği hakkında bilmiyor olabileceğiniz bazı şaşırtıcı bilgiler!
Suç ve Ceza Hakkında İlginç Bilgiler
1. Dostoyevski Askeri Kariyerinden Yazar Olmak İçin Vazgeçti
Müstakbel yazarımızın acımasız ve sert karakterli olan emekli askeri doktor babası, oğluna askeri mühendis olması için bir eğitim ayarladı. Ancak Dostoyevski her zaman gotik ve romantik edebiyata ilgiliydi ve bir yazar olarak şansını denemeyi çok istiyordu. 1834’te St. Petersburg Askeri Mühendislik Akademisi’nden mezun olmasına ve deniz teğmeni rütbesini elde etmiş olmasına rağmen kendisini tamamıyla yazarlığa vermek adına bu kariyeri reddetti.
2. İlk Eseri, Psikolojik Tahlilleri Açısından Oldukça Övüldü
Dostoyevski 1846’da, ilk novellası olan İnsancıklar’ı yayımladı. Mektuplar aracılığıyla anlatılan hikayede, fakir bir memurun tıpkı onun gibi fakir olan sevdiği kızın, onun yerine zengin bir taliplisiyle evlenmesi konu alınıyor. Hikaye, yoksulluğun ezici psikolojisinin yarattığı baskıyı gözler önüne seriyor. Dostoyevski zamanında eserin bir kopyasını, şair Nikolay Nekrasov’a gösterecek olan bir arkadaşına vermiş. Her ikisi de, hikayenin derinliği ve duygusal çekiminden afallamış, söz konusu eseri vakit kaybetmeden Rusya’nın önde gelen edebi eleştirmenlerinden Vissairon Belinsky’ye sunmuş. Belinsky, Dostoyevski’yi bir sonraki büyük Rus yeteneği olarak kabul etmiş.
3. Dostoyevski Hapis Yattı, Neredeyse Kurşuna Dizilecekti
Dostoyevski İnsancıklar’ı yazdığı dönemde, diğer genç aydınlarla; kırsal kesimdeki emekçileri zengin toprak sahiplerinin kontrolü altında tutmasına olanak sağlayan Rus sistemi sosyalizm, politika ve kölelik hakkında tartışmalara girmeye başladı.
1849’da Dostoyevski’nin de içinde bulunduğu bu tartışma grubu, devrimci eylemlerde bulundukları şüphesiyle tutuklandı. Yazar berbat bir hapishanede aylar geçirdikten sonra, vurulmak üzere halka açık bir alana götürüldü. Son anda Çar’dan bir af çıktı ancak tüm bu maskaralık cezanın bir parçasıydı. Bu deneyim, Dostoyevski’nin dini inançlarını sorgulamasına neden olarak ve Suç ve Ceza’da ele aldığı ahlaki soruları gün yüzüne çıkartarak onu derinden etkiledi.
4. Aslında, Suç ve Ceza Birinci Tekil Kişi Ağzından Anlatılıyordu
Dostoyevski, Suç ve Ceza’yı, birinci tekil kişi ağzından anlatılan bir itiraf olarak tasarlamıştı. Sonunda, okuyucuyu kahramanın işkence gören ruhuna sürükleyen üçüncü kişi anlatımında karar kıldı.
5. Kitabın Kahramanı Raskolnikov, Parasal Sorunlar Yaşayan Tek Kişi Değildi
Yaratıcısı Dostoyevski de devam eden bir kumar bağımlılığı ile mücadele ediyordu. Hatta borçlarını ödeyebilmek adına, birçok kez alelacele bazı eserler kaleme aldığı oldu. Hatta buna ithafen, Suç ve Ceza’nın yayımlanmasından kısa bir süre sonra, yarı otobiyografik kısa romanı Kumarbaz’ı yayımladı.
6. Raskolnikov, Rus Köylüsünün Geleneksel Silahı Olan Baltayı Kullanıyor
Patrick Bateman, American Psycho kitabında kullanmadan bir asrı aşkın süre öncesinde, Raskolnikov kötü ancak savunmasız bir yaşlı kadın olan tefeci Alyona Ivanovna’yı ve bahtsız küçük kız kardeşi Lizaveta Ivanovna’yı öldürmek için bir balta kullanmıştı.
James Billington’ın The Icon and the Axe: An Interpretive History of Russian Culture eserine göre balta, insanoğlunun ormanı fethedişini ve emeği sembolize ettiği için Rus medeniyetinin temel aracı olarak gösterilir. Bu yüzden, Raskolnikov’un silah seçimi, daha sonra cinayet suçuyla Sibirya’da onunla birlikte hapis yatan köylüler tarafından alaya alınır. Raskolnikov eğitimli bir düşünür olduğu için ona şöyle derler:
“Sen bir beyefendisin! Bu iş için baltaya başvurmamalıydın. Bir beyefendiye yaraşır bir alet değil bu.”
7. Raskolnikov İsmi de Yazarın Özel Seçimidir
Raskol, “bölünmüş” veya “parçalanmış” anlamına gelmektedir. Bu kısım 17. yy’da Rus Ortodoks Kilisesi’nde meydana gelen anlaşmazlıklara atıfta bulunur. Dostoyevski, çalışmalarında Ortodoks sembolleri yerleştirmeye özen gösteren koyu bir Hıristiyandı. Raskolnikov ismi de, aşırı duyarlı bir aydın ve balta sallayan bir manyak karakterleri arasında sıkışmış karakter için uygun bir seçim olmuş oluyor.
8. Raskanikov, Ahlaki ve Ahlak Dışı Dürtülerin Çatışmasıdır
Hem cömertlik hem de kahramanlık yetilerine sahip Raskolnikov kendi ideolojisi tarafından avlanır. Belirli bir cinayeti ahlaki olarak cezalandırmadan işleyebileceği düşüncesiyle sarhoş olmuştur çünkü bunun sonucunda düzelecek finansal durumu sayesinde, üstün yeteneklerini insanlık için kullanabilecektir. Böylece insanlık dışı cinayetini haklı çıkartır. Ancak, cinayet duruşmasında üniversiteden tüberkülozdan muzdarip arkadaşına nasıl kapsamlı yardımlarda bulunduğu gün yüzüne çıkar. Hasta arkadaşı öldüğünde ise muhtaç babasına yine aynı şekilde yardım etmiştir. Ve nihayet zavallı baba da öldüğünde, cenaze masraflarını karşılamıştır.
9. Raskolnikov Hafif Bir Ceza Alıyor
19. yy başlarında ciddi suçlar için belli başlı bedensel cezalar uygulanmaktaydı (ağaç dallarına çivilenmek gibi). Ancak Dostoyevski’nin Suç ve Ceza’yı yazdığı dönemde, reform hareketleri hız kazanmaya başlamıştı. Ağır çalışma koşullarının eşlik ettiği Sibirya’ya sürgün edilme cezası, kasıtlı cinayet suçu için yaygın bir ceza haline gelmişti. Raskolnikov’un nispeten hafif sayılacak sekiz yıllık cezası ise hayırsever kişiliğine binaen iyi halden verilmiş olabilir.
Raskolnikov’un cezasını hafifleten faktörler ise “kendisinin gidip teslim olması”, “çaldığı parayı kullanmaması”, “suç işlediği zaman zihinsel olarak normal olmadığının tespit edilmesi”dir.
10. Eser Hakkında Farklı Farklı Eleştiriler Mevcuttu
İlk olarak bir derginin farklı sayılarında yayınlanarak okura ulaşan Suç ve Ceza, kısa zamanda büyük ilgi gördü. Yine de esere herkes hayran değildi; okurlar arasında romanın kendilerine cinayet eğilimlerine yönlendirdiğini düşünen politik açıdan radikal öğrenciler vardı. Hatta bir eleştirmen şu retorik soruyu yöneltti: “Daha önce bir öğrencinin soygun uğruna cinayet işlediği görülmüş müdür?”
11. Suç ve Ceza’nın 25’ten Fazla Film Uyarlaması Yapıldı
Alman yönetmen Robert Wiene’in yönettiği (Kendisi aynı zamanda dışavurumcu bir başyapıt olan Dr. Caligari’nin Muayenehanesi filmini de yönetmiştir.) 1923 yapımı sessiz film olan Raskolnikow romanın ilk film uyarlamasıdır. Bunu daha pek çok Amerikan, Japon, Fin, Hint, Sovyet ve İngiliz yapımı dizi ve filmler takip etmiştir.
12. Alfred Hitchcock’a Göre Suç ve Ceza Sinemaya Uyarlanamazdı
Bunun sebebi, Hitchcock’un romanı kendi yeteneklerinin aşağısında görmesi değildi. Jonathan Coe’un The Guardian’da yazdığı gibi, film yapımcısı François Truffaut bir zamanlar Hitchcock’a neden hiç Suç ve Ceza’nın film versiyonunu yapmadığını sordu. Hitchcock ise şöyle cevapladı:
“Dostoyevski’nin romanında birçok kelime mevcut ve her birinin bir görevi var. Bunu sinematik açıdan ifade etmek için her bir kelimeyi kameranın diline uyarlamak gerekir. Bu da 6 ila 10 saatlik bir film yapmak demektir. Yoksa hiçbir şeye benzemez.”
Siz Fyodor Dostoyevski’nin büyük eseri Suç ve Ceza hakkında neler düşünüyorsunuz? Bu bilgiler arasında dikkatinizi çeken oldu mu? Yorumlarınızı Kayıp Rıhtım Forum’da bizimle paylaşabilirsiniz.
* Ernest Hemingway Hakkında 10 Şaşırtıcı Gerçek
Kaynak: Mental Floss
Hüyyt spoiler var kaçıın
Başka bir kitabında da Dobroselova ismini ‘iyi, saf’ anlamına gelen ‘Dobro’ kelimesinden ötürü koyduğunu biliyordum. Bunda da benzerini görmüş olmak çok güzel. Kumarbaz için ‘yarı otobiyografik’ dendiğini de ilk kez duyuyorum.
Genelde alkolik ya da kumarbaz yazarlar kendilerini anlattıkları böyle otobiyografik öÄeler içeren romanlar yazarlar. Kumarbaz da öyle.
Evet, tabii ki kendinden bir şeyler barındırıyor. Ama dediğiniz gibi olsa bütün eserlere yarı otobiyografik demek zorunda kalırdık. Aleksey İvanoviç’in karakteri ve hikayesi Dostoyevski’ye o kadar paralellik içermiyor. İkisinin de kumar oynaması ve Polina diye bir kadını sevmesi dışında ne kadar benzerlikleri var bilemiyorum
Bunlar çok majör benzerlikler. Kitapta Ä°vanoviç ile ilgili iç hesaplaÅmalar ve düÅünceleri okuduÄunuzda Dostoyevski’nin bunları kendini ifade etmek için yazdıÄını fark etmek eseri farklı bir noktaya taÅıyor. Tam otobiyografi demiyorum elbette ama otobiyografik öÄeler içermesi bu demek zaten.