Yüzüklerin Efendisi, Yerdeniz Büyücüsü ve Ejderha Mızrağı gibi çevirileriyle gönüllerde taht kuran Çiğdem Erkal bu kez kendi yazdığı bir romanla karşımızda: Uçan Mabet
Bilimkurgu türündeki kısa roman aynı zamanda ünlü çevirmenin ilk kitabı olma özelliğini taşıyor. İthaki Yayınları‘nın yeni başlattığı Pangea Kitaplığı dizisinden çıkan eserin arka kapak yazısı şöyle:
Uçan Mabet, Tolkien’in Yüzüklerin Efendisi serisinden Ursula K. Le Guin’in Yerdeniz’ine kadar dünya edebiyatının önde gelen fantastik ve bilimkurgu eserlerini dilimize kazandıran Çiğdem Erkal’ın ilk romanı.
Yaşadığımız dünyaya hiç benzemeyen ama içinde kendinizi yabancı hissetmeyeceğiniz bir gezegenin, duygularını kaybetmiş bir halkın ve bir şeylerin yanlış gittiğine inanan bir avuç insanın hikâyesini anlatıyor Çiğdem Erkal.
Kişisel bir öykünün paralelinde, tarihin çarpıtılması sebebiyle özünü kaybeden bir halka yardım etmek isteyen insanların mücadelesini distopik öğelerle kaleme alan Çiğdem Erkal’ın, edebi birikimini satır satır aktardığı roman hem fantastik hem de bilimkurgu okurları için tatmin edici bir okuma vadediyor.
Pangea Serisi’nin ilk bilimkurgu kitabı olan Uçan Mabet’in, okurların başucu kitapları arasına gireceğine inanıyoruz.
“Taşın makamını yakala. Sen bir katunkızsın, müzik nedir bilirsin. Taşın makamını yakala. Taş, ışıkların bir kısmını geçirip, bir kısmını geçirmez. Taştan geçen ışık yedi renk olur, yedi renk de yedi ses. Taşın makamını yakala. Söylediği şarkıyı dinle. O bıkmadan usanmadan söylüyor şarkısını, bir gün, olur da birileri dinler diye.”
Toplamda 152 sayfadan oluşan kısa roman şu anda ön siparişte bulunuyor. 18 Temmuz‘dan itibarense tüm fiziki ve sanal kitapçılardaki yerini alacak. Kitabın editörlüğünü Burak Albayrak, kapak görselini de Aylık Öykü Seçkisi’nin 10. yılına özel hazırladığı çizimiyle de tanıdığımız Ebrahel Lurci üstlenmiş.
Kitabın sitemize özel ilk bölümünü içeren ÖN OKUMAsına ulaşmak için de BURAYA tıklayabilirsiniz.
Usta çevirmen Çiğdem Erkal’a yazarlık hayatında başarılar diliyor, okuru bol olsun diyoruz.
Vay be, ta Rıhtım’ın Çiğdem Hanımla yaptığı röportajda kendisi kitap yazdığını ancak yayınlatıp yayınlatmayacağından emin olmadığından bahsetmişti. Aradan 10 yıl geçmiş. Bugüne nasipmiş demek ki.
Biraz daha akıcı olabilirdi.Okurken zorlandım ama hikaye güzel.
Davram zor durumda…
Çiğdem Erkal’a çok ama çok büyük saygım var. Çevirilerindeki özen, Türk dilini kullanışı, sözcük bulmakta zorlanmadan arka arkaya neredeyse şiirsel bir tınıyla dizişi.
Kitabını okudum.
Ne diyeyim bilemedim.
Davram zor durumda…
Abartmaya gerek yok. Kötü değildi. Çok iyi de değildi. İkisinin arasında bir yerdeydi.
Hiç öyle bir huyum yoktur. Sansasyon peşinde koşan sosyal medya maymunu olduğumu düşünmüyorum. Hissiyatımı ve aklımdan geçenleri basitçe yazarım sadece.