Hayatı boyunca birçok önemli hikâye ve makale yazmış, Star Trek, Babylon 5 ve The Outer Limits de dâhil olmak üzere yaratıcı televizyon dizilerinin yazarlık kadrosunda yer almış Harlan Ellison geçtiğimiz perşembe günü, 84 yaşında hayata gözlerini yumdu.
Susan Ellison has asked me to announce the passing of writer Harlan Ellison, in his sleep, earlier today. “For a brief time I was here, and for a brief time, I mattered.”—HE, 1934-2018. Arrangements for a celebration of his life are pending.
— Christine Valada (@mcvalada) June 28, 2018
- Reklam -
Susan Ellison benden yazar Harlan Ellison’ın bugün erken saatlerde, uykusunda hayatını kaybettiğini duyurmamı istedi. “Kısa bir an için buradaydım ve kısa bir an için önem arz ettim.” -HE, 1934-2018. Hayatı için anma hazırlıkları beklemede.
Üretken olduğu kadar aksiliğiyle de tanınan yazar, Star Trek’in “City on the Edge of Forever” adlı bölümüyle hayranların aklına kazınmıştı. Spock ve Kirk’ün zamanı rayına oturtmak için Amerika’nın Buhran Dönemi’ne gittikleri hikâyeyi Star Trek ekibi biraz değiştirmek zorunda kalmıştı. Ellison o vakit gündemde olan Vietnam Savaşı’na dair bölümde savaş karşıtlığı söylemlerinde bulunuyordu. Politize olmak istemeyen Star Trek çalışanları metni biraz değiştirmiş ve Ellison’ı üzmüşlerdi.
Yazarın 1995’te yayımlanan “The City on the Edge of Forever: The Original Teleplay That Became the Classic Star Trek Episode” kitabında bu bölüm için yazdığı iki taslak da bulunmakta.
Harlan Ellison’ın birçok eseri başkaları için esin kaynağı olmuş ve hatta kendisinin fikirleri kopyalanmıştı. Ellison böyle durumlarda kişileri dava etmekten hiç çekinmemişti. Bunlardan en ünlüsü 1984 yapımı “The Terminator” filmidir. Ellison James Cameron‘ı yaptığı filmin 1964 yılında The Outer Limits adlı televizyon dizisi için yazdığı iki bölümden materyal aldığı yönünde dava edip davayı kazanmıştı. Ancak bu olay sonucu Cameron Ellison’ı bir “parazit” olarak etiketlemişti.
Ohio’da küçük bir kasabadaki tek Yahudi ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Ellison 1950’lerde üniversite okurken çeşitli dergilere bilimkurgu hikâyelerini satmaya başladı. 1962’de Kaliforniya’ya taşındı. Walt Disney Stüdyolarına çalışan olarak girdiği ilk gün stüdyonun ünlü karakterleri hakkında yaptığı uygunsuz bir öneri sonrası gün bitmeden kovuldu.
Ellison yazının her alanına el attı. Sinemada “The Man From U.N.C.L.E.”, “Route 66” “Burke’s Law”, “Voyage to the Bottom of the Sea” ve daha nice eserin taslaklarını yazdı. “A Boy and His Dog” gibi bir yapımın senaryosunu kaleme aldı. “I Have No Mouth and I Must Scream” adlı spekülatif eseri, tarihin en iyi macera oyunlarından biri olarak oyunseverlerle buluştu.
Edebiyat alanında bizler ne yazık ki kendisinin romanlarını göremedik. Ancak çeşitli derlemelerde öykülerini okuma şansı yakaladık. Karanlıkta 33 Yazar, Korkunun Bütün Sesleri, Yüzyılın En İyi Bilimkurgu Öyküleri, Gölge Oyunu: Gece Yarısı Mareşaline Övgüler adlı Türkçe derlemelerde yazarın öyküleri yer almakta.
Sayısız ödül kazanmış olan Ellison’ın üretkenliği hayatının son anına kadar devam etti. Kendisi kişiliği bakımından çok eleştirilse de bilimkurguya kattığı eserlerdeki yaratıcılık çoğu insana ışık olmayı başardı.
Bu acı günü yazardan bir söz ile bitirelim:
“Evrende en sık rastlanılan iki elementten birisi hidrojen, diğeri ise aptallık.”
Huzur içinde uyu Ellison.
Kaynak: Variety
Üzüldüğüm nokta şu: Böyle önemli ve birikimli bir ismin, yaşarken tek bir kitabının bile (derlemelerden bahsetmiyorum) Türkçeye çevrilmemesi. Bu da bizim ayıbımız olsun.
Umarım gittiği yerde daha mutludur.
I Have No Mouth, and I Must Scream ile tanıdım kendisini yıllar önce. Eseri bitirdiğim vakit yüzümden kan çekilmişti, o denli etkilenmiştim. Hayâl gücüne, üslûbuna, yarattığı o atmosfere de hayran kalmıştım. Bu dünyanın zırvalıklarından kurtulmuş anlaşılan. Ne diyelim, huzur içinde yatsın.
O ayıp bizim deÄil, üstadım. O edebiyat “tutkunu” olan yayınevlerinin ayıbı ve belki de tamda Åimdi yazarın eserleri dikkatlerini çeker. Çevirme süreci bile kısa mı kısacık olur ki hep öyle olmuÅtur. Neyse üzüntümü onlardan çıkarmayayım onların da haklı sebebleri yok deÄil…
Bu arada Burak, ellerine saÄlık, yazara yakıÅır bir haber yazmıÅsın.
Sanırım bu yıl sevilen yazarların üzerinde kara bulutlar geziniyor ve bu hüzün mevsiminde muazzam yapraklar birer birer solup yitiyor…
Bana biraz ışık verin…
Vay be… Harlan Amca da gitti demek öteki tarafa Şu son birkaç yılın bilançosu ağır oldu sanat dünyası adına.
Ben de ilk olarak I Have No Mouth But I Must Scream sayesinde tanımıştım Ellison’ı. Ama kitabıyla değil, oyunuyla. Çok sıra dışı, çok acayipti. Etkilenmiştim bayağı. Rahatsız etmişti beni, bitirememiştim oyunu.
Sonrasında Korkunun Bütün Sesleri’ndeki öyküsünü okudum, Gölge Oyunu’nda da bir hikayesini çevirme fırsatına eriştim. Hikayeden çok, öykünün sonunda Bradbury için yazdığı uzun anma yazısı kaldı aklımda. Çok aksi ve huysuz bir adamdı
Yazarlardan tavsiyeler dosyamızda da onun bir yazısını çevirmiştim. Hiç unutmam oradaki huysuz yorumlarını:
İlginçtir, tüm bu huysuzluğuna rağmen çok mülayim bir adam olan Ray Bradbury’nin en yakın dostuydu. Gölge Oyunu’da yazdığı anma yazısında Ellison şöyle demişti.
Ellison ahirete inanmadığını ama artık kendisi de çok yaşlandığı için hangisinin kazanan ata oynadığını yakında öğreneceklerini de söylemişti.
Şimdi tıpkı Bradbury’nin hayal ettiği gibi diğer hikaye anlatıcılarıyla beraberdirler umarım. Toprağı bol olsun.