Batman: Öldüren Şaka, V For Vendetta, Watchmen, The League of Extraordinary Gentlemen gibi efsanevi çizgi romanlardan da hatırlayacağımız Alan Moore tarafından yazılmış ve kapak çizimleri ile tanınan Brian Bolland tarafından çizilmiştir. DC Comics tarafından 1988 yılında yayınlanan Öldüren Şaka, gelmiş geçmiş en ünlü Batman hikâyelerinden birisi olarak gösterilmektedir.
Genel olarak delilik ve akıllılık arasındaki ince çizgiyi ele alan Öldüren Şaka, 2008 yılında renkleri daha kasvetli bir hale getirilerek yeniden satışa sunuldu.
Konu
Batman ve Joker’in ezeli rekabetini anlatan hikâyeyle beraber Joker karakterinin köklerine iniyoruz, tabi bu mümkünse. Mantık ile delilik arasındaki ince çizgiyi tüm gerçekliğiyle bize sunan hikâyenin özeti ise şöyle;
Joker bir kere daha Arkham Akıl Hastanesinden kaçar. Polis memuru James Gordon ve Batman ise Joker’i bulmak için araştırmalara başlarlar. Bu sırada Joker’in hayatından, doğruluğu sorgulanabilecek kesitler görürüz.
Joker’e göre, kendisi bu hale gelmeden önce başarısız bir komedyendir. Eşi hamiledir ve bırakın dünyaya gelecek olan çocuk için hazırlığı, kirayı bile ödeyemeyecek durumdadırlar. Bir gün, mafya üyesi birkaç kişi geleceğin Joker’ini, eskiden çalıştığı bir fabrikayı soyması için ikna etmeye çalışır. İlk başta buna yanaşmasa da, eşinin – ve dolayısıyla çocuğunun – talihsiz bir kaza sonucu ölmesiyle beraber her şeyi boşverir ve mafyanın planını uygular.
Fakat talihsizlikler peşini bırakmaz, çünkü o gece Batman de oradadır. Batman’den kaçmaya çalışırken, kimyasal madde dolu bir tanka düşer – Batman’in onu kurtarmaya çalışmasına rağmen – ve hem fiziksel olarak hem de zihinsel olarak değişir. Böylece, Joker doğar.
Günümüze dönecek olursak, Joker akıl hastanesinden kaçtıktan sonra James Gordon’ın evine gider ve kızı Barbara Gordon’ı vurur. Polis memuru Gordon’ı ise kaçırıp, eski bir lunaparka hapseder. Bu sırada ona türlü işkenceler yapar, amacı ise Gotham’ın en sağlam kişilerinden birisi olan James Gordon’ın bile kötü bir günün sonunda delirebileceğini ispatlamaya çalışmaktır. Joker’e göre delilik bir yangın çıkışı kapısıdır, o kapıdan geçtiğinde tüm dertlerini geride bırakırsın.
Amacına tam olarak ulaşamadan Batman, James Gordon’ı kurtarır ve Joker’i yakalar. Çizgi romanın son sahnesi ise, belki de Batman ve Joker çekişmesini özetleyen en güzel andır. Burada o sahneyi anlatmak istemiyorum, gerçekten okunması gereken bir sahne. (Can çektirmek, ah evet.)
Tema
Genel olarak hikâyenin teması, yaşanan kötü olayların kişiler üzerindeki etkisi olarak tanımlanabilir. Bu açıdan Batman ve Joker birbirlerine oldukça benzemektedirler. Hatta şöyle ki; Batman, yaşadığı kötü olaydan sonra gerçekten bir şeyleri değiştirmek için çabalayan bir kahraman değil de intikam için delirmiş başka bir suçlu olup olmadığına dair zaman zaman şüpheye düşüyor. Alan Moore’un görüşü ise şöyle; “Joker ve Batman, psikolojik olarak aslında aynı kişiler.” Eleştirmen Geoff Kluck ise bu konuda şöyle düşünüyor; “Batman ve Joker, her ikisi de hayatlarını değiştiren trajediler yaşadılar. Batman trajediyi ifade ederken, Joker gülünçlüğü yansıtır.“.
Aslında Joker de bu yorumlara katılmakta. Bu yüzden Batman’in “suçlularla savaşmak için” doğduğuna inanmıyor ve şöyle diyor; “Sen de benim gibi bir trajedi yaşadın. Aynı benim gibisin. Yoksa birisi neden uçan bir sıçan gibi giyinir ki?”.
İşin ilginç tarafı, çizgi romanın son sahnelerinde Batman’in de Joker ile aynı psikolojiyi paylaştığını kabul ettiğini görüyoruz. Batman, Joker’in kendi deliliğinde yalnız başına olduğunu ve böyle devam ederlerse sonunda ikisinden birinin ezeli düşmanını öldürmek zorunda kalacağını belirtiyor ve yardım eli uzatıyor. Joker, bu yardım önerisini bir fıkrayla reddedince Batman, adeta Joker gibi tepki veriyor; histerik bir biçimde kahkaha atıyor.
Ayrıca bu çizgi romanda, Joker’in güvenilmez bir anlatıcı olduğunu görüyoruz. Kara Şövalye filmi, çizgi romandan sonra çekilmiş olsa da, filmi izleyenler bu duruma alışık aslında. Bu konuda Joker’in düşüncesi şöyle; “Bazen böyle hatırlıyorum, bazen başka şekilde. Eğer bir geçmişim olacaksa çoktan seçmeli olmasını tercih ederim!”.
Eleştiriler ve Etkileri
Alan Moore tarafından pek beğenilmese de, Öldüren Şaka, genel olarak Batman severlerin okurken en çok zevk aldığı hikâyelerden birisi, kuşkusuz.
Öldüren Şaka, kendisinden sonra çıkan, Frank Miller’ın “ Kara Şövalye: İlk Yıl ” ve “ Kara Şövalye Dönüyor “ çizgi romanına esin kaynağı oldu. Christopher Nolan’ın Kara Şövalye’sinde de, özellikle Joker karakteri yaratılırken bu eserden yararlanılmıştır.
2009’un Mayıs ayında New York Times En Çok Satanlar listesine giren çizgi roman, Baykuş Kitap tarafından “Öldüren Şaka” adıyla dilimize çevrildi.
Kürşat Toker | Laughing Madcap
Forum üzerinden yorum yapıp sohbete katılmak için tıkla!