Diablo 4 İncelemesi: Lilith’ten Cehennem’e Davetiye

Diablo 4 incelemesi sizlerle. Cehennem’in en ücra köşelerinden gelen bir ses var… Oyun dünyasında karanlığın hükümdarlığını sürdüren Diablo serisinin son çıkan oyununu tüm detaylarıyla masaya yatırıyoruz.

Bazı seriler gerçekten kendine has kimliğiyle ayrışıyor. The Legend of Zelda, Final Fantasy, Assassin’s Creed, Mortal Kombat ve bunlar gibi oyun tarihinde yer edinmiş çok daha fazlası… Oynamayanlar dahi az çok tarzını duyduklarıyla, izledikleriyle bilebiliyor. Seriyi sevip sevmeyelim, söz ettiğim oluşturulan kimlik önemli bir yaratıcılığın ürünü, bu sebeple de sadece bir oyun olmanın ötesine geçiyorlar.

Diablo 4 İncelemesi: Serinin Yeni Oyununa Çıkan Yol

Diablo. Aklında yapısından atmosferine geniş bir dünya canlanmayan insan sayısı azdır. Kasvetli ortam, cehennem, melekler, şeytanlar… karanlığın kol gezdiği canavarlarla örülü bir fantazi. (Bu arada incelemeyi yazarken tekrar oyun müziklerini dinliyorum, lütfen kaçıncı olduğunu sormayın… İncelemeyi okurken size eşlik etmesi için birisini aşağıya bırakıyorum.)

Blizzard Entertainment tarafından geliştirilen serinin ilk oyunu 1997’de çıktı, günümüze kadar ek paketler, yan oyunlar derken bizlerle olmaya devam etti. Bilhassa Diablo 2 çok önemli ses getirmişti, öyle ki serinin sevenleri her zaman nostalji sosunu da katarak oyunu özlemle andı. O hissi arayanlar için 2021’de remake Diablo II: Resurrected’ı da yayınladılar.

Ama gelelim günümüze. Sadece oyun dünyasını değil; sosyal medyayı, hatta Halsey’nin oyuna özel Lilith şarkısıyla müzik camiasını kasıp kavuran Diablo 4’a. Çıkışının ilk 5 günü 666 milyon dolar gelir elde ederek, Blizzard tarihinde en hızlı satan oyunundan bahsediyoruz…

Genel olarak oyun hakkında yazılan incelemeler çıkışından kısa bir süre sonra yayınlandığı için Endgame denilen son aşamaya görece az değinildi, son seviyeye geldikten sonra neler yapıldığı ve bunların nasıl olduğundan ziyade, önceki aşamalarına bakıldı. Eh, Diablo 4 bütün olarak, karakterimizi geliştirdiğimizde nihai olarak yaptıklarımız da eklenince hayli süre alan bir yapım. Hâlihazırda oyunun ilk ve orta kısmı oldukça fazla yazıldığı için incelemeyi farklılaştırmak istedim, son aşamayı iyice deneyimledikten sonra yazının başına oturdum.

Diablo 4 – Cehennem Çağırıyor

Hikâyeden bahsederken sürpriz bozmadan ilerleyeceğim. Sadece çok genel olarak giriş yapacağım. Yaklaşık 10-15 saat süren ve bölümlere ayrılan hikâyeyi deneyimlemesi keyifli, etkileyici ara sahnelere sahip. Bu sebeple kimsenin zevkini bozmak istemem.

Diablo III: Reaper of Souls’un 50 yıl sonrasındayız. Sanctuary’nin karlı, soğuk havasında yolumuzu bulmaya çalışan, bitap düşmüş bir gezginiz. Burada yaşayan birçok insan, bölge Lilith’in yozlaştırmasına maruz kalmış, öğretilerine teslim olmuş. Fakat bizde Lilith’i durdurmaya yarayacak önemli bir özellik var, kanımız Lilith’le bağlantı kurmamızı sağlıyor. Bu şekilde nihai planını engellemek için fırsat doğuyor.

Karşımıza az sayıda kalan Horadrim’den birisi, bilgin, etkileyici sesiyle (seslendiren Ralph Ineson’a şapka çıkarmak lazım) Lorath Nahr çıkıyor ve birlikte görev için yola koyuluyoruz. Görev boyunca Horadrim olmaya yeni adım atan Neyrelle, zamanında iblis Astaroth’la savaşmış ünlü Horadrim Donan gibi bize eşlik edecek karakterlerle tanışıyoruz. Yeri geliyor gruplara ayrılıyor görevlere birlikte çıkıyoruz. Karakterler kendi aralarında eğlenceli atışıyor, geçmişi konuşuyorlar. Kendine özgü kişilikleri olan karakterler ve aralarında güzel kimya oluşturulmuş.

Oyunun hikâyesinin basit olduğu konusunda bazı olumsuz eleştiriler okudum. Ancak burada üzerinde durulması gereken anlatının ne olduğunun yanı sıra nasıl sunulduğu. Öncelikle çok katmanlı, derin bir hikâyeden ziyade, basit ve stilize, şaşasına önem veren bir yapı tercih edilmiş. Bunu ara sahnelerin kurgusunda, Lilith’in sunumunda görmek mümkün. Tabii ki bu herkese hitap etmeyebilir, bazı oyuncuların beklentileri farklı olabilir. Fakat önemli olan tercih ettikleri stilin altından kalkabilmişler mi? Evet.

Tarantino filmleri bunun için iyi bir örnek. Ne kadar kafa bulandırdı, zihin açtı demiyoruz sonunda. Fakat o etkileyici hâli sizi büyülüyor. Diablo 4 ara sahneleri, hikâyenin sunumu da size bu hissiyatı veriyor. Lilith bazen aniden, bazen karanlıktan yavaş yavaş ekranda beliriyor. Hep gerici, sarsıcı. Yönetmenlik başarısı aşikâr. Görsel kalite zaten harika, hemen açıp giriş sinematiğine baksanız bile anlayacaksınızdır.

Diablo 4 İçeriği Doyurucu mu?

Hepimizin bildiği ve aksiyon rol yapma/hack n slash oyunlarında da olduğu gibi oyunun temel etmeni karakterini geliştir, giderek zorlaşan zindanları bitir üzerine kurulu. Oyuna başladığımızda bize zorluğa göre iki Dünya Seviyesi seçeneği veriliyor. Ne kadar yüksek seviyede oynarsanız karşılaştığınız düşmanların zorluk seviyesi artıyor, diğer yandan verdikleri deneyim puanı ve eşya kalitesi daha iyi geliyor. Ayrıca her ölümde tekrar doğabildiğiniz Softcore’un yanı sıra tek ölümde karakteri tamamen kaybettiğiniz Hardcore modu da mevcut.

Yaklaşık 10-15 saat süren hikâyeyi bitirdikten sonra Dünya Seviyesi artırmak için üst aşamaya hazır olduğumuzu kanıtlayacağımız zindana girmemiz gerekiyor. Son seviyeye geldiğimizde oyun başka kapıya açılıyor. Karakter ve eşya geliştirme, gittikçe zorlaşan zindan yapma kısmı burada başlıyor diyebiliriz.

Düşmanların içerisine dalmasıyla ünlü, birden fazla silah ekipmanı kuşanabilen Barbarian; ateş, buz ve şimşek gibi temel büyüleri eğip büken Sorcerer; insan, kurt adam ve ayı formları arasında değişebilen, toprak ve fırtına büyülerine sahip Druid, kara büyünün ve ölümün ustası, iskelet ve golem çağırabilen Necromancer; bıçak yahut yay ile oldukça kıvrak Rogue olmak üzere toplam 5 sınıf var. Kişisel olarak barbar ve büyücü deneyimledim. Tabii ki bunların yanı sıra diğer sınıfları da gözlemleme şansım oldu. Genel olarak beceri ağaçları oldukça kapsamlı. Diablo 4 oyunundaki meta build sayısı şimdilik biraz kısıtlı, daha dengeli eşya ve beceri oluşturuldukça çeşitlilik artacaktır diye düşünüyorum.

Tabii ki beceri ağacının yanı sıra 50. seviyeden sonra açılan ve pasif özellikler sağlayan mükemmeliyet (paragon) sisteminden de söz etmek lazım. Tamamen yaptığımız beceriler ve eşyalarımıza göre oluşturduğumuz devasa bir alan diyebiliriz. Kâbus zindanı tamamladığımızda, glyph adı verilen özelliğe seviye atlatıyoruz ve bunu mükemmeliyet ağacımıza yerleştirdiğimizde önemli ölçüde karakterimiz gelişiyor. Yani kâbus zindanı yaptıkça hem deneyim kazanıyor hem mükemmeliyet için özelliğimizi güçlendiriyoruz.

Bölgeler ve Açık Dünya

Oyun 5 bölgeden oluşan çok oyunculu açık dünyaya sahip, burada girdiğimiz zindanlarsa 4 oyuncuya kadar işbirlikçi oynanıyor. Hatta çevrimdışı modunun olmaması, çok oyunculunun zorlanması bazı oyuncuların tepkilerine neden oldu. Şahsen açık dünyada diğer oyuncularla karşılaşmak, Helltide gibi buradaki etkinlikleri başkalarıyla yapmak gayet eğlenceli. Zindanları zaten bildiğimiz gibi ya tek başımıza ya da arkadaşlarımızla birlikte tamamlıyoruz.

Sanctuary’de Scosglen, Fractured Peaks, Dry Steppes, Hawezar ve Kehjistan olmak üzere beş bölge var. Karlı, bataklık, çöl gibi farklı tasarımlara sahipler, içerdikleri canavar tipleri de değişkenlik gösteriyor. Tüm bunlar gündüz ve gece döngüsünde farklılaşıyor. Örneğin Hawezar’da bataklıklarla ve cadılarla karşılaşıyoruz, diğer yandan başka bir bölgede yamyamlar dolu. Bu bölgelerin tasarımları iyi olduğu için oyunda zindan dışında da açık dünyada gezmek, yan görevler yapmak şahsen keyif verdi. Tek sorun olarak yeni bir karakter açtığınızda, tüm açtığınız harita sisli oluyor ve birçok ışınlanma noktasını tekrar açmanız gerekiyor. Bunun bunaltıcı olduğu kesin, umarım düzeltirler. Aynı zamanda haritada diğer oyuncularla kapışabileceğiniz PvP alanları mevcut. Bunlar oyunun odak noktası olmadığından çok zengin tasarlanmış değil. Biraz farklılık olsun diye arada bir yapmak isteyeceğiniz oyun alanı diyelim. İleride gelişir mi, göreceğiz. Ama odak noktası olmayacaktır, çünkü Diablo.

Diablo 4: Oyunun Son Kısmı (Endgame) Nasıl?

Geldik Endgame’e… Burası için 75. seviye sonrası ya da 100. seviyeden sonra kâbus zindanlarında en yüksek seviyeye çıkmaya çalıştığımız ve Echo of Lilith, yani Lilith’in en zor versiyonunu kesmeye çalıştığımız aşama diyebiliriz. Bu noktada beceri ve mükemmeliyet sistemini tamamlıyor, glyph ve eşya seviyemizi en yüksek seviyeye çıkarmaya çalışıyoruz.

Geliştikçe kâbus zindanında 100. aşamaya gelmeye çalışacak ve nihayetinde Lilith’i keseceğiz. Bazıları için bu kısım içerik açısından yetersiz olabilir, ancak tüm bunlar oldukça zaman alıyor. Hatta yakınlarda okuduğuma göre daha oyuncuların önemli kısmı ana hikâyeyi bile bitirmemiş. Yani aslında oyuncuların çoğu için bu içerik sayısı ve süresi hiç az değil. İçerik yok söylenmesi oynayış süresine bağlı kısacası. Bana kalırsa şimdilik gayet yeterli ve doyurucu. Sezon bazlı oyun olduğu için her sezonda sıfırdan yeni karakter açılacak. Bu sezonlarda neler eklenecek, nasıl desteklenecek, endgame nasıl geliştirilecek asıl soru bence bu. Onu da zamanla göreceğiz.

Bu yazıyı yazdığım tarihte Diablo 4 için yeni bir güncelleme geldi. Güncelleme öncesinde kâbus zindanlarından gelen deneyim puanı oldukça düşüktü, bu sebeple oyundan alınan keyif azalıyordu. Aynı zamanda her kâbus zindanına tekrar tekrar atınızla kasabadan gitmeniz gerekiyordu. Eh, zindanlara durmadan gitmek oyuncuyu sıktığı için söylendik. Neyse ki oyuncuları dinlediler ve güncellemeyle birlikte bu tip zindandan gelen deneyimi artırdılar ve doğrudan ışınlanmayı eklediler.

Diablo 4 Hakkında Son Sözler

Ben oyunu PC’de deneyimledim. Biraz performanstan söz etmek istiyorum. Kişisel deneyimimin yanı sıra beraber oynadıklarıma yahut karşılaştığım başka oyunculara da öğrenmek için sordum. Özellikle kasabada, bazense açık dünyada gezerken ve zindanda tekleme şeklinde FPS drop yaşadım. Donanımdan bağımsız birçok oyuncu da benzer sorundan bahsetti. Hiçbir şey değiştirmesem bile bazen oyun su gibi akarken, bazen rahatsız edecek seviyede takılmalar oldu.

Diğer yandan sunucu bazlı gecikme sorunu da zaman zaman mevcut. Bazen ping değerleri 200-300’leri aşıyor ve bu oyun deneyiminizi olumsuz etkiliyor. Çok sık olmasa bile rahatsız edici ve umarım yakın zamanda düzeltirler. Konsol tarafında sorduklarımdaysa, sunucu bazlı gecikme dışında bu yazdığım sorunları pek yaşamadıklarını söylediler. Ek olarak merak ediyorsanız IGN’in detaylı olarak incelediği PS5, Xbox Series X/S ve PC performans ve Diablo 3 ile olan karşılaştırmasına bakabilirsiniz.

Diablo 4 oyununun Türkçe çevirisi fena değil. Bazı yerlerde kafanızı karıştırabiliyor, ancak olması bile artı zaten. Bazı eksiklikleri de gidereceklerdir. Özellikle hikâyeyi Türkçe çeviriyle deneyimlemek isterseniz memnun kalırsınız. Fakat karakteriniz, eşyalarınız, oluşturduğunuz beceri ve mükemmeliyet ağacıyla ilgili internette araştırma yaptığınızda kaynaklar İngilizce olduğu için ilerleyen zamanda dili orijinal hâline getirmek isteyebilirsiniz.

Türü sevenler için Diablo 4 kuşkusuz heyecan verici bir çıkış gerçekleştirdi. Üstelik hikâye anlatımı, görsel kalitesi, akıcı dövüş sistemi türe uzak olanları da çektiği satış rakamlarıyla ve sosyal medyadaki etkisiyle görülüyor. Atmosferi, oyun hızıyla Diablo 2 esintileri oyunda mevcut. Diablo 3’ten beklediğini bulamamış, fakat ikinciyi özlemle ananlar için yeni nesilde güzel bir dönüş oldu. Yeni oyun bu büyük kitleyi koruyabilecek mi, yeni sezonlarda nasıl desteklediklerine bağlı olarak göreceğiz.

Diablo 4 Hikâye Fragmanı

Siz de Diablo 4 hakkındaki yorum ve eleştirilerinizi Kayıp Rıhtım Forum’da paylaşabilir, oyun dünyasından daha fazla içerik için bizleri Google News’ten takip edebilirsiniz.