in ,

Devran Kaya – “Annemin Kasetleri” | “Yaşamı Var Edebileceklerini Kendilerine Kanıtlamaya Çalışan İnatçı Kadınların Mücadelesi”

Devran Kaya, yeni çıkan “Annemin Kasetleri” adlı ilk romanının doğuş sürecini Kayıp Rıhtım okurları için kaleme alıyor.

Annemin Kasetleri - Devran Kaya | Yazarının Kaleminden
- Reklam -
- Reklam -

Devran Kaya, geçen ay Everest Yayınları etiketiyle yayımlanan Annemin Kasetleri adlı ilk romanının ortaya çıkış hikâyesini anlatıyor.


Unutma sakın, yaşamda başına gelenleri hatırında tut ki, yolunu kaybetmeyesin. İnsanın beslendiği en büyük pınar, her daim hatırında tuttukları olmuştur, bunu böyle bilesin.”

Kitaptaki bu cümle, Annemin Kasetleri’ni neden yazdığımın cevabı aslında. Kökleriyle bağını günden güne koparan, geçmişiyle ilgili tüm köprüleri çoktan yıkmış olanlara, hafızalarının en derinine gizledikleri yahut unutmaya çalıştıklarını hatırlatmak için kaleme alındı Annemin Kasetleri… Yani kitabı yazma fikri, köklerime dayanıyor diyebilirim: Özyaşam hikâyem, kitabımın asıl ilham kaynağı.

- Reklam -

Öncelikle kendi gerçekliğime paralel bir kurgu evren yaratmak istedim. Kitabımın zamansız ve mekânsız bir evrende geçmesi hareket kabiliyetimi arttırmaya yaradı. Bana, tüm zamanlara ait bir coğrafyada dilediğimi, dilediğimce anlatma özgürlüğü verdi. Ben de yüzyıllardır anlatılagelen mitlerden tutun da günlük yaşamımızda varlığını hala devam ettiren hurafelere, batıl inançlara, şifalı otlara, tekinsiz fısıltılara kadar her şeyi anlatmaya çalıştım.

Annemin Kasetleri: Varolmanın Sorumluluklarını Sonuna Kadar Yüklenen Kadınlar

Daha önce çok az değinilmiş ya da hiç anlatılmamış olanı anlatmanın, okurun da dikkatini çekeceğini düşündüm. Bu yüzden merak ve gizemi arttırmak için, erkeklerin ve çocukların canına kasteden bir lanetin gölgesinde, yalnızca kadınların yaşadığı bir köyde, mucizevi bir şekilde yaşama tutunan iki çocuğun gözünden, bu kurmaca evrende neler yaşanabileceğini anlattım.

Annemin Kasetleri, karanlık, tekinsiz, ürpertici ancak bir o kadar da gerçekliğinden şüphe duymayacağımız hikâyelere sahip kadınların yaşadığı bir Anadolu köyünde geçiyor. Efsunlu ve tılsımlı masalların birbirine karıştığı bu köyde yaşayan herkes, yaşamda varolmanın sorumluluklarını sonuna kadar yüklenen ve ne pahasına olursa olsun-bir lanete rağmen- yaşamı var edebileceklerini kendilerine kanıtlamaya çalışan inatçı kadınların mücadelesi.

İlahi Bilmeyen Biri Olarak Kasetlerin İsmi İçin Hayal Gücümü Zorlamam Gerekti

Annemin Kasetleri - Devran Kaya | Yazarının Kaleminden

Kurguyu oluştururken zorlandığım yerler oldu şüphesiz. Özellikle bir teyp ve kasetlerle yaratılan ritüeli, mihman gecelerini, yazmak beni epey zorladı. Kitapta adı geçen ilahi kasetleri ve onları seslendirenlerin isimlerini yazarken hayal gücümü epey zorlamam gerekti.-Hiç ilahi bilmeyen ve dinlemeyen biri olduğumu göz önüne alırsak. Yine de bu kasetleri adlandırırken keyif aldığımı da söylemeliyim. Orijinalliklerini göstermek adına birkaç örnek verebilirim: Şeyh Hamdullah Ebabil’in “Neydi Bu Dünya”sı, İzzet Tosya’nın “Cenab-ı Hakk”ı, Halepli Şevki Bahri’nin “Rahmet Pusulası” kaseti…Taslağı okuyan yakın arkadaşlarımın birçoğunun ilahileri gerçek sanması ve internetten aratması beni ilk anda şaşırttı.

Annemin Kasetleri’nde zorlandığım diğer husus ise, her bölümün girişinde -kitap altı bölümden oluşuyor- o bölümün muhtevasıyla ilgili ipucu veren dörtlükleri yazmak oldu. Daha çok Arapça ve Farsça kelimelerin çoğunlukta olduğu bu dizeler Hayyâm’ın rubailerini andırıyor. Halk ozanlarının deyişlerine de benzetebileceğimiz bu dörtlükleri yazmak bazen bölümleri yazmaktan daha çok zamanımı aldı.

Özellikle kitabın son bölümünde geçen şu dizeleri yazmam bir ay kadar sürdü:

- Reklam -

Görünenin ardına gizlenir beşer
Sırrı, muğlak olmaktan geçer
Ne batinidir o, ne zahiri
Biçare fanidir, göçer gider

Kitabımda yazmaktan çokça keyif aldığım bölümler de oldu tabii. Özellikle yedi yaşındaki ikizler Bayram ve Seyran’ın arasında geçen diyalogları yazarken epey mutlu olduğumu hatırlıyorum. Annemin Kasetleri’ne ikizleri eklememin en büyük sebebi de buydu zaten: Hem kitabı tekdüze tempodan kurtarmak hem de bu tehditkâr köyde yaşananları yumuşatmak; kitabı mizahi yönde güçlendirerek deyim yerindeyse farklı baharat katmaya çalışmak. Bunda da başarılı olduğumu gelen geri bildirimlerden anlıyorum.

Kitabımı tek bir kurgu içerisinde bir bütün olarak düşünsem de bölümleri ayrı ayrı,kendi dinamikleriyle renklendirmeye gayret ettim. Bunun sağlamasını yakın çevremdeki dostlarımdan (Sibel Mete, Mesut Aslan, Rojda Kaya) bölümler hakkında sürekli geri bildirimler alarak yaptım. Bu da motivasyonumun artmasına ve bir sonraki bölüme daha çabuk geçmeme yardım etti.

Dosya gönderme ve kabul edilme sürecim de bir o kadar tılsımlı oldu.

Dosyamı yayınevine gönderme ve kitaplaşma süreci de en az kitabım kadar tılsımlı ve mucizevi oldu. Dosyamı bir pazar günü Everest Yayınları’na gönderdim. Annemin Kasetleri’ni ilk okuyan ve keşfeden, o esnada tesadüfen bilgisayarının başında gelen dosyalara göz gezdiren Genel Yayın Yönetmenim sevgili Saadet Özen oldu. Ertesi gün yayınevine davet edildim ve aynı gün sözleşme imzaladık. Tıpkı okuduğunuz kadar kısa sürede gerçekleşti tüm bunlar, mucizevi ve tılsımlı bir şekilde. Böyle düşünmemin en büyük sebebi, ekte hiçbir iletişim bilgisi bulunmayan dosyalara açılıp bakılmadığı ve geri dönüş sağlanmadığını sonradan öğrenmemiş olmam. Bunu öğrendiğimde ister istemez kitabımın hikayesinin tılsımlı olduğu izlenimim arttı.

Sonrasında yaklaşık iki üç ay kadar sürecek bir editoryal düzenleme süreci başladı. İlk romanım olduğundan bu süreç bir “workshop” gibi geçti diyebilirim. Bazen sancılı, stresli ancak daima iyi bir şeyin ortaya çıkacağı inancıyla devam etti. Sonuç olarak Annemin Kasetleri, zamansız ve mekânsız bir evrende geçse de kadınların karşılaştığı durumların her devirde ve her yerde aynı olduğu düşüncesi temelinde gelişip büyüdü. İyilik ve kötülüğün, masumiyet ve günahın kimde kalacağını bilemediğimiz, akıcı dili ve kurgusuyla son sayfasına kadar merakla okuyacağımız, bu toprakların hikayesi oldu. Yazımı kitabın temasını oluşturan şu sözlerle bitirmek istiyorum:

“Demek ki insan, bazen bin renkli bir ebru gibi karmaşık, bazen de içine envai çeşit baharatın atıldığı çeşnisi bol bir yemek gibi mayhoş olabiliyordu. Sümbül insanı, yüzyıllardan beri bin farklı elle yoğrulan fakat mayasının bir türlü tutturulamadığı bir hamura benzetirdi. İçinde iyilik ve kötülüğün, karanlık ve aydınlığın aynı anda yoğurulduğu bu hamur taban tabana zıt tüm duyguları barındırdığından, insanı tamamen iyi ya da tamamen kötü olmaktan alıkoyuyordu.”

Teşekkürler sevgili okur 🙂

Devran Kaya


Devran Kaya ve Annemin Kasetleri adlı yeni kitabı hakkındaki görüşlerinizi Kayıp Rıhtım Forum’da paylaşabilirsiniz. Sitemizdeki diğer yazar maceralarına ulaşmak için buraya tıklayabilir, yeni içerikler için bizi Google Haberler üzerinden takip edebilirsiniz.

Konuk Yazar

Siz de Kayıp Rıhtım'da konuk yazar olabilirsiniz!

İletişim: [email protected]

Henüz yorum yok. Forum'a gelip sohbete katıl.

Öteki Anne: Michel Bussi Kitabı Türkçede

Fransız Polisiye ve Gerilim Yazarı Michel Bussi İmzalı “Öteki Anne” Türkçe Raflarında

Sucker Punch - Yönetmen Kurgusu - Zack Snyder

Zack Snyder, Olumsuz Eleştiriler Alan “Sucker Punch” Filmi için Bir Yönetmen Kurgusu Versiyonu Yayınlamak İstiyor