Gotik korku ve fantazi türleri belki de estetik zirvesini Edgar Allan Poe gibi yazarlar ve Gustave Dore gibi çizerlerle 19. yüzyılda yaşadılar. Ancak daha popülist bir alt türün ortaya çıkması 20. yüzyılı buldu. Amerikan doğaüstü, korku ve fantazi dergisi Weird Tales’ın sayfalarına yazılmış bir şekilde H.P. Lovecraft bu türe “Tuhaf Kurgu” demişti.
Eminiz çoğunuz ilk sayısını 1923 yılında yayımlayan Weird Tales’ı tarihin ilk fantastik ve korku temalı dergisi olarak biliyordunuz. Ancak ondan dört yıl önce ortaya çıkan bir yayın daha var. Hem de oldukça sancılı bir dönemde yola çıkma cesaretini göstermiş bir eser bu: Der Orchideengarten ya da Türkçe adıyla Orkide Bahçesi!
Derginin detaylarına gelmeden önce bu olay nasıl gün yüzüne çıktı, ona bir bakalım. Los Angeles’taki Century Guild Sanat Müzesi’nden Thomas Negovan son yıllarda ilginç eserleri tekrar gün yüzüne çıkarmayı kendine amaç edinmiş. Bunu yaparken de Kickstarter’ın nimetlerinden oldukça faydalanıyor. Clive Barker, Gail Potocki, David Mack ve Michael Hussar gibi isimlerin pek bilinmeyen işlerini tekrar basıyor, çeşitli sanat akımlarının sınırlı sayıdaki ilk baskılarını çoğaltarak bizlerle buluşturuyor vesaire.
Negovan’ın projelerinden biri hayli ilgimizi çekti. The Orchid Garden: Diabolical Fantasia adıyla satışa sunulan eser Der Orchideengarten adlı fantazi ve korku dergisinden toplanmış illüstrasyonlar barındırıyor. Der Orchideengarten, Weird Tales’tan tam dört yıl önce çıkmış, tarihin bilinen ilk fantazi ve korku dergisi.
Der Orchideengarten I. Dünya Savaşı’ndan hemen sonra, Alman sanatının çöküş ve sefaletinin en coşkulu döneminde basılıyor. Derginin konu skalası hayli geniş: Almanca veya yabancı dillerde, gerilim, korku, suç ve erotik temaların hâkim olduğu eski ve yeni öyküler okuyucuya sunuluyor. Bitap durumdaki Weimar Cumhuriyeti’ndeki Almanlar seks ve cinayeti, dışavurumcu bir teknikle oldukça çarpıcı ve pervasızca işliyor.
Dergi, editörlerinden Karl Hans Strobl (kendisi 1. Dünya Savaşı’nda savaş muhabirliği de yapmış bir yazar ve editör) ve Alfons von Czibulka (yazar ve ressam)’nın eserlerini de içeriyor. Kendilerinin yanı sıra daha çok tanınan çağdaşlarından H.G. Wells ve Karel Capek, türün atalarından Charles Dickens, Puşkin, Guy de Maupassant, Edgar Allan Poe, Voltaire, Washington Irving, Nathaniel Hawthorne ve daha nicesinin işlerini de yayımlıyorlar.
1919-1921 yılları arasında yayın yapan ve tam 54 sayı çıkan derginin iki sayısı dedektif öykülerine, bir sayısı da boynuzlananlar(!) hakkındaki erotik hikâyelere adanmış olsa da, Orkide Bahçesi gerçekte bir fantazi dergisi. Tuhaf ve sıra dışı sanatın izlerini o dönem okuyabileceğiniz nadide bir parça.
Dergideki öyküler edebi olarak zamanına göre oldukça ileri seviyedeler. Zaten buradaki kayda değer hikâyeler, daha sonra pek çok neşriyatta yeniden yer aldı. Ancak basılmayan ve şimdiye kadar unutulup gitmiş olanlarsa bu öyküleri betimleyen etkileyici çizimlerdi.
Bu sanat eserleri Orta Çağ gravürlerinden gizemli tahta kalıp basımlara, dışavurumcu görüntülere kadar uzanıyor. Hepsi de romantizmi ve gotiği fazlasıyla zarif bir kapsamlılıkla dengelemeyi başarıyor.
Der Orchideengarten birçok blogda ve toplulukta adı geçen bir dergi. Ancak ortalıkta dolaşan çizimler yıllar yılı elden ele dolaşan bir avuç düşük çözünürlüklü görselden ibaretti. Negovan’ın kitabında 1919 yılında baskı yapan dergiyi derinden inceleme şansına ve bu kayıp illüstrasyonlara ilk defa göz atma fırsatına sahip olabilirsiniz.
Çizimlerden bazıları ve derginin kimi kapakları ise hemen aşağıda!
Alman Dışavurumculuğu, bilimkurgunun mihenk taşlarından Metropolis… 1. Dünya Savaşı’nın sarsıcılığından mı, Almanlara has bir durum mu, bilemedim. Zor ve kaotik şartlar sanata ilginç biçimlerde yön veriyor.
Eski dergi ve fanzinlerin izini sürmeyi seviyorum. Der Orchideengarten de hem teması hem de yayınlandığı dönem itibarıyla hayli ilgi çekici duruyor.
Böyle neşriyatların zamana meydan okuyarak bu şekilde gündeme getirilmesi çok hoş. Rıhtım’a da yakışıyor açıkçası.
Ders niteliğinde dosya Burak, eline sağlık.
Eyvallah abi, @darlyopus’un katkısı olmasa bir hiç olurdu ama.