Bir dünya düşünün ki erkeklerin düşünceleri herkes tarafından duyulabiliyorken kadınlar sır gibi kapalı kalsın. “Gürültü” adlı bir virüs diyelim ona. Bir dünya düşünün ki buna daha fazla tahammül edemeyen erkekler kadınları tek tek yeryüzünden silmeye başlasın. Ama hayır, henüz asıl konuya gelmedik. Bu post-apokaliptik düzende geçen bir genç yetişkin serisi. Siz yine de “genç yetişkin” sözüne pek aldanmayın, çünkü burada Patrick Ness’ten bahsediyoruz!
Patrick Ness’in, Canavarın Çağrısı ile magnum opusu olarak anılan serisi Kaos Yürüyüşü‘nü biz ilk kez 2012 yılında Delidolu Kitap aracılığıyla okumuştuk. Kanımız donmuş, dehşet verici güzelliğine tutulmuştuk. Fakat şimdi işler bir hayli değişiyor. Hem serinin Türkçedeki akıbeti, hem de film haklarıyla ilgili olarak.
Takvimler 13 Nisan‘ı gösterdiğinde Kaos Yürüyüşü özel baskısıyla, yeni bir çeviriyle Yabancı Yayınları‘ndan çıkmış olacak. En az kurgusu ve içeriği kadar kapkara bir tasarımla üstelik!
Belirtilene göre bu simsiyah baskıda, kapakta görebileceğiniz soluk kısımlar parlatılmış olacak. (Belirtilen kısmı görmek için kapak görselinin üzerine tıklayarak detayları seçebilirsiniz)
Peki kitabın tanıtımı ne diyor, değil mi? O zaman serinin ilk kitabı olan Umut Bıçağı‘nın tanıtım metnini görelim:
Gürültü… Kaos… Prentiss Kasabası. Yeni Dünya’da ayakta kalabilen tek yer. Ya da en azından gerçekler bir bir açığa çıkana kadar Todd Hewitt öyle zannediyordu.
Prentiss sadece erkeklerin yaşadığı bir yer. Her erkek diğerinin ne düşündüğünü duyabiliyor. Bu kakofoniye bir de hayvanların konuşmalarını ekleyin. Aralıksız bir Gürültü…
Ve Todd Hewitt, Prentiss Kasabası’ndaki tek çocuk. Spaklar, babasını ve diğer tüm kadınlarla birlikte annesini öldüren Gürültü mikrobunu yaydığında Todd henüz bir bebekti ve Yeni Dünya senesiyle on üç yaşına kadar onu evlat edinen Ben ve Cillian’ın yanında yaşadı. Ama on üç yaşına girmesine bir ay kala yani Prentiss yasalarınca erkek sayılmasına bir adım kalmışken evden ayrılmak, Kasaba’dan kaçmak zorunda kaldı. Hiç bilmediği bir dünyaya doğru son hızla koşarken yanında sadık köpeği Manchee, bir sırt çantası ve bıçağından başka bir şey yoktu. Prentiss erkekleri bir ordu halinde onu kovalarken, tuhaf, sesi duyulmayan bir şeyle karşılaştı. Bir kız, Viola. Todd, gürültü mikrobunun nasıl olup da bu kızı öldürmediğini anlayamıyordu. İkisi Yeni Dünya’da yaşayabilecekleri güvenli bir yer peşinde koşarken, acımasız Prentiss ordusu da peşlerindeydi.
Todd yalanlardan örülmüş bir hikâyeyi ilmek ilmek çözerken, aslında kim olduğunu keşfediyordu. Ve bir de elindeki bıçağın asla sadece basit bir silah olamayacağını.
“Bıçağı çıkarıyorum.
Kenarında köşesinde hala kurumuş kan – benim kanım, Spak’ın kanı – bulunuyor, ama geriye kalanı parıltısını koruyor, üzerindeki ışığı yansıtıyor ve parlıyor, parlıyor ve yansıtıyor. Ucu çirkin bir başparmak gibi yukarı dönüyor, keskin yüzündeki bir sıra dişi andıran çentiklerse kanla dolu bir damar gibi atıyor.
Bıçağım kan istiyor.
Bıçağı elimde tuttuğum, kullanan ben olduğum sürece yaşayacak, kan isteyecek ama onu kontrol edeceğim, kimin öldürüleceğine o değil ben karar vereceğim, her ne kadar saplamamı, çevirmemi, parçalamamı ve oymamı istese de dinlemeyecek, irademi sağlam tutacak ve isteklerine ancak, ancak gerekirse boyun eğeceğim.”
Daha önce Kerem Işık‘ın güzel çeviriyle okuduğumuz seri, Yabancı Yayınları baskısında bir başka güzel işlere imza atmış isim Burak Eren‘e emanet.
Öte yandan, seri film olma yolunda. Ama biz bunun haberini size zaten vermiştik. Önceki haberimize ek olarak öğrendik ki, filmin vizyon tarihi de kesinleşmiş: 1 Mart 2019
Kitabın çıkışının 13 Nisan olarak planlandığını bir kez daha duyurmuş olalım. Sizi de bu sırada serinin ilk kitabının ÖN OKUMASIYLA baş başa bırakalım.
Gürültü‘nüz bol olsun!
Okumaya fırsat bulamadığım için üzüldüğüm bir seri daha
Neyse. En azından bu haberle beraber tekrar gündemime geldi 
Katılıyorum. Kaç defa Delidolu’dan alayım okuyayım dedim. Hep başka başka kitaplar umarsızca araya girdi. Bu gidişle Yabancı’dan alıp okurum, inşallah.
Hayırlısı diyelim artık
Bende ilk iki cildin baskısı Tudem’den, 3. cilt Delidoludan var zaten ancak sanırım Yabancı’nın bu yeni baskılarını da alacağım. Zaten rahatlıkla tekrar okunabilecek bir seri. Okumayan arkadaşlara tavsiye ederim, özellikle ikinci kitap Sorgu ve Yanıt’ın sonu beni çok etkilemişti.
Canavarın çağrısı da mı tekrar basılacak, sadece söz konusu seri mi basılacak acaba?