in ,

Mustang: Pencere İki Yüzlüdür

Beş kız kardeşin öyküsünü anlatan, Oscar adayı “Mustang” filmini sizler için inceledik! Sınırların birbirine karıştığı bu dünyada insan, pencerenin hangi tarafından bakar?

mustang 2015
- Reklam -
- Reklam -

Tutsaklık pencerenin hangi tarafından bakar? Bizi çevreleyen duvarlara sığınmaz mıyız kimi zaman? Peki ya özgürlük daima sınırın öteki yüzünde midir? Çemberi yırtıp cesaretin tadına baktıktan sonra pencerenin her yönü yeni baştan tanımlanır. Öteki ile beriki arasındaki sınır birbirine karışır; esaret, özgürlüğün başladığı nokta olur. Bu iki yüzlülük arasında insan, hangi tarafın içindedir?

Lale, Nur, Ece, Selma ve Sonay; hayatları siyah ve beyaz, iyi ve kötü, doğru ve yanlışın mutlak ayrımıyla boyanmış beş kardeştir. Ilımlı bir renge yer yoktur yaşadıkları portrede, her pencere özgürlükle esareti farklı dünyalarda tutmak istercesine sadece iki yüzlüdür. Hatları böylesine keskin sınırlarla çizilmiş hayatlarında gençliğin alabildiğine özgür hayal gücü, yaşamı her yönüyle keşfedip kucaklama isteği, henüz çocuk yaştaki kardeşlerin bireysel varlıklarına parmaklıklı pencerelerle ket vurmaktadır.

Yönetmenliğini Deniz Gamze Ergüven’in üstlendiği ve toplum normlarına cesurca yönelttiği sorularıyla 2015 yılının en çok eleştiri alan yapımlarından Mustang; özgürlük kavramını bir pencerenin iki ayrı yüzünden yansıtır.

- Reklam -
Her çember, dışta bıraktığı alanla çift yönlü bir etkileşimin de bir simgesidir.

Jeanette Winterson’ın şu cümlesi, iç ve dış kavramlarının özgürlüğe getirdiği tanımı bir satırda anlatır:
“Duvarlar kısıtlar ve duvarlar korur.”
Mustang’in merkezinde yer alan bu ikilik de cinsiyet ayrımından başlayarak pencerelere yansıtılmıştır. Beş kız kardeş, yetişkin dünyasının gelenek, töre, âdet gibi kültürel ideolojilerle denetlenen sokaklarında çocuksu özgürlüklerini doyasıya yaşar. Ne var ki bu sokaklarda yürüyebilmek için diğer gözlerin pencere çerçevelerine uymak zorunda olduklarını öğrenmeleri çok sürmez. Deniz kıyısında erkeklerle bir arada oynadıkları bir okul çıkışı sonrası, ahlaksızlıkla suçlanarak ev hapsiyle cezalandırılan kızlar için hayat, artık pencerelerin ardına çekilmiştir.

Dışarının özgürlüğünü apaçık gösterecek saydamlıkta da olsa bir cam, o özgürlüğe dokunmalarını engellemekte, böylelikle onları sözüm ona “korumaktadır”. Peki, bu durumda korunulan şey, toplumsal normlara ters düşen hareketlere bir davet olarak görülen “özgürlük” müdür, yoksa bu alan içinde cinsiyetlerinin yükümlülüğünü, yani masum kalma(!) sorumluluklarını tehlikeye düşürecek olan karşı cinsin özgürlüğü müdür? Eve kapatıldıktan sonra kızların her fırsatta pencerelere hüzünlü, buruk ve hasret dolu bakışlarla yaklaşmaları, pencere metaforunu bu ilk sorunsalın nesnesi hâline getirir.

mustang 2015 1

Ceza nesnesi, aynı zamanda özgürlüklerinin sınırlarına hükmeden bir otoritedir

Yasaklanan her durumun/hareketin cezbedici bir kimlik kazanması gibi pencereler de gittikçe daha davetkâr bir unsura dönüşür kızların hayatında. Ev hapsinde oldukları süreçte dahi hemen her sahnede gerek doğrudan gerekse ışığın varlığı ve kendini belli eden geliş açısıyla “umudun” her daim yanlarında olduğu vurgulanmaktadır. Üstelik kızlar, pencereden kaçış yolunu keşfetmeleriyle birlikte bu umudun boş olmadığını, özgürlüğün her şeye rağmen kazanılabildiğini deneyimlemiş olurlar. Ne var ki çok geçmeden parmaklıklarla karşılaşırlar; nefes alabildikleri tek açıklık da artık çıkmalarının mümkün olmadığı bir biçime sokulmuştur. Özgürlüğe doğru bir umut olan pencere, bu defa bir ceza nesnesine dönmüştür. Sonrasında da dışarıyı çoğunlukla evlerin veya bindikleri arabaların pencerelerinden görebildikleri kadar bilirler; yani ceza nesnesi, aynı zamanda özgürlüklerinin sınırlarına hükmeden bir otoritedir.

- Reklam -

Baştan itibaren beş kardeşin; özgürlük mücadelesi içinde yaşadığı trajediyi pencerelerin iç yüzünden izlerken filmin sonunda bu defa bir başka yüzle tanışırız: Diğer kardeşlerini geride bırakmanın acısını yüreklerine gömerek esaretten nihayet kaçarak kurtulabilen Lale ve ablası; bir otobüsün penceresine yaslanmış, gün doğumunun cama yansıyan ışıklarıyla birlikte yepyeni bir sayfaya doğru ilerlemektedir. Artık pencerenin ötesine geçer objektif; özgürce kanat çırpan martılar, uçsuz bucaksız bir deniz, engin bir gökyüzü taşınır bu ekrana. Kardeşler, kendilerini sınırlayan camları kırıp hayatlarının bir tarafını parçalamayı göze alarak pencerenin öte yüzünü kazanmışlardır. Bu yönden film boyunca pencerelerden yansıyan manzaralar da; umut, kaçış yolu, sınırlandırılma/cezalandırılma gibi kavramlara ilişkin unsurları barındırarak özgürlüğü elde etme sürecini anlatan birer panorama hâline gelir.

mustang 2015 2

Tüm bu özellikler göz önünde bulundurulduğunda filmi bir de bağlam içinde pencerelerin konumlarına ve hangi kavramları birbirinden ayırdığına dikkat ederek pencerelerden izlemek, bu iki yüzlü imgede aslında her kardeşin özgürlükle ilgili hayal dünyasıyla birlikte beş farklı bakış açısının da yer aldığını gösterecektir.

Yapım 88. Akademi Ödülleri’nde Yabancı Dilde En İyi Film dalında Fransa’ya adaylık da getirmiştir.

Rabia Elif Özcan

1995 yılında, dünyaya ilk defa dokunduğundan bu yana okuyor gözlerim, ellerim, kulaklarım ve hislerim. En çok doğayı okuyorum, sonra müziği, renkleri; ve edebiyat okuyup çeviriler yapıyorum, başka gözlerin bakışlarına dokunabilmek için. Dimağımın heybesinde biriktirdiğim kelimelerden masallar fısıldıyorum. Hayatı satır aralarına katık ediyorum; yağmurlu gökte vicdanı arıyor, mum ışığında güneşi buluyorum. Sabah günümü aydın eden kahve kokuları gece gözüme uyku sürüyor. Küçücük bir kutuda azıcık yaşıyorum, yetinmekle doyuyorum.

1 Yorum BULUNUYOR


  1. Avatar for Bay_Karamsar Bay_Karamsar dedi ki:

    Doğru be! O ayrıntıya hiç dikkat etmemiştim :thinking:

    Gösterime girdiği dönem anlatmaya çalıştığı hususla alakasız noktalardan eleştiri almıştı. Örneğin, filmin geçtiği yer ile hikayede geçen yerin uyumsuzluğu varmış. Ya da mali olarak Fransız yapımcıdan destek aldığı için Türkiye’yi kötü gösterme çabasıymış da neymiş.

    Öncelikle süper bir film değil. Fakat masal yapısında incelenince, toplumsal yapının nerede karşı olduğuna nasıl arka çıkabildiği ve fark edemediği yansıtılmaya çalışıldığı fark ediliyor.

    Toplumsal düzeni korumak adına konulmuş katı kurallar var. Kızlarda bu kuralların baskısından uzaklaşma yollarına başvuruyor. Her biri kendi hikâyesindeki ucu açık sonla uzaklaşma durumları sıralanıyor. Sonuçlar belirsiz. Film ona odaklanmıyor. Zaten odaklansa hem uzar hem de amaçlanan “Durum budur.” çizgisinden uzaklaşırdı. Her uzaklaşma bir biçimde o katılığın amaçlandığı gibi işlemeyemediğine işaret. En iyimser bulunan son uzaklaşma bile, aslında o katılığın amacının tam aksine çözülmeye sebebiyet verebildiğini düşündürdü. Söz konusu olan, katılığın, koruması beklenen bağları zayıflatan kıvılcımı da ateşleyen şey olması. O katılığın her şeye çağre olacağı fikriyle uygunsuz bulunanın kolayca vuku bulabileceğine de değiniliyor.

    Örneğin, filmin en çok eleştirilen ve mantık hatası zannedilen, şehrin ortasında, kızlardan birinin sevgilisiyle arabada beraber olması. Öyle bir şey fark edilmez mi, diyerek eleştiriler getirilirken filmde asıl vurgulanmak istenilen şey kaçırılmıştı. O sahne, toplum genelinde uygunsuz bulunanın nasıl da kimsenin ruhu duymadan yaşanabildiğinin simgesi gibiydi. Üstelik bunun suçlusu da ilgili katılık ve toplumun kendisi. Saf masumiyetin ve ideal uğruna katı normlar, tam da karşıtı olduklarını fafk edememeye sebebiyet veriyor. Hani, insan insanın kurdudur, denir ya, bu da bir nevi, toplum kendi kendisinin kurdudur, gibi işte.

    Baskı ve özgürlük çizgisinde durduğu nokta ve “Durum budur.” anlayışı bakımından, yapması gerekeni yapmış bir film.

Henüz yorum yok. Forum'a gelip sohbete katıl.

Ballıca Mağarası - Tokat

Ballıca Mağarası UNESCO Dünya Miras Geçici Listesi’ne Girdi

childs play chucky

Kült Korku Filmi “Chucky”nin Yeniden Çevrimi Child’s Play’den Fragman Geldi