in , ,

Antik Yunan Kültürünün Temelini Atan Kadim Anadolu Halkı: “Luviler”

Luviler kimdir? Helen medeniyetinin gelişiminde büyük etkisi olan, Anadolu’nun bilinen en eski halklarından birine arkeolojik veriler ve edebi metinler eşliğinde göz atıyoruz.

Luviler Kimdir? Antik Yunan Kültürünün Temelini Atan Halk
- Reklam -
- Reklam -

Luviler başta olmak üzere eski Anadolu halkları, Antik Yunan kültürünün ortaya çıkışında büyük pay sahibiydi.

M.Ö. 2000’li yıllarda, sonradan Helenlerin (Yunanların) yerleşeceği bölgede yaşamış ve gelişkin bir medeniyet yaratmış olan Luvilerin kültürel birikimi ve başta Hititler olmak üzere diğer eski Anadolu halklarından yaptıkları aktarım, Antik Yunan uygarlığının güçlü bir biçimde doğmasını sağladı. Luviler, Batı ve Güneybatı Anadolu’nun yanı sıra Kilikya’da ve Kuzey Suriye’de de varlık göstermiş bir halktı.

Anadolu’nun ilk merkezi krallığı olan Hitit devletinin M.Ö. 1200 civarında yıkılmasından sonra Hitit çivi yazısı bir daha kullanılmamak üzere ortadan kalktı. Fakat Hint-Avrupa dillerinin Anadolu grubuna dahil olan Luvice, daha uzun süre yaşamayı sürdürdü. M.Ö. 700’lü yıllara kadar varlıklarını devam ettiren Geç Hitit kent devletleri, anıtlarında hiyeroglif yazısını ve Luviceyi kullandılar. Aslına bakacak olursanız, ‘Anadolu hiyeroglifi’ denen ve Hitit devrinde Anadolu’nun pek çok bölgesindeki anıtlar üzerinde görülen resim yazısının dili de Hititçe değil, Luviceydi. Hatta Hitit mühürlerinde görülen resim yazısı da Luvi dilini ifade etmek için kullanılıyordu. Sadece bu bile Hitit devrinde Luvilerin Anadolu’da ne kadar etkili olduğunu gösteriyor. Peki, kimdi bu Luviler ve nasıl Antik Yunan kültürünün ortaya çıkmasında başat rol üstlendiler?

- Reklam -

Luviler Öncesi İyonya: Antik Yunan’ın Doğum Yeri

Bu sorunun yanıtı vermeye, kabaca Batı Anadolu kıyılarına karşılık gelen antik İyonya bölgesinden bahsederek başlamak uygun olur. İyonya, Antik Yunan kültürünün doğduğu yerdi aslında. Helenlerin ilk yazılı destanları olan İlyada ve Odysseia’nın yaratıcısı Homeros, Smyrna’lı yani İzmirliydi mesela. İlk doğa filozofları Thales, Anaksimandros ve Anaksimes Miletos’ta, günümüzdeki ismiyle Milet’te yaşamıştı. Filozof Anaksagoras Urla’ya tekabül eden Klazomenai antik kentinde, diğer bir düşünür Herakleitos ise Ephesos’ta, bugünkü ismiyle Efes’te doğmuştu. Antik Yunan dininin kutsal kitabı olarak kabul edilen Theogonia’nın yazarı Hesiodos’un babası da Batı Anadolu’daki Kyme kentinden Yunan ana karasına göç etmişti.

Luviler Kadim Anadolu Halkı

Kumarbi ve Theogonıa

Hazır söz Hesiodos’a gelmişken Anadolu kültürünün Luviler vasıtasıyla Antik Yunan’a aktarımının çok önemli bir örneği olan Theogonia’dan bahsetmek yerinde olur. Yunancada ‘Tanrıların Doğuşu’ anlamına gelen Theogonia’da Helen tanrılarının yaradılışı, tanrı kuşakları arasındaki mücadeleler ve Yunan dininin temel yapısı, özellikleri aktarılmıştı. Hesiodos, bu eserinde bütün tanrılardan önce Toprak Ana’nın yani Gaia’nın var olduğunu yazdı. Gaia’dan sonra Eros yani aşk çıktı ortaya. Akabinde Gaia, kendisini kapsayacak biçimde göğü yani Uranos’u yarattı. Gaia dişi güçtü, Uranos ise erkek…

Uranos ile Gaia, Eros’un yani aşkın ilhamıyla birleştiğinde titanlar denen altı erkek, titanidler denen altı kız, tek gözlü kiklop’lar ve yüz kollu hekatonkheir’ler doğdu. Uranos çocuklarından birinin onu yerinden etmesinden öyle korkuyordu ki karısının karnından çıkan bütün yavrularını yeniden Toprak Ana’nın içine gömüyordu.

Gaia’nın yükü arttıkça artıyor ve sancıları dayanılmaz hale geliyordu. Sonunda Gaia, çocuklarını isyana teşvik etti ve onlardan sadece birini, titan Kronos’u, babası Uranos’tan öç almaya ikna edebildi. Gaia’nın verdiği keskin bıçağı eline alan Kronos, babasının cinsel organını kesti. Erkekliğini yitirince iktidarını da kaybeden Uranos’un yerine Kronos geçti. Kronos da oğullarından biri tarafından tahtından edileceğinden endişe ediyor ve o yüzden de doğar doğmaz tüm çocuklarını yutuyordu. Karısı Rheia, oğlu Zeus’u gizlice Girit’e kaçırdı ve Zeus’un yerine Kronos’a taş yutturdu. Zamanı gelince Zeus, babası Kronos’un iktidarını yıkıp baş tanrı oldu.

Hesiodos’un Theogonia’da anlattığı bu yaradılış efsanesini özetledim, çünkü anlatının olay örgüsü, Hitit İmparatorluğu’nun, Çorum sınırları içinde yer alan başkenti Hattuşa’da bulunmuş Kumarbi efsanesinin olay örgüsüyle aynı. Çivi yazılı tabletlere kaydedilen ve Hitit devrinde Anadolu’da varlık göstermiş en önemli halklardan biri olan Hurrilere ait olan Kumarbi efsanesi belli ki Luviler vasıtasıyla Helenlere aktarılmıştı. Hesiodos da isimleri ve bazı detayları değiştirerek Theogonia’yı yazmıştı.

Kumarbi efsanesine göre, ilk başta Alalu evrenin hâkimiydi ve Anu ona hizmet ederdi. Bir süre sonra Anu, Alalu’yla savaştı ve onun yerini aldı. Alalu ise karanlık yeraltına gitti. Anu baş tanrıyken Kumarbi ona hizmet ediyordu. Derken Kumarbi de iktidar sarhoşluğuna kapılıp Anu’yla mücadeleye girişti. Kumarbi, elinden kurtulup gökyüzüne çıkan Anu’yu yakaladı ve onun cinsel organını kopardı. Anu erkekliğini yitirince iktidarını da kaybetti. Bu arada Anu’nun tohumlarını yutan Kumarbi’den Fırtına Tanrısı Teşup doğdu. Akabinde Teşup, Kumarbi’yi yenip baş tanrı oldu.

Anadolu’da Luvice Kişi İsimleri

Luviler ışık insanlar

Aslında sadece Kumarbi efsanesi bile Yunan kültürünün kendiliğinden, yüksek bir kültür olarak ortaya çıkmadığını, başta Anadolu halkları olmak üzere eski medeniyetlerin birikimleri üzerinde geliştiğini ispat etmeye yeter. Ancak yazının ilerleyen kısımlarında değinmeye çalışacağım başka veriler de var, bu gerçeği destekleyen.

Şimdi Luvilerden yazılı kaynaklarda nasıl bahsedildiğine geçelim. Anadolu’da Luvice şahıs isimlerine ilk kez Asur Ticaret Kolonileri devrine tarihlenen Asurca çivi yazılı tabletlerde rastlanıyor, ki Anadolu’ya yazıyı Asurlu tüccarlar getirmişti. Ticaret yapmak amacıyla Mezopotamya’dan Anadolu’ya gelip ticaret kolonileri kuran Asurlular, yerli halkla kurdukları ticari ve hukuki ilişkilerin detaylarına dair metinler kaleme almıştı. Ek bilgi olarak bu dönemde henüz Hitit Krallığı’nın kurulmamış olduğunu ve Asur Ticaret Kolonileri devrinin M.Ö. 2000 – 1750 yılları arasına tekabül ettiğini belirtmeliyim.

Asurlu tüccarlardan kalan ve başta Kayseri Kültepe’deki ana merkez olmak üzere karumlarda bulunan Asurca çivi yazılı tabletlerde Hattice, Hurrice ve Hititçe kişi isimlerinin yanında Luvice şahıs adlarına da rastlanması, tüm bu halkların en geç M.Ö. 2000 yılı itibariyle Anadolu’nun yerleşikleri arasında bulunduğunu gösteriyor. Alacahöyük kral mezarlarındaki güneş kurslarını ve diğer eşsiz buluntuları yaratan Hattilerin, eski devirlerden beri Anadolu’da olduğu zaten biliniyordu. M.Ö. 2300’lü yıllarda Akad kralı Naramsin, Anadolu’yu ‘Hatti Ülkesi’ olarak tanımlamıştı.

Asurlu tüccarların çivi yazılı tabletleri gösterdi ki en geç M.Ö. 2000 senesinde Hattilerin yanı sıra Luviler ve Hititler de Anadolu’nun yerleşik halklarıydı.

Hitit Metinleri Konuşuyor: Luwiya’dan Arzawa’ya

I. Hattuşili

M.Ö. 1650 yılında Anadolu’nun ilk merkezi krallığı, I. Hattuşili adındaki Hitit kralı tarafından kuruldu. Her ne kadar yönetici sınıf Hitit kökenli olsa da en baştan beri Hitit dini ve kültürü o dönemin tüm Anadolu halklarının etkisiyle biçimlendi. Hititlere ‘Bin Tanrılı Halk’ denmesinin nedeni de ele geçirdikleri tüm bölgelerin tanrılarını kendi ilahları olarak benimsemeleriydi. Böylece diğer tanrıların da onların tarafında olduğu algısını yaratıyorlardı. Belki de hakikaten buna inanıyorlardı.

Hititler, I. Hattuşili’nin Kuzey Suriye’deki Alalah’ı fethedip de buradan Hattuşa’ya yazmanlar getirmesinden sonra eski Babil stilindeki çivi yazısını kullanmaya başladılar. Böylece Anadolu kalıcı olarak yazılı döneme geçmiş oldu.

Hitit yazılı kaynaklarında da tabii ki Luvilerden bahsediliyordu. Hitit tarihinin erken devirlerine ait hukuki metinlerde, Luvilerin yoğunlukla yaşadığı anlaşılan Luwiya adında bir bölgenin adı geçiyordu. Yasa metinlerinin daha geç dönem versiyonlarında aynı bölgeye Luwiya yerine Arzawa dendiğini görüyoruz. Demek ki Luwiya ile Arzawa aynı alanı ifade ediyordu ve Hititler ilk başta burayı Luwiya kelimesiyle tanımlarken, daha sonra Arzawa ismini kullanmaya başlamışlardı.

Arzawa Ülkeleri, Hitit Egemenliğine Karşı Çıkıyor

Peki, neresiydi bu Arzawa? Hitit metinlerine göre, Arzawa Anadolu’nun batısında bulunuyordu. Metinlerin Arzawa ile ilgili bölümlerinde geçen kişi isimlerine göre burada Luviler yaşıyordu.

Hitit devletinin ikinci kralı I. Murşili, bir saray darbesi sonucunda katledildiğinde, hemen hemen bütün kralların seleflerini öldürerek tahta geçtikleri bir gerileme dönemi başladı. Metinlerden anladığımız kadarıyla Hititlerin taht kavgalarıyla meşgul olduğu bu dönemde Luvilerin yaşadığı Arzawa güçlendi. Eski Hitit devri krallarından Telipinu’nun tahta geçme koşullarını içeren bir ferman hazırlayıp duruma el koymasıyla bu kanlı dönem sona erdi ve Hititler toparlanma sürecine girdi. İşte Hititlerin uzun bir aradan sonra yeniden fetihlere yöneldikleri II. Tuthaliya döneminde Batı Anadolu’daki Arzawa, Hitit devleti için ciddi bir sorun olarak ortaya çıktı.

Arzawa Ülkeleri Harita

Hitit metinlerine göre, II. Tuthaliya, Hititlere isyan eden Arzawa ülkelerine karşı sefere çıktı ve güçlükle de olsa isyanı bastırdı. Akabinde de Arzawa’nın kuzeyinde ve yine Anadolu’nun batısında bulunan Assuwa’daki ayaklanmayı da sonlandırdı. Ancak Hattuşa yönetimiyle Arzawa arasındaki problem, Hitit Devleti tarih sahnesinden silininceye kadar bitmeyecekti.

Hitit Devleti’ne vergi ödemekle ve savaşlarda asker göndermekle yükümlü vasal krallık statüsünde olan Arzawa devletleri, buldukları her fırsatta Hitit yönetimine isyan ederek bağımsızlıkları için mücadele edecekti.

Başkenti antik dönemdeki Ephesos yani Efes ile özdeş Apaşaş olan Arzawa, en güçlü Luvi beyliğiydi. Diğer Luvi beylikleri arasında ise Mira, Şeha Nehri Ülkesi, Wiluşa, Karkişa, Lukka, Zippaşla ve Hapalla’nın adı ön plana çıkıyordu. Hitit metinlerinden anlaşıldığı kadarıyla bu Luvi beylikleri zaman zaman birleşip bir konfederasyon oluşturuyordu. Bazı metinlerde Arzawa devletleri tanımının kullanılma nedeni bu olmalı.

Arzawa’nın Hititler için kolay lokma olmadığı kesin. Öyle ki Arzawa Kralı Tarhunnaradu, Mısır firavunu III. Amenofis ile Hititlere karşı ittifak yapmış ve kızını Mısır sarayına gelin olarak göndermişti. Buna ilişkin belgeler Mısır’daki Tell Amarna arşivinde bulundu.

Ahhiyawalılar ve Miken Medeniyeti

Arzawa ile ilgili Hitit metinlerinde Ahhiyawa ismine de sık sık rastlanır. Hititologların büyük bölümü Ahhiyawa’nın Yunan ana karasındaki Miken medeniyetine karşılık geldiği hususunda hemfikir. Gerçekten de metinlere bakıldığında Arzawa devletlerinin Ahhiyawa’nın etkisiyle Hititlere karşı ayaklanması, isyan eden Arzawalıların Ahhiyawa’ya sığınması gibi detaylarla karşılaşmak mümkün.

Yunan ana karasındaki Miken uygarlığının dönemin en güçlü medeniyetlerinden biri olduğu ve başta Miletos, Iasos ve Müsgebi olmak üzere Batı Anadolu’da Mikenlere ait çanak çömlekler ve hatta mezarlar bulunduğu düşünülecek olursa Hititlerin Ahhiyawa dediği krallığın Mikenleri ifade etmesi kuvvetle muhtemel. Her detayı kayda alan Hititlerin, Mikenlerden hiç bahsetmemesi mümkün mü?

Beycesultan ve Troya Mühürleri

Luviler

- Reklam -

Bu noktada Arzawa devletlerinden kalan yazılı belgeler olup olmadığı sorusu aklınıza gelebilir. Şurası bir gerçek ki M.Ö. 2000’li yıllarda Arzawa’nın bulunduğu coğrafyada daha sonra antik Yunan kentleri kuruldu. Üstelik de bu şehirler tam da eski Luvi yerleşimlerinin üstüne inşa edildi. Dolayısıyla eğer varsa Luvi beyliklerine ait arşivlerin antik Yunan kentlerinin altında ve erişilemeyecek kadar derinde bulunması kuvvetle muhtemel. Ancak Batı Anadolu’nun Luvi döneminden günümüze ulaşabilmiş yazılı kaynaklar az da olsa var. Mesela Denizli’deki Beycesultan höyüğünde M.Ö. 2000 yıllarına, yani Hitit devletinin kuruluşundan yüzyıllar öncesine tarihlenen Luvice hiyeroglif yazılı bir mühür bulunmuştu. Luvi diline ait en eski yazılı kaynak olan bu mühür en geç Milattan Önce 2000 yılında bu bölgede Luvilerin yaşadığını gösteriyor.

Bir de İzmirli Homeros’un İlyada destanına konu olan Troya kentinde bulunmuş Luvice mühür var. Troya VIIb katına yani M.Ö. 1150-1100 arasına tarihlenen bu Luvi hiyeroglifli damga mühür, Troya’da bulunan, Antik Yunan öncesine ait tek yazılı kaynak olması bakımından büyük önem taşıyor.

Troya’dan söz açılmışken Hitit metinlerinde bahsi geçen Wiluşa’yı da anmak gerekir. Zira Wiluşa’nın Troya ile aynı yer olduğu konuyla ilgilenen hemen hemen herkesçe kabul görüyor.

Alaksandu ve Appaliunas, Aleksandros ve Apollon

Hitit İmparatorluk dönemi krallarından II. Muwatalli, M.Ö. 1280 yılında Wiluşa kralı Alaksandu ile bir anlaşma imzaladı. Bu anlaşmayla Wiluşa, Hititlere bağlı vasal bir devlet haline geldi. Hitit anlaşma metinlerinin klasik yapısına uygun olarak iki ülkenin tanrıları bu anlaşmanın tanıkları olarak gösterildi. Wiluşa’nın tanrısı Appaliunas da bunlar arasındaydı. Appaliunas, Yunan tanrısı olarak bilinen, ama aslında bir Anadolu-Luvi tanrısı olan Apollon’un eski ismi. Homeros’un İlyada destanında da Apollon, Yunanistan’dan gelen Mikenlere karşı Anadolulu Troyalıların tarafını tutan bir tanrı olarak geçer. Ayrıca Wiluşa Kralı Alaksandu’nun adına da dikkat etmek gerekir. Zira Alaksandu, Yunanca Aleksandros adının Luvice versiyonu gibi görünüyor.

Apollon ile kız kardeşi Artemis’in, Yunan panteonunun baş tanrısı Zeus ile Likya, Hitit dönemindeki ismiyle Lukka bölgesinin ana tanrıçası, titan soylu Leto’nun çocukları olması da bu iki kardeşin Anadoluluğunun kanıtlarından biri. Leto’ya adanmış Letoon kutsal merkezinin, Lykia’da, Fethiye yakınlarında bulunduğunu da belirtmek isterim.

Evet, Apollon da tıpkı kız kardeşi Artemis gibi Anadolulu bir tanrıydı. Daha net bir ifadeyle Hitit devrinde ve ondan da önce Batı ve Güneybatı Anadolu başta olmak üzere Anadolu’nun pek çok yerinde varlık gösteren Luvi halkının tanrılarından biriydi.

Apollon

Homeros’un İlyada destanında anlattığı o amansız savaşı bir de bu bilgileri göz önünde bulundurarak zihninizde canlandırın.

Kim bilir belki de Troya Prensi yiğit Hektor’un kahramanca ölümünün ardından yakılan ağıtlar İzmirli ozan Homeros’un devrinde bile hatırlanıyordu. Gerçekten öyle bir prens var mıydı? Varsa adı neydi bilinmez, ama Homeros’un Hektor’u ve diğer Troyalıları ete kemiğe büründürüp zamanın ötesine taşıdığı tartışmasız bir gerçek.

Yer İsimleri ve Anıtlar

Anadolu’da yer alan ve -ssos, -asos, -nthos son ekleriyle biten yer isimlerinin Yunan öncesi bir dilden miras kaldığı uzun zamandır ifade ediliyor.

Batı Anadolu’da Miletos, Ephesos, Assos, Myonnesos, Lebedos gibi pek çok antik kent olduğu malum. Bunlardan Miletos’un Hitit metinlerindeki Millawanda olduğu biliniyor. Ephesos’un da Arzawa’nın başkenti Apaşaş olduğu büyük oranda kabul görüyor.

Bu arada Girit’te de Knossos, Phaistos gibi -ssos, -os son ekleriyle biten yerleşimler bulunduğunu ve bunların M.Ö. 2000-1450 yılları arasında varlık göstermiş Minos medeniyetinin kentleri olduğunu not düşeyim. Minos medeniyetini yaratan halkın Anadolu’dan Girit’e göç etmiş Luviler olduğu, aralarında İngiliz dil bilimci Leonard Robert Palmer’ın da (Palmer, Mycenaens and Minoans: 1961) olduğu farklı bilim insanları tarafından öne sürülmüştü. Eğer bu teori doğruysa Minosluların kullandığı, çözülemeyen Linear A yazısında kullanılan dil de Luviceydi.

Minos’ta hem boğa hem de ana tanrıça inanışının güçlü olduğunu, bu halktan kalan duvar resimlerinden, mühürlerden ve diğer sanat eserlerinden anlamak mümkün. Gerek gök tanrısını simgeleyen boğanın gerekse ana tanrıça inanışının Çatalhöyük’ten, Neolitik dönemden beri Anadolu’da bulunduğunu biliyoruz. Dolayısıyla eşsiz saraylarıyla ünlü Minos medeniyetini yaratan halkın Girit’e Anadolu’dan göç etmiş olduğu yönündeki sav hiç de mantıksız değil.

Kesin olan şu ki bilinen ve yazıya dökülmüş en eski Hint-Avrupa dilini konuşan Luviler, önemli bir halktı. Luviler, bin yıldan uzun süre varlığını korudu ve Batı Anadolu’ya göç eden Yunanlara eski Anadolu’nun birikimlerini aktardı.

Luviler Kimdir?

Karabel Anıtı ve Mira Kralı Tarkasnawa

Batı Anadolu’dan Kuzey Suriye içlerine kadar yayılmış Hitit stilindeki kaya anıtları, Luvilerin anılarını geçmişten geleceğe taşıyor. Çünkü daha önce de belirttiğim gibi bu anıtlarda kullanılan hiyeroglif yazısının dili Luvice’ydi. İzmir Kemalpaşa yakınlarındaki Karabel Anıtı’nı ele alalım. Ne yazık ki son dönemlerde defineciler tarafından tahrip edilmesiyle gündeme gelen bu kaya anıtı, Arzawa devletlerinden biri olan Mira’nın kralı Tarkasnawa tarafından yaptırılmıştı ve Mira ile Şeha Nehri ülkeleri arasındaki sınırı belirliyordu.

Görmeyi bilenler için Luvilerin izleri her yerde. Hitit tarzındaki Luvice hiyeroglifli kaya anıtlarında, Hattuşa’daki Luvice yazıtlarda, müzelerde saklanan mühürlerde ve Batı Anadolu’daki höyüklerde. Evet, Batı Anadolu’nun Orta ve Geç Tunç çağlarına yani M.Ö 2000-1000 yılları arasına damga vuran halk Luvilerdi. Ege bölgesindeki yüzlerce höyüğün ve bazıları anıtsal antik Yunan yapılarının altında kalmış yerleşimlerin daha iyi araştırılması Luvilerin tarihine ilişkin bilgilerimizi çok daha üst seviyeye taşıyabilir.

Bu makalemizde “Luviler kimdir?” sorusuna cevap aradık. Sizler de bu kadim Anadolu halkı Luviler hakkındaki yorumlarınızı Kayıp Rıhtım Forum’da paylaşabilir, daha fazla kültür sanat içeriğine ulaşmak için bizi Google Haberler üzerinden takip edebilirsiniz.


Kaynakça:

-Leonard Robert Palmer, Mycenaeans and Minoans: Aegean prehistory in the light of the Linear B tablets, University of Oxford, 1962

-Eberhard Zangger, Luvi Uygarlığı Ege’nin Bronz Çağı’ndaki Kayıp Halka, Ege Yayınları, 2019.

-Stylianos Alexiou, Minos Uygarlığı, Arkeoloji ve Sanat Yayınları, 1991

-Oliver Robert Gurney, Hititler, Dost Yayınları, 1991

-Güngör Karauğuz, Hitit Mitolojisi, Çizgi Kitabevi, 2001

-Güngör Karauğuz, Hitit Devletinin Siyasi Anlaşma Metinleri, Çizgi Kitabevi, 2002

-Azra Erhat, Mitoloji Sözlüğü, Remzi Kitabevi, 2001

-Hesiodos Eseri ve Kaynakları, Çevirenler: Sabahattin Eyüboğlu – Azra Erhat, Türk Tarih Kurumu Basımevi, 1991

Özlem Ertan

Ankara’da doğdu. Çocukluk ve ilk gençlik yılları memleketi İzmir’de geçti. 2005 senesinde Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Protohistorya ve Önasya Arkeolojisi bölümünden bölüm ve fakülte birincisi olarak mezun oldu. Diyarbakır Kavuşan Höyük, İzmir Ulucak Höyük ve Van Ayanis Urartu Kalesi kazılarında çalıştı. Anadolulu tanrıça Hekate’yi tüm yönleriyle anlattığı kitabı "Hekate: Bize Ne Mesaj Veriyor?" 2023’ün haziran ayında; Hitit döneminde geçen fantastik roman serisi "Bir Hitit Masalı"nın ilk kitabı "Kanatlı Güneş" ise 2024’ün ocak ayında; Destek Yayınları’ndan çıktı. "Âşık Kadınlar Denizhanesi", "Benim Güzel Ölülerim" ve "Dolunay Ayini" adlarında yayımlanmış üç fantastik romanı daha bulunan yazar, pek çok antolojide öyküleriyle yer aldı. YouTube’da arkeoloji ve mitolojiyle ilgili videolar hazırlamayı, Instagram sayfasında antik medeniyetlerle ilgili içerikler üretmeyi, farklı etkinliklerde arkeoloji ve mitoloji anlatmayı sürdürüyor. Aynı zamanda kitap editörü, kültür – sanat gazetecisi ve müzik yazarı. Çeşitli basın organlarında klasik müzik, opera, arkeoloji, mitoloji ve edebiyatla ilgili yazılar yazıyor, söyleşiler yapıyor. Hititleri tutkuyla seviyor.

3 Yorum BULUNUYOR


  1. Avatar for doktorant doktorant dedi ki:

    Tarih yeniden yazılacak o zaman. Kesinlikle kitaplara girmeli. Tarihçiler biraz mesafeli yeni konulara ama bakalım.

  2. Avatar for ilkaysf ilkaysf dedi ki:

    Müthiş bir yazı olmuş çok keyif alarak okudum ellerinize sağlık.

  3. Avatar for alper alper dedi ki:

    Luviler ile ilgili 2000’li yılların başında Erdoğan Çınar ve bir iki araştırmacının daha “Luvilik-Aluvilik” ekseninde iddiaları vardı, öylesine, temellendirilemediği için geldi geçti mi bu iddialar takip etmedim ama o dönem epey ses getirmişti bu iddialar.

Henüz yorum yok. Forum'a gelip sohbete katıl.

The Covenant Fragmanı - Guy Ritchie

Guy Ritchie’nin Jake Gyllenhaal’lı Savaş Filmi “The Covenant”tan Fragman Yayınlandı

Sıcak Kafa 2. Sezon İptal Edildi - Netflix Türkiye

Netflix İlk Sezonun Ardından “Sıcak Kafa” Dizisini İptal Etti