Devrim Beyaz
The Witcher serisiyle adını tüm dünyaya duyuran Andrzej Sapkowski, Netflix’in dizi adaptasyonunda kendisinin göz ardı edildiğini aktarıyor.
Polonyalı yazar Andrzej Sapkowski ilk The Witcher kitabını 1986 yılında yayımladı. O dönem geniş kitlelere yayılmayan seri, 2007’de CD Projekt RED imzalı video oyun serisiyle dünya çapında popülerlik kazandı. Game of Thrones sonrası boşalan fantastik dizi tahtına varis olarak görülen The Witcher, 2019’da Netflix tarafından ekrana taşınmaya başladı.
Başrolünde Superman rolüyle tanınan Henry Cavill’ın yer aldığı yapım, aldığı ortalama eleştirilerle şimdilik birçok hayran için bekleneni vermekten uzak. Serinin yaratıcısı Andrzej Sapkowski’nin de Netflix yapımına dair söyleyeceği bazı sözler var.
Andrzej Sapkowski, Netflix’in “The Witcher” Uyarlamasına Kayıtsız Kalamadı
Geçen hafta Viyana’daki Comic-Con’a katılan Andrzej Sapkowski’ye, eseri Netflix dizisine uyarlanırken platforma herhangi bir geri bildirimde bulunup bulunmadığı soruldu. Yazar alaycı bir kahkaha atarak şöyle cevap verdi:
“Belki onlara bazı fikirler verdim ama beni hiç dinlemediler. Ama bu normal.”
Sapkowski ardından fikirlerini göz ardı edeceğine inandığı bir Netflix yöneticisinin taklidini yaptı:
“Bu Kim? Ah, bir yazar. Yani hiç kimse.”
Sapkowski, Netflix’in dizisi için rehber olarak kullanabileceği sekiz kitaplık bir seri kaleme aldı. Ancak yayın platformu kaynak materyalden birçok noktada saparak kendisine yeni bir evren inşa etmeyi tercih etti. Bu durum kitapları yakından takip eden birçok hayran için üzücü bir seçimdi.
Dizinin başrolü Henry Cavill da Sapkowski’nin eserlerine büyük hayranlık duyan isimler arasında yer alıyor. Yıldız aktör, yaşanan anlaşmazlıkların ardından yapımdan ayrılma kararı almış; 4. sezon için yerini Liam Hemsworth’e bırakmıştı.
4. sezon için henüz resmi bir yayın tarihi belirlenmiş değil. Ancak yeni sezonun senaryo aşamasının tamamlandığı biliniyor. Yapımcı Tomek Baginsk, sezonun “kitaplarda, özellikle de beşinci kitabın derinliklerinde gömülü olan meta fikirlere çok ama çok yakın olduğunu” paylaştı.
İlginizi çekebilir: Witcher: Dönüşü Olmayan Yol
Siz Andrzej Sapkowski’nin dizi uyarlaması hakkındaki açıklamalarına dair ne düşünüyorsunuz? Yorumlarınızı Kayıp Rıhtım Forum’da paylaşabilir, daha fazlası için bizleri Google News’ten takip edebilirsiniz.
Kaynak: Collider
Projeyi Netflix aldığı için diziye dair ilk andan itibaren hiçbir ümidim yoktu. Bu yüzden de hiçbir zaman izlemedim. Ancak Sapkovski’nin kafasında nasıl bir kurgu olduğunu merak etmedim değil doğrusu. Acaba beş kitaplık roman serisinin birebir uyarlanmasını mı önerdi? Yoksa ilk iki kitapta olduğu gibi masallardan oluşan ‘‘antoloji’’ tarzı bir diziyi mi tercih etti?
Bize hikayeyi kötü bir uyarlama ile sunacaklarına tıpkı oyunlar gibi kitapları referans alan yeni hikayeler anlatabilirlerdi.
Dizinin geneli anlamında belki tek olumlu tarafı Henry Cavill 'in Geralt’ı canladırmasıydı. Henry Cavill, Blaviken sahneleri ve Renfi dışında dizi de beğeneceğim bir şey bulamamıştım.
Yan kasap yan.
Dizi gerçekten kitap ve oyunların yanında o kadar vasat ki anlatamam. Yan Kasap Yan şarkısının ergenliği ve saçmalığı bir yana karakter işlenişleri yüzeysel, hikâyeye bakış zaten çarpıtılmış vaziyette.
Üçüncü sezonun son bölümleri fena değildi ama dizi genel olarak boş ve amaçsız ilerliyor.
Hoş, sorun sadece Netflix’in Witcher uyarlamasında değil, Prime’ın Zaman Çarkı da aynı sorundan muzdarip bence ki o yüzden diziyi izlemeyi ikinci sezon üçüncü bölümden sonra bıraktım. Witcher’a neden devam ediyorum bilmiyorum ama bakalım dördüncü sezonda ne yapacaklar?
Bu arada meta fikirler derken? Yine ne uyduracaklar acaba?
Not: Söylemeden geçemeyeceğim, Kader Kılıcı kitabının ilk öyküsü olan Olasılıkların Sınırı’nın uyarlaması berbattı, benim en sevdiğim Witcher öykülerinden biri kendisi ama dizide izlemek acı vericiydi. Teşekkürler Netflix.
Yan Netflix yan.
Öncelikle, dizinin en büyük sorunu, romanlardaki karakterlerin dizideki yansımalarının çok farklı olmasıdır. Örneğin, Geralt of Rivia, romanlarda soğukkanlı, zeki, ironik ve duygusal bir karakterdir. Ancak dizide, Henry Cavill tarafından canlandırılan Geralt, sadece “Hmm” ve “Fuck” diyen, tek boyutlu ve sıkıcı bir karaktere dönüşmüştür. Yennefer ise, romanlarda güçlü, gururlu, bağımsız ve zeki bir büyücüdür. Dizide ise, Anya Chalotra tarafından canlandırılan Yennefer, güzelliği için büyü yapmaktan başka bir şey bilmeyen, kendi geçmişiyle sürekli hesaplaşan ve Geralt’a bağımlı olan bir karaktere indirgenmiştir. Ciri ise, romanlarda cesur, meraklı, sevgi dolu ve özel güçlere sahip bir prensesken, dizide Freya Allan tarafından canlandırılan Ciri, sürekli kaçan, ağlayan ve yardıma muhtaç bir karakter olarak gösterilmiştir.
Dizinin bir diğer sorunu ise, romanlardaki hikayenin dizideki akışının çok karışık ve anlamsız olmasıdır. Dizi, romanlardaki farklı zaman çizelgelerini bir arada sunmaya çalışırken, izleyiciyi kafası karıştıran ve ilgisini kaybettiren bir kurgu yapmıştır. Dizi, romanlardaki önemli olayları atlamış, gereksiz sahneler eklemiş ve karakterlerin motivasyonlarını değiştirmiştir. Örneğin, romanlarda Geralt ve Yennefer’in ilişkisi, karmaşık, tutkulu ve zorlu bir şekilde gelişirken, dizide bu ilişki, bir büyü sonucu oluşan ve aniden biten yüzeysel bir aşka dönüşmüştür. Romanlarda Ciri’nin Geralt ile tanışması, kaderin bir cilvesi ve büyük bir tesadüf iken, dizide bu tanışma, basit ve sıradan bir şekilde gerçekleşmiştir.
Dizinin son sorunu ise, kalitesiz bir senaryo ve oyunculuk sergilemesidir. Dizi, romanlardaki zengin ve derin diyalogları, sığ ve klişe sözlerle değiştirmiştir. Dizi, romanlardaki siyasi, sosyal ve kültürel eleştirileri, basit ve yüzeysel mesajlarla sunmuştur. Dizi, romanlardaki mizah ve ironiyi, ciddiyet ve dramayla bastırmıştır. Dizi, romanlardaki oyunculuk performanslarını, abartılı ve yapay bir şekilde göstermiştir.
Sonuç olarak, Witcher dizisi, romanlara sadık kalmayan, karakterleri değiştiren, hikayeyi bozan ve kalitesiz bir senaryo ve oyunculuk sunan berbat bir uyarlama olmuştur. Dizi, romanların hayranlarını hayal kırıklığına uğratmış, yeni izleyicileri ise ilgisiz bırakmıştır. Dizi, Netflix’in büyük bir bütçeyle yaptığı ama büyük bir fiyasko olan bir yapımıdır. Dizi, Engin Ardıç’ın dediği gibi, “bir çöp yığını” dır.