Arkeologlar yıllar boyunca Japonya’nın Tanegashima adasında bulunan Hirota halkına ait kafataslarının neden düzleşmiş hâlde olduğunu bulmaya çalışıyordu.
Araştırmacılar 1957 yılında, bir zamanlar yerli Hirota halkının evi olan ve Japonya’nın güneyindeki Tanegashima adasında bulunan iskeletleri gün yüzüne çıkarmaya başladı. Arkeologlar, kısa sürede buldukları tüm kafataslarının tuhaf bir şekle sahip olduğunu fark ettiler. Bu şekil bozulmalarının kasıtlı müdahaleler sonucunda mı yoksa bilinmeyen doğal etkilerden kaynaklı mı olduğu bugüne dek bir sır olarak kaldı.
Yeni bir çalışmayı yürüten Kyushu Üniversitesi ve Montana Üniversitesi’nden bilim insanları, şekli bozulmuş örneklerin büyük olasılıkla yapay kafatası deformasyonu (ACD) sonucunda meydana gelmiş olduğunu tespit etti.
PLOS ONE’da yayınlanan çalışmada, Kyushu Üniversitesi’nden Noriko Seguchi’nin yönettiği biyolojik antropologlar ve arkeologlardan oluşan bir ekip, Hirota yerlilerine ait kafataslarını MS 3. ve 7. yüzyıllar arasında Japonya’da yaşamış farklı gruplardan insanların kafataslarıyla karşılaştırdı.
Araştırmacılar, 19’u Hirota yerlisi, 9’u Kyushu Adası’ndaki Jomon halkı ve 28’i Doigahama Yayoi halkına ait kafatasının şeklini analiz etmek için iki boyutlu görüntüler ve üç boyutlu taramalardan yararlandı. Bu kıyaslar sonunda deforme olan tek grubun Hirota halkına ait kafatasları olduğu görüldü. Üstüne üstlük kafatasları, bozulmaların doğal olarak meydana gelmediğini gösteren çıkıntılar ve asimetrik şekiller barındırmaktaydı.
Hirota Halkı Kafataslarına ’Kasıtlı Olarak’ Zarar Vermişti
Yayımlanan çalışmada bu durum şöyle ifade ediliyor:
“Sonuçların kapsamlı incelemesine dayanarak, Hirota yerlilerine ait kafataslarının kasıtlı olarak değiştirildiği sonucuna vardık.”
Araştırmacılar, cinsiyetler arasında şekil açısından herhangi bir fark olmaksızın eşit sayıda erkek ve kadın kafatasının deforme olduğunu belirlemiş bulunuyor.
Yapay kafatası deformasyonu; tarih boyunca Orta Asya Hunları, Mayalar ve Kuzey Amerika’daki diğer yerli kabileler gibi çeşitli gruplar tarafından uygulanagelmişti. Bazı gruplar dini nedenlerden ötürü çocuklarının kafalarına şekil verirdi. Ayrıca Orta Çağ Avrupası’nda bazı bölgelerde yaşayan kadınların güzelliğin ve yüksek statünün sembolü olarak gördükleri için müdahalede bulunarak kafataslarını uzattıkları biliniyor.
Bir Pasifik ülkesi olan Vanuatu’da yaşayan bazı gruplar günümüzde dahi kafa düzleştirme uygulamasını sürdürüyor. Güney Malakulan Generali bu gelenek hakkında şunları söylüyor:
“Çocuklarımızın başlarını düzleştiriyoruz çünkü bu bizim geleneğimiz ve halkımızın temel manevi inançlarına dayanıyor. Ayrıca kafaları uzun olanların daha yakışıklı veya güzel olduğunu ve uzun kafanın bilgeliğe işaret ettiğini düşünüyoruz.”
Bu kültürler geleneksel olarak grup üyeliğini veya sosyal statüyü göstermek için kafa düzleştirme uygulamasına yer verirken arkeologlar Hirota yerlilerinin ne sebeple kafa düzleştirme eyleminde bulunduğuna dair net bir cevaba ulaşmış değiller.
Hirota halkı muhtemelen arzu edilen kafa şeklini elde etmek için bebeklerinin kafalarını erken yaşlardan itibaren sarıyor veya baskıya maruz bırakıyordu. Seguchi, yaptığı basın açıklamasında Hirota bölgesinde keşfedilen kafataslarının kısaltıldığını, arka kısmının düzleştiğini ve kafatasının kemikleri birbirine bağlayan kısımlarında çöküntüler olduğunu belirtti.
Araştırmacılar, yapılacak yeni çalışmalar sonucunda bu uygulamanın nedeni ve yerli halk için önemine dair daha fazla şey bulmayı umuyor.
Sizin bu araştırmaya dair görüşleriniz neler? Yorumlarınızı Kayıp Rıhtım Forum’da paylaşabilir, arkeoloji dünyasından daha fazla içerik için bizleri Google News’ten takip edebilirsiniz.
Kaynak: All thats Interesting
Forum üzerinden yorum yapıp sohbete katılmak için tıkla!