Bilim insanları, Matrix benzeri bir simülasyonda yaşama ihtimalimizin yüzde 50 olduğunu açıkladı. Şimdiye kadar bilimkurgu olarak izlediğimiz üçlemeyi aslında yarı belgesel olabilir mi?
Yeni yapılan bir çalışmaya göre The Matrix filmlerinde olduğu gibi herkesin bir simülasyonda yaşıyor olma ihtimaline yarı yarıya şans veriliyor. 1999 yılında ilk filmiyle beyaz perdeye gelen Matrix serisi, hem öyküsü hem de o dönem için geliştirilmiş etkileyici aksiyon sahneleriyle büyük övgü toplamıştı. İlk filmin başarısı sonrası her ikisi de 2003 yılında vizyona giren Matrix Reloaded ve Matrix Revolutions geldi. Keanu Reeves, Carrie-Anne Moss ve Laurence Fishburne’un başrolünde olduğu film serisi, insanları Matrix’ten kurtarmak için birlikte çalışan seçilmiş kişilere odaklanıyordu.
İlk filmden yaklaşık 20 yıl sonra, hayranlar şimdi de serinin devamını bekliyor. The Matrix 4, herhangi bir erteleme daha almazsa 4 Aralık 2021’de vizyona girecek. Reeves ve Moss, Neo ve Trinity rollerini yeniden üstlenecekler. İlk üçlemede yer alan Jada Pinkett Smith, Lambert Wilson ve Daniel Bernhardt da onlara katılacak. Matrix 4, bu yılın başlarında çekime başladı ancak Koronavirüs salgını nedeniyle prodüksiyonu durmak zorunda kaldı. Şu anda senaryonun detayları hâlâ bilinmese de, başrol Keanu Reeves filmi “bir âşk hikayesi” olarak tanımlamıştı. Pek tabii bu tanım da filmin senaryosunu daha fazla merak uyandırıcı hale getiriyor.
Yaklaşan devam filmiyle, seriye olan ilgi doğal olarak yeniden arttı. Salgın döneminde yaşananları göz önüne alan birçok insan da aslında her şeyin bir simülasyon olma olasılığını şakayla karışık konuşmaya başladı. Yapılan yeni bir çalışma da bu durumu kanıtlar nitelikte. En azından yarı yarıya.
Matrix Benzeri Bir Simülasyonun Parçasıysak Bunu Asla Anlayamayacağız
Popular Mechanics’te yayınlanan yeni bir yazıya göre bazı bilim insanları, bildiğimiz haliyle hayatın bir simülasyon olma ihtimalinin yazı tura atmak kadar basit olabileceğine inanıyor. Bu yazı tura atma yaklaşımı, hayatın bir simülasyon olup olmadığını belirlerken, Scientific American tarafından belirtilen 50.22222 ila 49.77778 oranlarına dayandırılıyor. Analiz, Nick Bostrom’un simülasyon argümanıyla ilgili 2003 tarihli bir makalesine dayanan astronom David Kipping’den geliyor.
Bostrom makalesinde aşağıda yer alan önermelerden en az birinin doğru olduğunu savunuyor.
- İnsan türünün ’insan sonrası’ (insanlığın gerçekçi simülasyonlar üretebildiği teknolojiye erişebilmesi) aşamaya ulaşmadan önce, soyu yüksel ihtimalle tükenebilir.
- Herhangi bir insan sonrası medeniyetinin, evrimsel tarihinin (veya varyasyonlarının) önemli sayıda simülasyonunu yürütme olasılığı son derece düşüktür.
- Büyük ihtimalle bir bilgisayar simülasyonunda yaşıyoruz. Şu anda bir simülasyon içinde yaşamıyorsak, ilk iki olasılıktan birinin doğru olduğu anlamına gelir.
Bostrom’un simülasyon teorisi, Matrix ve devam filmlerinin insanlık simülasyonu fikrini tartışırken yaptığı gibi, hesaplama gücüne göre hareket ediyor. Tüm varlığımızı simüle edecek kadar güçlü bir bilgisayarın var olduğuna inanmak zor olabilir. Ancak böyle bir bilgisayar varsa ve bizler de onun içinde olsaydık, simülasyonun bir parçası olduğumuz için onu asla tanıyamazdık.
Simülasyonda yaşıyor olma ihtimalimiz konusunda sizler ne düşünüyorsunuz? Yorumlarınızı Kayıp Rıhtım Forum’da paylaşabilirsiniz.
* David Bowie Kehanetleri: “İnternet Şimdiki Zamanı Temsil Ediyor” (1999)
Kaynak: IGN
%50 oran komikmiş. Ya simülasyondayız yada değiliz. %50 oran böyle bişey bence. Ayrıca süperpozisyondayız o zaman. Kuantum fiziğine göre hem simülasyondayız hem değiliz.
Bilim insanları aydınlatmış bizi benim tercihim bu hayatın simülasyon olması. Bir gün daha güzel dünyaya uyanmamızı umut ediyorum.