Ötüken Neşriyat etiketiyle raflardaki yerini alan Bozkır Hikâyeleri Kazakistan’dan tutun Tuva’ya oradan Tataristana kadar adından da anlaşılacağı gibi bozkırın öykülerini içinde barındırıyor. Arka kapak yazısında yazarlarımızdan Mehmet Berk Yaltırık’ın imzasını göz ardı etmeden “Mukaddime” kısmına geçmek istiyorum. Eserin yazarı Emrah Ece çok mütevazı bir girişle karşılamış bizi, hem esprili hem de kısacık. Akademik tez ve makalelerdeki bozkır hikâyelerini tek çatı altında topladığını anlatırken özellikle meraklılara akıcı bir öyküler silsilesi sunmuş.
Neler Var Bu Öykülerde?
Öncelikle Ötüken Neşriyat’tan da bekleyeceğimiz üzere eserin, Türk halklarının bulunduğu yöreler çevresinde şekillendiğini söylemeliyim. Arka kapakta ve yazarın kısa biyografisinde gördüğümüz çevremizde de fark ettiğimiz üzere artık kadim öyküleri anlatacak ne meddahlar ne kahvehaneler kaldı. Ama daha dünya çapında ve ulaşımı daha kolay olan sosyal medyaya günümüz meddahları geçiş yaptı. Artık hikâyeciler meramlarını özellikle Twitter ya da Youtube üzerinden yaptıkları yayınlarla anlatıyorlar. Emrah Ece de bu isimlerden yalnızca biri/ Sosyal medya ilk defa biz okuyucuları mutlu eden bir seyre doğru giderken kaptanlığı üstlenenlerden.
Bozkır Hikayeleri’nde tahmin edebileceğiniz üzere bol bol kurt ve alp var. Türk Edebiyatı derslerinde gördüğümüz bu kahramanlara, hayvanlara, tılsımlı nesnelere dönüp onlarla yolculuğa çıkıyoruz. Eser 164 sayfa ve 56 ayrı hikâyeden oluşuyor. Ben Ayın Yüzündeki Lekeler, Ejderha ve Bahadır, Başkurt Bayramı gibi öyküleri özellikle çok sevdim. Ayın yüzündeki lekelerin nasıl oluştuğunu, Doğu Türkistan’daki İdikut Dağı’nın bir hakanın ejderhayı öldürürken parçaladığı taşlardan oluştuğunu ve Tanrı’nın Türklere verdiği bayramların nasıl da hesabını sorduğunu tek tek öğreneceksiniz. Adı geçen öyküler gibi daha nicesinin olduğunu da unutmamak gerek.
Kapak ve Editörlük
Eserin editörlüğünü Göktürk Ömer Çakır üstlenirken düzelti de Gülcan Havva Eraslan var. Ki bu iki isim sayesinde olsa gerek çok temiz bir metinle karşı karşıyayız. Okuyucuyu öykülerin heyecanı dışında yoran herhangi bir nokta yok. Kapak tasarımınıysa Ali Doğan üstlenmiş, özellikle arka kapağın güzelliği, doğru font seçimleri ve desen işlemelerini oldukça beğendim.
Son Olarak
Türk mitolojisi ve halk hikâyeleri hayranı biri olarak eserin kütüphanemde yer almasından memnunum. Eseri okurken ebeveyn olsaydım bu öyküleri çocuğuma akşamları okurdum düşüncesi de içimden geçmedi değil. Ha eğer bunu yapacaksanız yine de çocuğuna okuyacağınız kısma önceden göz gezdirmenizi öneririm. Kızları çok yemek yiyor diye onları yalnız bırakan bir babanın da öyküsü var kitapta ve eminim ki çocuğunuzun yemeden içmeden kesilmesini hiç istemezsiniz. 🙂
Şimdiden iyi okumalar diliyorum.
Sizler de Bozkır Hikâyeleri kitabını okuduysanız yorumlarınızı Kayıp Rıhtım Forum’da bizlerle paylaşabilirsiniz.
Emrah Ece’nin Twitter’i
Emrah Ece’yi Twitter’dan da takip edebilirsiniz. Her perşembe halk hikayeleri anlatıyor.
İliştirdim listeye. Bir gün…
Tanıtım için teşekkürler. Kitabı alıp almamak konusunda tereddüt içindeydim. Türk mitolojisi ile ilgili olduğu için de listeme ekledim…