in ,

Kurtulan Kızlar: Kadına Karşı Şiddet, Taciz ve İstismar Hep Satar mı?

Yirmi beş dile çevrilen ve uluslararası çok satanlar listelerine girmiş gerilim türündeki Kurtulan Kızlar’ı sizin için inceledik. Riley Sager’ın çok konuşulan romanı bakalım dedikleri kadar var mı?

kurtulan kizlar ust
- Reklam -
- Reklam -

Yakın zamanda film haklarının alındığı ve Riley Sager’in kaleme aldığı gerilim-korku türündeki ilk kitabı olan Kurtulan Kızlar’ı sizler için inceledik. Yirmi beş dile çevrilmiş uluslararası alanda çok satanlar listesine girmiş kitap Yabancı Yayınları etiketi ile dilimize kazandırıldı. Bu kitapla beraber yayınevinin 200. kitabını kutladığını da unutmadan belirtelim.

Olay Örgüsüyle Başlarsak

Kitap üç ayrı katliamdan sağ çıkmış üç kızı anlatıyor. Çoğu zaman bu kızlardan sonuncusu olan Quincy’nin ağzından hikâyeyi dinliyoruz. Olaylar ilk kurtulan kız Lisa’nın şüpheli biçimde ölmesiyle ve diğer kurtulan kız Sam’in Quincy’nin hayatına girmesi ile devam ediyor. Roman yıllardır yanış ve eksik bilinen her şeyin bir bir ortaya çıkmasıyla da devam ediyor.

Yazarın olaylar içinde kitabın ana karakterlerine bile yeterince özen göstermemesi, psikolojik ve fiziksel betimlemelerin yetersizliği ile başlamak istiyorum. Yazar “Quincy” karakterine işlenmeye açık çok fazla özellik verse de bunların üzerine gidilmediği için karaktere nüfuz edemiyoruz. Karakterin cinsel istekleri, suça yatkınlığı, sadakatsizliği ve öfke nöbetleriyle güçlü bir karakter imajı çizilebilirken yazar bunların hiçbirini yapmayarak neredeyse karakteri boşa harcamış. Sözü geçen özellikler üstünde durulmadığı için sadece mantık hatası olarak yer bulmuş romanda.

- Reklam -

Diğer kurtulan iki kız ve yan karakterler de kitapta eser miktarda tahlil edilmiş. Arka plan öyküleri ya zayıf ya hiç işlenmemiş, neyi neden yaptıklarına dair herhangi bir ipucu göremiyoruz. Bahsettiğim sorunlar olayların akışına mantık hatası olarak yansımış; yerde kanlar içinde yatan kızın aniden kalkıp koşması, Quincy ve Sam’in Central Park’a her gittiklerinde bir olayla karşılaşmaları, kitapta viral reklam tadında sürekli adı geçen Xanax’ın aniden bırakılması gibi…

Gerilim Türünde Bir Romandan Ne Bekliyoruz?

kurtulan kizlarKitabı fiziksel ve ruhsal betimlemelerden zaten azat etmiştik, karakterlerin tutarlılığını da rafa kaldırınca elimizde yalnızca akıcılık kalıyor. Fakat itiraf etmek gerekirse kitabın bu konuda su götürmez bir başarısı var. Bunu olayları merak ettirmesine bağlamak çok da doğru olmayacaktır, keza yaklaşık ilk iki yüz sayfasında olaylar başlamadan da yazarın bu akıcılığı sağladığını görüyoruz. Ben bu akıcılığı romanın çok basit olan diline ve yazarın edebi kaygısızlığına bağlıyorum. Yine de gerilim türündeki bir roman için yalnızca akıcılık yetmez sanıyorum.

Geçtiğimiz yıl Trendeki Kız ile “ters köşe”nin gücüne bir kez daha şahit olmuşken Sager’in de bunu denememesi elbette imkânsızdı. Yalnız yazar o kadar fazla ters köşe yapmış ki bir yerden sonra kitabın inandırıcılığı kalmıyor.  Yazar sanki karakterlerin her birinin eline bir bıçak veriyor ve bunu karakter tutarlılığı ya da arka plan öyküleri olarak umursamıyor.  Herkes gelişi güzel o bıçağa bir kez dokunuyor.

- Reklam -

Kitabın satış stratejisinin kadına karşı şiddet, taciz ve istismarın satmasının olduğuna mı üzülmeli, yoksa kadınların korku-gerilim türündeki romanlardaki klişe zavallı profillerine mi içerlemeli bilmiyorum. Kadınları bir kenara bıraktığımızda sapık ya da katil olmayan tek erkek karakterin Quincy’nin erkek arkadaşı Jeff olduğunu görüyoruz.  Bu iyi eğitimli ve nazik karakterin kitapta silik bir karakter olarak betimlenmesi dikkat çekici. Sanki erkek olabilmenin yalnız iki ucu varmış da iyi taraftaki erkekler ezik olmaya ve karakter olarak işlenmemeye mahkûmmuş gibi.

Kapak ve Çeviri

Aslıhan Kuzucan’ın çevirisi ile okuduğumuz kitap sıkça belirttiğim gibi oldukça akıcıydı. İçinde geçen birkaç betimleme sırıtsa da bunun yazarın ana dilindeki farklılık çabasına bağlıyorum.  Kapaksa klasik çok satan kitap kapaklarından biriydi. Detayların ince ince işlenmesi dışında aslından uyarlama olduğu için yoruma gerek görmüyorum. Tuğçe Nida Sevin’in editörlüğü ve kitabın dizgisi gerçekten başarılı. Kitap yayınevi tarafınca özenle basılıp sunulmuş.

Son olarak kitap okuma alışkanlığına sahip bir edebiyat okurunu tatmin edebilecek bir kitap olduğunu düşünmüyorum, yine de son karar elbette siz okurların…

Uygar Özdemir

Sanat tarihi, Türk mitolojisi ve fantastik edebiyat meraklısı; sıklıkla okur, çizer, yazar.

17 Yorum BULUNUYOR


  1. Avatar for Bay_Karamsar Bay_Karamsar dedi ki:

    Kitabı, You’re Next veya The Final Girl gibi teen-slasher türünün kalıplarıyla oynayan bir tür korku-gerilim zannetmiştim. Pek zannettiğim gibi değilmiş anlaşılan.

    Hadi biraz spekülasyon yapalım: Olumlu özellikler gösteren tek erkek karakterin silikliği, hikayeye sonradan yerleştirilmesinin ürünü olabilir mi, acaba? Yazar, bütün erkekleri kötü yaptım, bari bir tanecik iyi olsun, o da en klişesinden olsun, demiş olabilir mi? Ayrıca, bir başka klişeye, kadınlar öylesini seviyor klişesine yaslanarak karakteri öyle çizmiş olabilir mi?

  2. Avatar for KorkutHatun KorkutHatun dedi ki:

    Sonradan eklenen bir karakter gibi değildi ya, kitaptaki tavrı da ayrıydı zaten. Kaba olmadığı için aldatılıyor,beğenilmiyordu. Bahsettiğimiz karakter Jeff, zengin, yakışıklı, ağzı bozuk, biraz da garip fantezileri olan biri olsaydı kitapta epey yer edebilirdi.
    Bunlarla demek istediğim kısaca şu aslında yazarın iyi erkek profili, hatta popüler iyi erkek profili “güçlü ve zengin” adamlar; kötü çocuk tiplemesindeki insanlar. Durum bu olunca kim ne yapsın zarif, iyi eğitimli, düzgün bir aileden gelen Jeff’i?

  3. Avatar for Bay_Karamsar Bay_Karamsar dedi ki:

    Kitapta kendi ayakları üzerinde duran kadın yok o zaman.

    Malı mülkü olanla ilişki yaşanmasını eleştirecek değilim. Varlıklı birinin çekici gelmesini de anormal bulmuyorum.

    Fakat varlıklı ve güçlü kötü çocuklar? Bilemiyorum. Yazar, “Kadınlar, nasıl biri olursa olsun, varlıklı kişileri tercih ederler.” fikrinden besleniyormuş gibime geldi. Bu da kadınlar hakkındaki başka klişeleri ima etmek için yol hazırlıyor.

    Gerçek hayatta, zengin olmasına bile gerek yok, kadının ekonomik bağımlılığını kullanarak her dediğini yaptırabilmek, diye bi şey var.

    Rastlayarak ya da haberlerden, şiddete maruz kalırken sevgi sözcükleri sarf eden kadınları ya da "Severde döverde"cileri biliyoruz. O kadınlar mazoşit değiller. Sadece karşı tarafa bağımlılıkları sebebiyle ilişkiyi bitiremiyorlar. Daha tuhafı, çoğu bu bağımlılığı fark edemiyor.

    Bu ve başka romanlarda çizilen “ideal” erkek portresi, kriminal olaylara sebebiyet veren bu ilişkiden besleniyor. Araya kadınlar hakkındaki başka klişelerde eklenerek, erkeğin ve kadının öylesi makbuldür gibisinden imalar çıkıyor.

    Paran varsa erkeksin! Paran varsa istediğini yaparsın! Kadın dediğin öyle erkeği seçmeli!.. gibi gibi imalar topluluğu.

    Uzun lafın kısası, genele atfedilen hatalı bakış açısı, hatalı bakış açılarını olumlaştırıp genelleştiren mekanizmalar üretiyor :neutral_face:

  4. Avatar for KorkutHatun KorkutHatun dedi ki:

    Kitapta açık olarak maddi bir bağımlılık yok, dediğim üzere sadece arzulanan korumacı erkek tipi var. “O kadınlar mazoşist değiller. Sadece karşı tarafa bağımlılıkları sebebiyle ilişkiyi bitiremiyorlar.” sözlerinizi öyle naif buluyorum ki fakat ne yazık durum böyle değil. Eğitimli ve eli para tutan kadınlar bile bile bağımlı olmayı istiyor ve seviyorlar. Konfor alanları eşlerinin paraları ve evleri. Bu minvalde asıl mağdur olan erkekler çünkü kadınlar onlara “beni seviyorsan benim için kavga et, zengin ol, gücünü göster, aşırı tutkulu ve kıskanç ol, bana hesap ödetme, hangi yemeği yiyeceğime sen karar ver” diyor. Kadınların bu tavrı zaten hastalıklı olan bir beyni cinayete veya şiddete sürükleyebiliyor. Hoş böyle olmayanlar da artık erkek olarak görülmez oldu.

  5. Avatar for crusherma crusherma dedi ki:

    ‘‘Kadınlar kendilerini güçsüz olana bir idol, güçlü olana bir eşya gibi sunarlar.’’

    Cesare Pavese

Henüz yorum yok. Forum'a gelip sohbete katıl.

12 cevap daha var.

kr okurlar soruyor

Kayıp Rıhtım Okurları Soruyor

sabahattin ali

Sabahattin Ali “Şehirlere Alışamadı” İsimli Sergiyle Anılıyor