in ,

Ölü Dalgıcın Sonbaharı: Patenli Örümceklerin Dansına Hoş Geldiniz

Mahşer günü kafanıza geçireceğiniz bir sihirbaz şapkası birçok şeyi değiştirebilir mi? Kayıp Rıhtım emekçilerinden Onur Selamet’in ilk öykü kitabı Ölü Dalgıcın Sonbaharı’nı sizler için inceledik.

Ölü Dalgıcın Sonbaharı - İnceleme
- Reklam -
- Reklam -

Onur Selamet, Kayıp Rıhtım müdavimlerinin aşina olduğu bir isim. Onur’u tanıdığım bu on yılı aşkın süredir beraber birçok anımız, birçok çalışmamız oldu. İnsanın en iyi arkadaşı kötü günde belli olur, derler ya hani, bizimki biraz daha farklıydı. Çünkü sadece iyi ya da kötü günde beraber olmak gibi bir aralıkta kalmadık. Aynı zamanda “üretmek” için birbirimizi desteklediğimiz çokça zaman oldu.

Bir insan hem iyi bir yazar, hem iyi bir editör, aynı zamanda iyi bir gözlemci olabilir mi sorusunun cevabı onda saklıydı aslında. Çünkü bunca yıldır kendi başıma yapmaya çalıştıklarımla onunla yaptığımız işler arasındaki kalite farkı gözle görülür biçimde kendini belli ediyordu. Sadece şahsını değil aynı zamanda etrafındaki isimleri de besleyen bir yapısı vardı.

Kayıp Rıhtım’a içerik üretmekle kalmadı, sitenin açılışından bir buçuk yıl sonrasında fikir babası olduğu Aylık Öykü Seçkisi’nin de temellerini attı. Yani bugün her ay onlarca öykü gelen bu projenin de başlamasını (ve hatta devam etmesini) sağlayan isim bizzat kendisiydi. Öyle zamanlar oldu ki bana kalsa “sonlandıralım artık” dediğim işler büyük ölçüde onun sayesinde devam etti ve bugünlere kadar geldi. Sadece bunlarla da kalmadık, Fantastik Canavarlar’ın temelini de yine normal buluşmalarımızdan birinde konuşup devreye soktuk ve bugün ülke çapındaki en büyük Harry Potter platformunu kurduk.

- Reklam -

Peki kendisi sadece bunlarla mı kaldı? Hayır tabii ki. Aynı zamanda bir grup arkadaşıyla Marşandiz Fanzin’i kurdu. Fanzin için en çok çalışan isim yine kendisiydi ve bugün devam etmesinin başlıca sebebi -yine- büyük oranda onun koşuşturmacası sayesindedir. Hem bunlarla uğraşıp hem de okumaya, üretmeye ve yazmaya olan isteği devam eden, daha adını sayamadığım farklı birçok platforma da irili ufaklı yardımlarda bulunmuş bir isimdir.

Onur Selamet, “olmasaydı muhtemelen şu an birçok şey devam etmeyecekti” diyeceğiniz isimlerden birisidir ayrıca. Sizlerin de benzer arkadaşları vardır eminim. Bana sorarsanız hayattaki en güzel şeylerin başında üretmek ve sonuçlarını görmek gelir. Özveriyle çalışıp belki de hiç kimsenin ilgisini çekmeyecek bir dosya olsa bile “en iyisi” için uğraşıp ortaya bir şeyler koymaktır. Haliyle bugün böyle bir arkadaşa sahip olduğum için kendimi hem çok şanslı hem de çok mutlu hissediyorum.

Ölü Dalgıcın Sonbaharı

İşte bu mutluluğumu perçinleyen bir “nedenle” karşınızdayım bu yazıda. Onca işinin ve çalışmasının arasında uzun bir süredir üzerinde çalıştığı öykü kitabı “Ölü Dalgıcın Sonbaharı” nihayet geçtiğimiz haftalarda Dedalus Kitap etiketiyle raflardaki yerini aldı. Gerçekten de uzun süredir beklediğim bu mutlu haberle daha da bir şen şakrak oldum ve okuyup bitirdiğimde gelmesi uzun süren bu eserin beklediğimize değdiğini bir kez daha görmüş oldum.

Şimdi bu kadar övgü dolu söz sonrası kitap hakkında yazacaklarım bazılarınız için şişirme gibi gelebilir ama inanın bana incelemenin başlığındaki gösteri havasını oluşturan o satır hiç de boşuna değil. Çünkü öyküleri okudukça adeta bir dans pistinde hissediyor ve bazen karmaşık gözükse de o ahenkle hareket eden vücutlara (ki burada kelimeler oluyor) bakmaktan geri alamıyorsunuz kendinizi.

Onur Selamet, bugüne kadar Seçki de dahil olmak üzere birçok dergi ve fanzinde kalem oynatmış bir isim. Ki yazdığı öykülerle ilgili bilgilendirmede bulunduğu ve öncesinde yazdığı birçok öyküyü de okuyabileceğiniz uykusuzlukkulesi.net isimli bir sitesi var. Fakat kendi adıyla ve tamamen kendi yazdığı öykülerden oluşan basılı ilk çalışması “Ölü Dalgıcın Sonbaharı” oldu. Toplamda 12 öyküden oluşan bu kitapta kendinizi tuhaf kurgunun ve bazen mantığın ötede durduğu gerçekliklere adım atarken buluyorsunuz. Her biri diğerinden farklı ama cümleleriyle yazım tarzını belli eden bir edebi bütünlük içerisinde geziniyorsunuz. Bazen tekinsiz, bazen meraklı, bazen çocukken yaşadığınız sokağın tarifiyle bütünleşmiş öykülere bakıyorsunuz. Her öyküsünün başında yerli ve yabancı yazarların kitaplarından alıntılanan cümlelere karşılaşıyor ve acaba neler çıkacak diye düşünüyor, bir süre sonra ipin ucunu kaçırıp çizgi filmlere sığınabiliyorsunuz.

Kitaba adını veren öykü aynı zamanda kitabın ilk hikâyesi. Ölü bir dalgıcın gözünden denizler altında huşuyla geziyor, sonraki öykülerde de göreceğimiz o ana karakterlerin çocuksu ciddiyetiyle devam ediyoruz okumaya.

- Reklam -

“Okullarda ya da evde öğretilmese de, kaçış fikri zihnimizin derinlerine çivili. Dünyaya kaçmak için geliyoruz.”

– Peri Botları ve Hatırlanamayan Bağcıklar, Syf. 70

Onur’un en sevdiğim yanı öykülerine verdiği o benzersiz başlıkları. Ki ben alametifarikaları demeyi daha uygun görüyorum. Bu konuda eşsiz bir yeteneği var. Hem benzersiz hem de kıskandırıcı. Ki bu özelliğini Kayıp Rıhtım’da da birçok dosya ve proje başlığında görüyoruz. Çoğu onun elinden çıkma. Ölü Dalgıcın Sonbaharı’nda bulunan öyküler de aynı şekilde ilgi çekici ve merak uyandırıcı. Bin Kunduz Mahşeri, Gökyüzüne Nalları Dikmek (ki kitaptaki en beğendiğim öykülerden), Bandosuz Kulak Gezegeni, General Diştaşı’nın Patentli Örümcekleri, Beşler Bom! gibi birkaç tanesini buraya yazsam ne demek istediğimi az çok anlarsınız sanıyorum.

Öykülerin adını tamamen buraya yazmak veya her öykü hakkına tek tek kısaca bir şeyler karalamanın bu kitabı hakkıyla anlatmaya yeteceğini pek sanmıyorum açıkçası. Çünkü bu tarz öyküleri okuduğumuzda her birimize farklı hissiyatlar tattırdığına inanıyorum. Cümleler arasında 90’larda ve milenyumda çocuk olanlara güzel göndermeler var. Okurken müzikal bir yapısı var ve ona ayak uydurmak için bazen mücadele vermek zorundaymış gibi hissedebilirsiniz. Ama asla yorucu değil. Aksine doyurucu ve sonunda benliğinize bir şeyler katan eşsiz kelimeler silsilesiyle karşılaşacaksınız. Emin olun, sonunda o nihai sayfayı kapatırken, mutlu olacaksınız.

Kitabın kapak tasarımı Barış Şehri’ne ait. Yazar için kapak tasarımı, hele de ilk kitabı için önem arz eder diye düşünüyorum. Ve emin olun ortaya harika bir iş çıkmış. Kitaba yakışır ve bakmaktan keyif alınacak, gerek renk tonlarıyla, gerek isme uygun oluşuyla kendini belli eden bir tasarım. Keza Utku Yıldırım’ın düzeltisi ve Baran Güzel’in yaptığı son dokunuşlarla da ortaya neredeyse hatasız bir eser çıkmış. Onur zaten genel olarak cümle yapısı ve imla kurallarına son derece hâkim bir isim. Bu sebeple gönül rahatlığıyla dansına eşlik edebileceğiniz bir eser “Ölü Dalgıcın Sonbaharı”.

Abarttığımı düşüneneler olabilir. Sözlerime aldanıp aslında hiç ilgisini çekmeyecek kelimeler bütününe gereksiz zaman ayırdığını da iddia edenler olabilir. Ama zaten bu öyküler size mantığı, bir bütünü veya hayatın anlamını açıklayan o gizli formülü vadetmiyor. Mutlu son da burada değil ve hayır, içinden geçip gideceğiniz o farklı dünyalarda da umduğunuz şeyler yok. Yine de, ne olursa olsun, her şeyi bir kenara bırakın. Mutlu son burada değil, evet. Ama demiştim ya hani, o nihai sayfa bittiğinde, sonları öyle olmasa da, “siz”, mutlu olacaksınız.

Onur Selamet, yakın gelecekte öykücülük anlamında adını sıkça duyacağımız önemli isimlerden biri olduğunun göstergesini bu ilk ciddi adımıyla bizlere sunmuş oldu. Umuyorum edebiyatımıza daha nice katkıları olacak ve çok daha iyilerini okuma fırsatına vakit kaybetmeden erişeceğiz.

Hakan Tunç

Kocaeli Üniversitesi'nden mezun. Kitap okumayı, film izlemeyi ve özellikle animeleri çok sever.

9 Yorum BULUNUYOR


  1. Avatar for Nemo Nemo dedi ki:

    Abartmadan söylüyorum, son dönemlerde okuduğum en iyi yazı. Çok içten yazmışsın eline sağlık.

  2. Avatar for mit mit dedi ki:

    Çok güzel, çok samimi bir yazı olmuş Hakan, ellerine sağlık. Hem dostluğunuzun boyutunu göstermişsin hem de kitabı hak ettiği gibi incelemişsin.

    Ölü Dalgıcın Sonbaharı’nı ben de nicedir bekliyordum, yıllardır “Çıkar artık şu kitabını,” diyordum hatta Onur’a. Sonunda onun ismini taşıyan bir kitabı ellerimin arasında tutabilmek benim için büyük mutluluk oldu :slight_smile: Daha da güzeli içindeki öykülerin tam onun tarzında, çok farklı ve bir o kadar da eğlenceli olmaları.

    Onur’un öykülerinin en çok sevdiğim yanı okurken kelimeleri farklı, hatta hiç aklınıza gelmeyecek biçimlerde kullanıp sizi aynı anda hem gülümsetmesi hem de düşündürmesi.

    Umarım okuru bol olur. Hak ediyor.

  3. Avatar for Marius Marius dedi ki:

    Bugün metroda iki öykü okudum. Çocukluğuma döndürdün beni şerefsiz. Ne biçim şeyler bunlar…

  4. Avatar for Hatunkiz Hatunkiz dedi ki:

    “Dünyaya kaçmak için geliyoruz.” sözü bana Jack Sparrow’un “Savaşmalıyız, kaçmak için!” sözünü anımsattı :smiley: Kapak tasarımına bayıldım, öyküler de ilginç görünüyor. İdefix’de de bayağı ucuza buldum. Yani tripple kill :rofl: Siparişi verdim, haydi bakalım.

  5. Avatar for fkrciho fkrciho dedi ki:

    Hocam öncelikle elinize sağlık. Ben bu kitabı daha önce gördüm ama alıp okusam mı diyemedim. Yazınız üzerine okuyacağım…

Henüz yorum yok. Forum'a gelip sohbete katıl.

4 cevap daha var.

amatka karin tidbeck

Tuhaf Kurgunun Nadide Yazarı Karin Tidbeck’in İlk Romanı “Amatka” Yakında Raflarda

the twilight zone dizi

The Twilight Zone Yeniden Ekranlara Geliyor!