Shadow and Bone dizi incelemesi sizlerle. Leigh Bardugo’nun fantastik roman serisinden Eric Heisserer imzasıyla diziye uyarlanan yapım, izleyiciyi Grisha evreninde macera dolu bir gezintiye çıkarıyor.
23 Nisan 2021 tarihinde Netflix kütüphanesindeki yerini alan dizi Jessie Mei Li ve Ben Barnes gibi isimleri oyuncu kadrosunda barındırıyor. Yapım hakkında ilk yorum ve eleştirilerimiz ile karşınızdayız.
Shadow and Bone: Şov Dünyasında Fantastik Dizi Arayışı
Game of Thrones’un finalinin ardından tüm dijital ağlarda güçlü bir fantastik dizi arayışına girildi. Netflix The Umbrella Academy ve The Witcher gibi yüksek bütçeli, orijinal ve başarılı projelerin ardından onlar kadar başarılı olmasa da 2021 yılının en çok izlenen dizisi olma unvanını göğüsleyip peri fantastik evrenini anlatan Fate: The Winx Saga’yı yayınladı. Nisan ayında ise kurgusal bir dünyada; sihir, macera ve yüksek derecede aksiyon içeren Shadow and Bone 1. sezon (Gölge ve Kemik) ile izleyicinin karşısına çıktı.
Sonda söyleyeceğimizi başta söyleyerek giriş yapalım: Boş zamanlarını değerlendirmek için çerezlik dizi arıyorsanız bu yapım tam size göre olabilir. Aksini düşünenler için hayal kırıklığı olabilir.
A Nightmare on Elm Street, Bird Box, Hours gibi filmlerle tanıdığımız ödüllü senarist ve yazar Eric Heisserer, Gölge ve Kemik’te kelimelerden görüntülere uyarladığı heyecan dolu aksiyon sekansları ile seyirciyi ekrana kilitliyor.
Dizinin oyuncu kadrosunu; Jessie Mei Li (Alina Starkov), Archie Renaux (Malyen Oretsev), Freddy Carter (Kaz Brekker), Amita Suman (Inej), Kit Young (Jesper Fahey) ve Ben Barnes (General Kirigan) yer alıyor. Oyuncu kadrosunda onlara Sujaya Dasgupta (Zoya Nazyalensky), Danielle Galligan (Nina Zenik), Daisy Head (Genya Safin), Simon Sears (Ivan), Calahan Skogman (Matthias Helvar), Zoë Wanamaker (Baghra), Kevin Eldon (The Apparat), Julian Kostov (Fedyor), Luke Pasqualino (David), Jasmine Blackborow (Marie) ve Gabrielle Brooks (Nadia) gibi isimler eşlik ediyor.
Dizi, İsrail asıllı Amerikalı yazar Leigh Bardugo’nun genç yetişkin türündeki fantastik roman serilerinden uyarlanıyor. Grishaverse adlı evrende geçen Shadow and Bone üçlemesi (Gölge ve Kemik, Kuşatma ve Fırtına, Çöküş ve Yükseliş) ile Six of Crows serisi (Kargalar Meclisi, Sahte Krallık), yapımın temelini oluşturuyor. Uyarlama, her iki seriden olayları tek bir zaman akışında sentezlemeyi başarıyor. Bu kitapların Türkçeye de Martı Yayınları tarafından kazandırıldığını hatırlatalım.
Shadow and Bone: Ravka’nın Kaderini Bir Grisha Değiştiriyor
Dizi, Ravka ülkesinde yaşayan yetim haritacı Alina Starkov ekseninde dönüyor. Ravka’da isimler, kostümler, mimari, araçlar ve silahlar İngiliz Britanyasına hizmet eden betimlemeleri bertaraf ederek Çarlık Rusya’sının karakteristik özelliklerini başlangıç noktasında konumlandırıyor. Amsterdam, Vladivostok ve Moskova gibi yerlerin modellemelerinden oluşuyor. Zengin şehirlerden çorak savaş alanlarına, dünyanın kurgusal topoğrafyasına yayılmış geniş ve çeşitli bir kadroya sahip.
Savaşın talan ettiği bu ülkede, güçlerini silah olarak kullanabilen Grisha adlı büyülü varlıklar, onları tehlike olarak görüp avlayan Grisha avcıları ve sıradan insanlar yaşıyor. Ülkenin kaderini değiştirip bu sefalete sürükleyen ise tahmin edileceği üzere bir Grisha. Ravka’nın doğu ve batı bölgelerini ortadan ikiye ayırarak, katil yaratıklarla dolu karanlık bir alan yaratıyor.
Sıradan bir “seçilmiş kişi” öyküsü büyü, canavarlar ve dövüş sahneleri ile çekici kılınmaya çalışılıyor. Ancak Yüzüklerin Efendisi gibi dünyalarda yer alan cüceler, periler, elfler ya da hikâyeyi derinleştirecek canlılara yer verilmiyor. Mal isimli arkadaşı ile kimsesizler yurdunda büyüyen, ülkesi için ön saflarda harita yapımcısı olarak çalışan yetim Alina, savaşın sıcağında, beklenmedik bir şekilde, doğaüstü güçlere sahip Grisha’lardan olduğunu keşfediyor. Uzun süredir uykuda olan yeteneği, güçlü güneş ışığını iletmesine izin vererek onu hayati ve benzersiz bir silah haline getiriyor. Ortaya çıkan güç, Ravka’yı ikiye bölen, canavarlarla dolu sis denizi zifiri karanlığı yok edebilecek seviyede. Alina bu güç ile efsanelerde yer alan Güneş Elçisi azize olduğunu ispatlıyor. Herkesin ötelediği bu yetim aniden ülkeye barışı getirecek anahtar oluveriyor.
Dizinin Heyecanlı ve Bol Aksiyonlu Olması Eksiklikleri Görmemizi Engellemiyor
Shadow and Bone yapımındaki suçlular çetesi diziyi eğlenceli kılıyor. Her bir yan karakteri merak etmemizi sağlıyor, senaryonun ana karakterden uzaklaşıp yan karakterlere odaklanması gerektiğini düşündürüyor. Ancak bu konuda başarısız oluyor ve merakımız giderilemiyor. Karakterlerin derinliğine inilemiyor.
Alina’nın hikâyesi kısaltılmadan, sadık kalınarak tercüme edilirken, yan karakterlerin kendi kaderlerine terk edilmeleri üzücü. Çünkü genç suçluların yaşamları, sıradan romantik aş üçgeninden daha kıymetli ve çekici. Üç yetenekli oyuncunun çabaları etkisiz kalıyor. Alina rolündeki Jessie Mei Li ise oyunculuk konusunda başarısız. Gözlerini kocaman açıp şaşırmaktan başka bir şey yapmıyor. Her bölümün her dakikasına çılgınca, zorlu bir aksiyon skoru eşlik ediyor; sanki bir anlık sessizliğe izin vermek, ekrandaki olayların çoğunun aslında sıradan olduğunu ortaya çıkarabilirmiş gibi. Bu aksiyon, fantastik dizideki eksiklikleri görmemizi engellemiyor.
Dizideki en büyük eksiklik biri de yüzlerce yıllık geçmişi kısacık bir “throw back”le açıklamaları. Ya da açıklayabileceklerini düşünmeleri. Kitabı okumayanlar için bu kısacık zaman dilimi karanlık hakkında yeterli bilgi sahibi olmamıza yardımcı olmuyor. Bizleri aydınlatmaya yetmiyor. Yaratılan dünyanın tarihini kucağımıza bırakırken görkemli bir açıklama metni parşömeni kullanılsa her şey daha anlamlı ve kalıcı olurdu.
Gölge ve Kemik Dizisindeki Karanlık Bölgenin Yapaylığı Dikkat Çekiyor
Karanlık bölgede çekilen sahneler fazlasıyla yapay duruyor. Efektler yerli yerinde kullanılsa da bu karanlığın, dev, uğursuz arazinin neden korkunç olduğu anlatılamıyor. Koca ülkeyi perişan eden yalnızca birkaç canavarmış gibi gösteriliyor. Karanlık bölgenin derinlerine gidildikçe alan ve yapılandırmadaki boşluklar rahatsız edici olmaya başlıyor. Yaratıkların detayları asla gösterilmiyor. Acemi izleyiciler bu yaratıkların ne olduklarını ya da neye benzediklerini göremiyor. Kitaptan beyaz perdeye ya da diziye uyarlanan çoğu yapımda bu tür eksikliklerle karşılaşmamız mümkün. Ancak bu eksiklikleri manipüle etmek yine ön prodüksiyon, prodüksiyon ve post prodüksiyon ekibinin elinde.
Shadow and Bone 8 bölümden oluşan 1. sezonunda bolca hiper militarizasyon ve sınıfsal tabakalaşma barındırıyor. Kehanetin tedirgin doğasına ilişkin fikirlere değiniyor. Ancak bu değinmenin yüzeysel kaldığı aşikar. Gelecek sezonlarda yan karakterlere daha fazla yer verilmesini, karanlık bölgenin derinlerine inilmesini, Alina’nın jest ve mimiklerinin profesyonelleşmesini ve dizinin parlamasını umuyoruz.
Shadow and Bone 2. sezon için henüz resmi bir onay olmasa da dizinin finali, uyarlandığı kapsamlı kitap serisi ve yapımın popülerliği bu haberin çok da gecikmeyeceğini işaret ediyor.
Sizler Gölge ve Kemik dizisini izlediniz mi? Sizce 1. sezon beklentiyi karşılayabildi mi? Yorum ve teorilerinizi Kayıp Rıhtım Forum’da bizimle paylaşabilirsiniz.
Gölge ve kemik kitabının ilk cildini paraya kıyıp alarak okumuştum. Doğrusu diğer genç yetişkin fantastik kitaplarından da farklı bir şey bulamamıştım. Duygusal duyarlı genç kızımız, onu ölesiye seven cancağızı aşkı; yine temiz, iyi yürekli saf kızımıza âşık, kötülüğünü maskeleyen kötü adam… kalbî ikilemler falan filan. Gerçekten de iyi kurgulanmış bir evrenin önüne geçen sihirli aşk maceraları. Bana tam da genç kızları yüreğinden vuracak bir kitap gibi görünmüştü ve bayık paragrafların sayısının fazlalığı sebebiyle “öfff” deyip bırakıvermiştim.
Daha sonra bir cesaret Kaz Brekker ve arkadaşlarının ayni evrende geçen maceralarını okuduğumda bir yazar nasıl olur da önce bu kadar beter, sonrasında ise bu kadar okunabilir iki seri yazabilir, şaşırıp kalmıştım.
Diziyi izledim. İki günde bitiriverdim. İlk bölümde diziyi sadece Gölge ve Kemik uyarlaması zannederken karşıma birden bire Kaz Brekker çıkınca “eyvahlar, olsun” dediğimi hatırlıyorum. Gerçekten de ilerleyen bölümlerde eyvahlar oldu, Ketterdam’li haylazların öyküsü bir anda buharlaşıverdi. Keşke Kargalar Meclisi tek başına uyarlansaydı da olay örgüsünü böyle karmakarışık etmeselerdi.
Diyorum ki, size katılıyorum, pek te beğenmedim.
Berbat bir netflix dizisi daha.Adamlar nasıl daha kötü dizi çekeriz diye kafa patlatıyorlar.