in , ,

Dolunay Ayini – Özlem Ertan | Yazarının Kaleminden

Özlem Ertan, üçüncü romanı olan Dolunay Ayini’nin yazım ve gelişim sürecini detaylarıyla Kayıp Rıhtım okurları için kaleme aldı.

Dolunay Ayini - Özlem Ertan | Yazarının Kaleminden
- Reklam -
- Reklam -

Özlem Ertan, Dolunay Ayini isimli yeni romanının yazım macerasını anlattı. Dark İstanbul Yayınları etiketiyle okurla buluşan eserin kaleme alınış macerasını yazarından dinliyoruz.


Her şey hayal etmekle başlar: Bu cümle benim için yaşamımın her alanında, özellikle de edebiyat hayatımda her zaman çok belirleyici oldu. Bugüne kadar kaleme aldığım bütün romanlarım ve öykülerim hep bir hayalle başladı. Tabii ki hayal kurmak, düşlemek tüm yaratıcı eylemlerin olmazsa olmazı, ancak benim alanım olan Fantastik Edebiyat ile Korku Edebiyatı söz konusu olduğunda hayal etme eylemi daha da önemli bir hale geliyor.

Hayatın gerçeklerinden beslenen fantazya

Burada bir es verip Fantastik Edebiyatın hayattan, yaşamın gerçeklerinden kopuk olduğu fikrine kesinlikle katılmadığımı belirtmek isterim. Fantastik metinler de tıpkı gerçekçi kurgular gibi yaşamdan beslenir. Biz fantazya yazarları, yaşamın gerçeklerine Kaf Dağı’nın diğer tarafından bakmayı tercih ediyoruz sadece. O gerçekleri başka bir dünyaya taşımayı ve onlara değişik bir yerden yaklaşmayı yeğliyoruz.

- Reklam -

İlk romanım Âşık Kadınlar Denizhanesi İstanbul Boğazı’na yerleştirdiğim, herkesin göremediği bir âlemde geçiyordu. Fakat kadına şiddet ve baskıcı sistem eleştirisi barındırıyordu içinde. İkinci romanım Benim Güzel Ölülerim ise Türkiye’nin siyasi ve toplumsal gerçeklerinden beslenen, bu can acıtıcı gerçekleri kendine dert edinen doğaüstü bir kurguydu.

Bu yazının konusu olan üçüncü romanım Dolunay Ayini yine hayatın gerçeklerini temel alarak kurguladığım, mitolojiden ve İstanbul’un antik tarihinden yola çıkarak yazdığım fantastik bir metin. Ancak Dolunay Ayini’nde korku unsurlarının ilk iki romanıma kıyasla çok daha belirgin olduğunu söyleyebilirim. Bu yüzden Dolunay Ayini’ni Korku Edebiyatı kapsamında değerlendirmek de mümkün. Konusuna değinmeden evvel, Dolunay Ayini’nin nasıl ortaya çıktığından bahsetmek isterim.

Anadolulu tanrıça Hekate

Ben aynı zamanda arkeoloğum. Ege Üniversitesi’nde Protohistorya ve Önasya Arkeolojisi okudum. Dolayısıyla mitler, efsaneler ve antik tarih ilgi alanlarım arasında. Kurguladığım metinlerin hemen hemen hepsinde mitlerin ve eski çağ tarihinin etkileri seziliyor. Dolunay Ayini’nde son derece önemli bir rolü bulunan Tanrıça Hekate, en sevdiğim tanrıçalardan biri olmuştur her zaman. Her ne kadar Amerikan yapımı pek çok fantastik filmde, dizide cadıların tanrıçası kimliğiyle karşımıza çıksa da Hekate’nin kökleri Anadolu’dadır. Kelimenin tam anlamıyla Anadolulu bir tanrıçadır Hekate. Arkeolojik ve tarihî veriler anavatanının Batı Anadolu’nun güneyinde yer alan ve antik çağda Karya denilen bölge olduğunu gösteriyor. Muğla Yatağan yakınlarındaki Lagina’nın Hekate inancına adanmış bir kült merkezi olması da bunun göstergelerinden biri olarak kabul ediliyor.

Dolunay Ayini - Özlem Ertan

Pagan geleneğinin taşıyıcıları: Cadılar

Eskiden beri Hekate üzerine düşünür ve onunla ilgili bir şeyler yazmak isterdim. Çok da okuma yaptım Hekate hakkında. Hekate kültüne dair pek çok bilimsel makale, tez, kitap okudum. Hekate’den bahsedilen en eski antik metin, Hesiodos’un Yunan tanrılarının doğumunu ve tanrı kuşakları arasındaki mücadeleyi anlattığı Theogonia’sıdır ve orada çok olumlu bahsedilir Hekate’den. Hesiodos’a göre, Tanrıça Hekate ayın, göğün, denizlerin, yeraltının, kadınların, kentlerin koruyucusu ve hâkimidir. Ancak ilerleyen zamanlarda, tek tanrılı dinlerin ortaya çıkmasından sonra, Anadolu’nun kadim tanrıçası Hekate kötücül, karanlık bir varlık olarak lanse edildi. Kadim pagan geleneğinin taşıyıcıları olan cadılar da Hekate ile birlikte “şeytan”laştırıldı, kötücül varlıklar olarak gösterildi. Oysa doğanın sesini dinleyen, eski kuşaklardan kendilerine aktarılan bilgilerle şifacılık yapan kadınlardı onlar.

Doğrusunu söylemek gerekirse uzak geçmişte o kadınlara yapılanların bir benzeri 2021 yılında, sözüm ona “uygar” dünyada yaşayan kadınlara da yapılıyor. Hemen hemen her gün gazetelerde şiddet gören, vahşice katledilen, tecavüze uğrayan kadınlarla ilgili haberler okuyoruz. Toplumun bir kesimi ise şiddet gören, taciz edilen, tecavüze uğrayan kadınlarda suç arama peşinde hâlâ.

Geçmişten bugüne kadınlar

Tüm bunları dert edinen bir kadın yazarım ben. Bu can acıtıcı gerçekler zihnimde ve hayal dünyamda toz bulutları gibi sürekli gezip duruyor. İşte Dolunay Ayini bunların içinden çıkan bir roman. Tanrıça Hekate’yi, doğanın kızları cadıları ve günümüzün acılı kadınlarını bir araya getiren bir masal.

O masalın yıllar içinde tek tek zihnime atılan tohumları, zamanı gelince yeşerdi ve toprağını delip gün ışığına kavuştu. Dolunay Ayini romanının yazılmasında Dark İstanbul Projesi’nin de itici bir güç olduğunu belirtmem gerekir. Zira bu romanı, 2019 ve 2020 yıllarında Dark İstanbul Projesi kapsamında kaleme aldım.

- Reklam -

Dark İstanbul Projesi

Yapımcı, yönetmen, yazar Sami Dündar’ın başında bulunduğu Dark İstanbul Projesi, kadim kent İstanbul’un efsanelerini, tarihini, zengin kültürünü; edebiyat, sinema ve müzik yoluyla dünyaya tanıtmayı hedefleyen çok kapsamlı ve uluslararası ayağı da olan bir proje. Şu an sadece kitap kısmı hayata geçti, diğer bölümler de çok yakında hayata geçecek. Projenin gerçek kapsamıyla ilgili açıklamalar da kısa süre içinde yapılacak.

Dark İstanbul Projesi için öncelikle iki antoloji hazırladık. Türkiye’nin önemli korku, fantazya, bilimkurgu ve polisiye yazarlarının öykülerinden oluşan Dark Antoloji Birinci Kitap ve Dark Antoloji İkinci Kitap’ta benim de toplam üç öyküm var.

Antoloji öykülerini bitirip teslim ettiğimde, 2019’un bahar ayları gelmişti ve ben Dark İstanbul Projesi için yazacağım roman üzerinde düşünmeye başlamıştım. İstanbul ile ilgili imgeler, efsaneler, düşler zihnimde iç içe geçmişti. Sonra birden Tanrıça Hekate geldi aklıma. Uzun yıllardır zihnimde ve hayal dünyamda taşıdığım, geceleri göğe bakıp ayla göz göze geldiğimde adını fısıldadığım Hekate… Akabinde de Dolunay Ayini’nin baş karakteri Aydan yavaş yavaş belirdi zihnimde…

İstanbul’un koruyucu tanrıçası

“Tabii ya,” dedim kendi kendime. “Hekate, İstanbul tarihinde de çok önemli bir tanrıça.” Evet, öyle hakikaten. Antik çağda tarihî yarımadada Byzantion kenti vardı ve bu şehirde Tanrıça Hekate’ye adanmış tapınaklar bulunuyordu. Antik çağ Kadıköy’ünde yani Khalkedon’da da yine ay tanrıçası Hekate için yapılmış bir mabet bulunduğunu biliyoruz. Bir de Emirgan’da denizcilerin yaptırdığı bir Hekate tapınağı mevcuttu. Ne yazık ki bu tapınakların kalıntılarına ulaşılamadı, ama bir zamanlar var olduklarını antik dönemden kalan yazılı kaynaklardan öğreniyoruz. Hekate’nin İstanbul’u Makedonya Kralı II. Philippos tarafından işgal edilmekten kurtardığına dair bir efsane de vardır. Dolunay Ayini’nin kurgusu içinde tüm bu efsanelerden ve tapınaklardan bahsettim.

Dolunay Ayini’ni beş ay gibi kısa bir sürede yazdım. Ancak öncesinde araştırmalarımı tamamlamış, notlarımı almış ve kurguyu zihnimde oturtmuştum. Bitirdikten birkaç ay sonra romana geri dönüp bir kez daha metnin üzerinden geçtim. Bazı detaylar ekledim ve gereksiz olduğunu, kurguya hizmet etmediğini gördüğüm kısımları çıkardım. İkinci yazımını bitirmemin ardından, 2020 yılının yaz aylarında Dolunay Ayini’ne son şeklini vermiş oldum.

Dolunay Ayini - Özlem Ertan

Dün ve bugün bir arada

Dolunay Ayini’nin baş karakteri Aydan, çocukluğunda ve ergenlik döneminde taciz edilmiş, tecavüze uğramış, ruhu yaralı bir kız. Günün birinde annesinin hayaletini dinleyip İzmir’deki evinden ve üvey babasından kaçıyor, İstanbul’a geliyor. Beyoğlu’nda yürürken de emekli arkeolog Ece Hanım’la karşılaşıyor. Ece Hanım, onu kanatlarının altına alıyor. Aydan, İstanbul’a taşındıktan sonra tuhaf rüyalar görmeye başlıyor. Düşlerinde hep birileri öldürülüyor. Sonra rüyalarıyla İstanbul’da işlenen cinayetler arasında bir bağ olduğunu fark ediyor. Bir de Ece Hanım’ın ona anlattığı antik öyküler ve sokaklarda karşılaştığı hayaletler var. Peki, Tanrıça Hekate bu kurgunun neresinde? Bu sorunun cevabını, geçmişle bugünü, rengini ayın gümüşi ışığından alan ipliklerle birbirine bağladığım Dolunay Ayini’nin sayfaları arasında bulacaksınız.

Özlem Ertan


Dolunay Ayini hakkındaki yorumlarınızı bizimle Kayıp Rıhtım Forum üzerinden paylaşabilirsiniz. Sitemizdeki diğer yazar maceralarını buradan okuyabilirsiniz.

Özlem Ertan

Ankara’da doğdu. Çocukluk ve ilk gençlik yılları memleketi İzmir’de geçti. 2005 senesinde Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Protohistorya ve Önasya Arkeolojisi bölümünden bölüm ve fakülte birincisi olarak mezun oldu. Diyarbakır Kavuşan Höyük, İzmir Ulucak Höyük ve Van Ayanis Urartu Kalesi kazılarında çalıştı. Anadolulu tanrıça Hekate’yi tüm yönleriyle anlattığı kitabı "Hekate: Bize Ne Mesaj Veriyor?" 2023’ün haziran ayında; Hitit döneminde geçen fantastik roman serisi "Bir Hitit Masalı"nın ilk kitabı "Kanatlı Güneş" ise 2024’ün ocak ayında; Destek Yayınları’ndan çıktı. "Âşık Kadınlar Denizhanesi", "Benim Güzel Ölülerim" ve "Dolunay Ayini" adlarında yayımlanmış üç fantastik romanı daha bulunan yazar, pek çok antolojide öyküleriyle yer aldı. YouTube’da arkeoloji ve mitolojiyle ilgili videolar hazırlamayı, Instagram sayfasında antik medeniyetlerle ilgili içerikler üretmeyi, farklı etkinliklerde arkeoloji ve mitoloji anlatmayı sürdürüyor. Aynı zamanda kitap editörü, kültür – sanat gazetecisi ve müzik yazarı. Çeşitli basın organlarında klasik müzik, opera, arkeoloji, mitoloji ve edebiyatla ilgili yazılar yazıyor, söyleşiler yapıyor. Hititleri tutkuyla seviyor.

Henüz yorum yok. Forum'a gelip sohbete katıl.

Karayip Korsanları Hayranları Johnny Depp

Karayip Korsanları Hayranları, Johnny Depp’i Geri Getirmek için 500 Bin İmza Topladı

Parlayan Köpek Balığı

300 Metre Derinlikte Yaşayan Parlayan Köpek Balığı Bulundu