in , ,

Halaskâr – Ş. Yüksel Yılmaz | Yazarının Kaleminden

Ş. Yüksel Yılmaz, Pegasus Yayınları’ndan çıkan yeni bilimkurgu romanı “Halaskâr”ın yazım macerasını Kayıp Rıhtım okurları için kaleme aldı.

Halaskâr - Ş. Yüksel Yılmaz | Yazarının Kaleminden
- Reklam -
- Reklam -

Daha önce kaleme aldığı bilimkurgu serisi M4Y4 ile tanınan Ş. Yüksel Yılmaz, Halaskâr adlı yeni romanının yazım ve basım sürecinden bahsetti.


Yazma eylemini veya bu süreci anlatmak için yine kendisine ihtiyaç duyarsınız ki bu sanırım bir tek yazmak için geçerlidir.

Örneğin bir müziği müzikle anlatmanıza gerek kalmayabilir. Notaların belirli bir düzen içerisinde oluşturduğu ses dizinidir diyebilirsiniz belki. Resim için yine fırçanın tuval üzerindeki eylemini anlatabilirsiniz ama kağıt veya ekran üzerindeki cümleleri tarif için yine yazmanız gerekir.

- Reklam -

Yazmak denilince o kadar usta kalemlerden öylesine güzel şeyler okur ki kişi, üzerine ekleyecek tek bir kelime dahi bulamaz.

Benim durumum da bundan farklı değil aslına bakarsanız.

Yazmakla ilgili bir öneride bulunamam, şunu yapın veya bunu yapmayın diyemem. Çünkü yazmak bir eylemdir ve bu eylemi çeşitli yollarla yapabilirsiniz.

Kimisi yazmak için bir yol haritası çizer, kimisi ise bir takvime göre hareket eder.

Kimisi için bu oldukça sancılı bir süreçken kimisi için yeni dünyalara açılan bir kapı gibidir.

Benim açımdan bakıldığında yazmak her noktayı koyduğumda başka bir şeyler öğrendiğim sonu görünmeyen bir macera gibi aslında.

Evet klişe oldu… ama içimden geçen bu düşünceyi sırf klişe olacak diye yazmayacaksam bu durumda yaptığım eylemde bir eksiklik olurdu veya bu benim eylemim olmazdı.

Yol Ayrımı

2017 yılında M4Y4 serisi Nesil ile bittiğinde kendimi sonu bilinmez bir yol ayrımında buldum.

Bir bakıma riskli bir yol ayrımıydı bu. Öncelikle bir karar almam gerekiyordu.

Elimde bir değil birçok hikâye vardı ve hepsi de çıkmaza girmişti.

Herhangi bir yayınevi ile anlaşmam yoktu ama bana o güne kadar desteğini vermiş ilk iki romanımı yayınlamış eski yayınevim ile de yollarımı ayırma kararı almıştım.

Bir bakıma bitişim olabilecek bir riski alarak önce o planımı devreye sokup kendilerine o güne kadar verdikleri tüm destek için teşekkür ederek yolumu ayırdım.

Artık bir yayınevi yoktu arkamda. Yazacağım bir dosyanın tekrar değerlendirilmesi ve belki de aylarca bunun cevabını beklemem gereken bir süreç başlayacaktı.

Her şeyi bir kenara bırakırsak zaten elimde bir dosya da yoktu.

Sadece durmadan kafamda dolaşan bir sahne vardı:
“Genç adam bilinmeyen bir gezegende yukarıdan gelen ikmal kapsülünü bekliyor… kırmızı ışığı gri bulutlar arasında yanıp sönerken bunun son destek olmaması için dua ediyor.”
Çıkmaza girecek bir hikâye daha… diğerleri yetmiyormuş gibi bir tane daha ekle beynine, bilgisayarına…

Kimi yazar bir hikâyenin belirli bir çizelge üzerinde planlanması üzerinden ilerler.

Ben ise durmadan o kişinin gözlerinden yukarıya bakıp duruyorum.

O kişinin ciğerlerinden soluyorum.

Böyle olunca o hikâyenin nasıl bir sona doğru ilerleyeceğine ben karar vermemiş oluyorum. O kahramanın hikâyesini yaşıyorum ve sonunu o kahraman ile birlikte görüyorum.

Her zaman dediğim gibi, bir yazar olduğumu düşünmüyorum, daha çok yazmakla ilgilenen bir okuyucuyum.

Yazarlık sadece bir veya iki kitap yazmakla olmuyor. Her kitap, çıktığınız yolda size bir rehber görevi üstleniyor ve o kitaba gelen olumlu/olumsuz her yorum tıpkı bir duvara eklenen tuğlalar gibi sizlere bu serüvende bir şeyler katıyor.

Yeni Bir Yolculuğun Başlangıcı

Halaskâr - Ş. Yüksel Yılmaz

Serkan’ın hikâyesi gün geçtikçe sona yaklaşırken yazdığım parçaları yavaş yavaş sevgili dostum Yaprak Onur’un mail kutusuna göndermeye de başlamıştım ki bunun anlamı artık o hikâyenin sonunu görmeden bırakamayacağımdı. Ben bırakmak istesem de o klavyenin başına geri gönderileceğimi biliyordum çünkü.

Bir taraftan ilk örnekleri eşim Özge’nin eline bırakıyor, diğer taraftan onun elinden geçenleri Yaprak’a iletiyordum.

Uzun, eleştirilere tahammül etmeniz gereken ve bittiğinde çok şey öğrendiğiniz bir süreç oluyor bu.

Nesil’de de bunu yaşamış biri olarak kendimi çok şanslı gördüğümü söylemeden edemeyeceğim.

- Reklam -

Tüm yazım süreci bitip de finali Yaprak’a gönderdiğimde ise gergin bir bekleyiş başlar hep. Çünkü ilk yorum çok kıymetlidir ve yaptığınız işin doğru olup olmadığının ilk meyvesidir bu.

Dile kolay, tam iki yıllık bir sürecin sonu bu.

Beklediğim cevap beklemediğim bir anda sanıyorum direksiyonun başında bir yere gidiyorken geldi.

Yaprak’ın tepkisi bugüne kadar kendisinden aldığım en “sert” olumlu tepkiydi. (Sertlik kısmında söylenen sözleri burada yazmak pek uygun olmayacak maalesef.)

Asıl yolculuk şimdi başlayacaktı.

Yayınevi süreci…

Aklımda iki yayınevi vardı. Özellikle bir tanesini çok istiyordum.

Sebebi basit, Kayıp Rıhtım ailesinin de çok yakından tanıdığı, bana göre çalışmanın büyük bir şans olduğu Kemal Küçükgedik gibi bir editör vardı bünyelerinde.

Tek bir sorun vardı ki fazla Türk yazar yoktu çıkan kitaplar arasında ve sanıyorum bilimkurgu külliyatlarında hiç Türk yazarları yoktu.

Bu asla olmayacağı anlamına gelmezdi sonuçta.

Kemal Bey’e dosyayı ilettikten bir süre sonra diğer yayınevinden gelen olumlu cevap normal şartlarda heyecanla zıplamama neden olabilirdi ama şartlar normal değildi. Ben Kemal Bey ile çalışmak istiyordum.

Bu kararımda ne kadar haklı olduğumu şimdi daha iyi anlıyorum aslında.

Hayatımda hiç görmediğim editör desteğini hem Kemal Küçükgedik hem de Dilara Anıl Özgen’den aldım.

İkisi de dosyayı beğenmişti. İkisinin de önerileri vardı. En önemlisi de kitabın kendilerinden çıkması önemli değildi, dosyayı beğenmiş ve fikirlerini paylaşmak istemişlerdi.

İstanbul’a davet ettiklerinde nasıl bir heyecanla yola çıktığımı anlatamam. Yayınevindeki karşılanmamdan sonra -fikirlerini almayı hak edecek ne yapmıştım emin değildim ama- o an doğru yerde olduğuma yüzde yüz emindim.

Sözleşme imzalanıp (ki bu konuda yine bu iki değerli ismin emeği çok fazladır) Kemal Bey’in kırmızı kalemi ile tanıştığım bir dönem başlamıştı.

Kendisinden o kadar şey öğrendim, bana o kadar şey kattı ki ilk defa bir sonraki yazım sürecine geçmek için sabırsızlanıyorum.

Kitabın kapağından tutun tanıtım çalışmalarına birçok noktada Kemal Küçükgedik’in emeği var.

Yine Kayıp Rıhtım ailesinin yakından tanıdığı M. İhsan Tatari’nin son okuması ve bir akşam üstü arayıp beni onurlandıran güzel yorumları ile Halaskâr yolculuğunun okur için başlangıcına gün saymaya başladık.

Tam o dönemde başlayan Covid-19 salgını, karantina süreci bu yolculuğa geç çıkmamıza neden olsa da içimden bir ses bunun son olmayacağını söylüyor.

Ve şimdi…

Kitap artık okuyucunun ellerinde.

Ancak bir ucu hâlâ benim elimde diyebilirim.

Çünkü bu evren için henüz son noktayı koymadım. Aynı evrende hikayesini anlatmamı bekleyen diğer kahramanlarla aynı havayı solumaya devam ediyorum…

Keyifle okumalar!

Ş. Yüksel Yılmaz


Esere dair görüşlerinizi Kayıp Rıhtım Forum üzerinden bizimle paylaşabilirsiniz.


* Sitemizde bulunan diğer yazım maceralarını okumak için tıklayın!

Ş. Yüksel Yılmaz

1982 tarihinde Erzurum’da doğdu. Kitaplar ve müzik ile çok küçük yaşlarda tanıştı. Ege Üniversitesi Petrokimya bölümünü bitirdikten sonra Berklee College Of Music'in gitar workshoplarına katılımlarda bulundu. Yarı profesyonel müzik hayatında bir çok müzisyen ile tanışma fırsatı buldu. 2000'li yıllarda Türkiye'de gitar adına kurulmuş en büyük platformlardan biri olan mygitar.com sitesinde adminlik yaptı. 2006 yılından günümüze kadar satış üzerine kariyerini sürdüren Yüksel Yılmaz halen özel bir şirkette çalışıyor.

Bir Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Joaquin Phoenix, Napolyon Ridley Scott Kitbag

Joaquin Phoenix, Napolyon Oluyor: Ridley Scott’ın Kitbag Filmi Yolda

Harry Potter ve Ateş Kadehi Resimli Özel Baskı

Harry Potter ve Ateş Kadehi Resimli Özel Baskı Türkçede: Jim Kay, Potter Kitaplarına Yeniden Hayat Veriyor