in ,

Özgür Hünel: “Benim Hikâyelerim için Teknolojik Gelişmeler Birer Araçtır, Amaç Değil”

Özgür Hünel söyleşisi yayında. Birçok antolojide öyküleriyle yer alan ödüllü yazar Hünel ile, gelecek projeleri ve bilimkurgu edebiyatı üzerine konuştuk.

özgür hünel söyleşi
- Reklam -
- Reklam -

Özgür Hünel söyleşisi sizlerle. Çeşitli antolojilerde öyküleri yer alan, TBD Bilimkurgu Öykü Yarışması’nda dereceler alan Hünel ile keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.

Son olarak İtalya’da yayımlanan Futurchia adlı bilimkurgu antolojisine ve TBD’nin Silsile derlemesine katkıda bulunan Özgür Hünel, 2018 TBD Bilimkurgu Öykü Yarışması’ndan Bilinmeyen Oran öyküsü ile birincilikle ayrılmıştı. Hünel’in öyküleri ayrıca Dünyalılar ve Denizden Sağ Çıkan Öyküler kitaplarında da yer bulmuştu.

Yazarlık kariyerinin yanı sıra grafik tasarımla da uğraşan Özgür Hünel, bilimkurgu yazabilmek için bilimden anlamanın şart olmadığını işaret ederken gelecek projelerine, yapay zekâya ve güncel çalışmalarına dair açıklamalarda bulunuyor.

- Reklam -

SöyleşiÜnver Alibey


Özgür Hocam, neden yazarlığa atıldın diye sormayacağım. Akademisyen olduğun için bence pek rahat bir şekilde bu alanı da ziyaret ediyorsundur. Ben daha çok neden bilimkurgu diye sormak istiyorum.

“Neden yazarlığa atıldın?” diye de sorabilirsin. Esasen resimciyim. Güzel Sanatlar Lisesi, Resim Bölümü mezunuyum. İlk denemelerim çizgi-roman çizerek hikâye anlatmak üzerineydi. Fakat bir hikâyeyi kafamda kurgulayıp tamamladıktan sonra çizmeye başlayınca çok sabırsızlanıyordum çünkü çizim, yazımdan çok daha vakit alıyor ve kafanızda zaten bitmiş bir öyküyü bir an önce anlatmak için sabırsızlanıyorsunuz.

Yani hem yazıp hem çizmek sana göre değilmiş diyorsun. Bunu daha önce hiç düşünmemiştim ama çok haklısın. Aynı öykü iki kere elden geçirilmek zorunda ve ikinci aşama, çizmek, ilkinden çok daha uzun sürüyor.

Evet, aynen öyle. Direkt metin olarak yazıp, düşünce akışımla aynı hızda metni tamamlayıp, hikâyeleri nihayetlendirmenin beni daha çok tatmin ettiğini fark ettim. Yazdığım ilk metinler yerli bir çizgi-roman forumunun fan-fiction için ayrılmış bir bölümüne gönderdiğim Star Wars fan-fiction’ları idi. Bunlar beğenilmiş ve ilgiyle okunmuştu.

Futurchia Turkuaz Düşler

O nasıl oluyor? Seriden filmlerde geri planda kalan bir karakter seçip onun üstüne mi yazılıyor? Serinin olay örgüsüyle çakışan işlerden uzak durmak gerekiyordur herhalde. Yoksa hayranlar kızar.

Fan-fiction, adı üzerinde, canon (külliyata dahil) olmadığı için, serideki olaylarla çakışıp çakışmamasının pek bir önemi yok, yazan “fan”ın tercihine kalmış. Ben eğlenerek yazdığım iki Star Wars fan-fiction’ından sonra yazabildiğime ikna olup orijinal içeriklerime yöneldim ve bir daha da fan-fiction yazmadım; benim için küçük bir tecrübeydi yani. Fan-fiction’lar üzerine de fazla bilgim olmadığını ekleyeyim.

Ve bir süre sonra fan-fiction yetmedi, kendi karakterlerini, olaylarını yaratmayı tercih ettin.

Evet. Sonrasında orijinal içerikler üzerine yoğunlaştım. Şimdi “neden bilimkurgu” kısmına geliyoruz. Aslında cevap “bilimkurgu” değil, ‘spekülatif’ kurgu; bilimkurgu haricinde fantastik de yazdığım oldu.

Spekülatif kurgu enteresan bir tanım. Biraz daha açabilir misin? Buna fantastikten başka hangi türler dahil?

Spekülatif kurgu, bilimkurgu, fantastik, korku, çizgi-roman vb. tek tek saymak yerine hepsini ifade etmek için kullanılan bir şemsiye terim. Klasik / gerçekçi edebiyat dışında kalan eserler.

Kaçış edebiyatı yani… Fakat bilimkurgunun sende özel bir yeri var.

Evet bende şöyle bir özel yeri var, kendi çapında küçük öyküler yazan biriyken, Türkiye Bilişim Derneği’nin bilimkurgu öykü yarışmasını fark edip katıldım ve ilk denememde ödül kazandım. Bu benim için büyük bir tetikleyici oldu. Cesaretlenmiştim. Sonrasında birçok yarışmaya katıldım ve farklı dereceler elde ettim. TBD özelinde, bu yarışmadan üç defa üçüncülük, bir defa da birincilik ödülü aldım ve bu sebepten bilimkurgunun bendeki özel yeri iyice pekişti.

Ve tescilli bilimkurgucu oluverdin! Tebrikler. İlk ödül fantastik öykü yarışmasından gelseydi her şey daha farklı olacaktı demek. Sahi, Türkiye’de bu alanda yarışma düzenleniyor mu?

Belki de. Fantastiği ve bilimkurguyu eşit oranda seviyorum ama ilk tecrübelerim bilimkurgu alanında oldu. Bilimkurgu öykü yarışması dendiği zaman TBD’yi örnek gösteriyoruz ama TBD’nin dengi bir fantastik öykü yarışması yok bildiğim kadarıyla. FrpNet’in “60 Kelimelik Fantastik Öyküler Yarışması” vardı, ona katılmıştım. Ama bildiğim kadarıyla bir defa yapılmış olup, devamı gelmemişti. Bir de GIO Öykü Ödülleri var ama o fantastik türünde öyküleri de kabul etmekle birlikte, fantastik kurguya özel bir yarışma değil, bilimkurgu ve korku türlerinde eserler de kabul ediyorlar. Benim bilmediğim başka fantastik yarışması varsa burada ayıp etmiş olmayalım. Ben bilgim dahilindekilerden bahsettim sadece.

Sen sanat eğitimi aldın. Ve bilimkurgu yazıyorsun. Yazar bilimkurgu yazarken ne kadar bilimsel olmalı? Sen olabiliyor musun, yoksa buna gerek yok mu?

Ben bu konuda bilimkurgu yazarlarını iki türe ayırıyorum: Birinci gruptakiler bir ışın tabancası gösterir ve aynı zamanda onun nasıl çalıştığını da anlatır. İkinci gruptakiler ise bir ışın tabancası göstermekle yetinir. Ben ikinci gruptayım. Zira benim hikâyelerim için teknolojik gelişmeler birer araçtır, amaç değil; nasıl icat olunduklarını ya da nasıl çalıştıklarını anlatmanın hikâyelerim için bir işlevi yok.

tardis bilimkurgu

Doctor Who seyrederken TARDIS’in nasıl çalıştığına kafa yormamak, aslında bunun hikâyenin akışında pek de önemli bir yerinin olmaması gibi yani…

Evet. İleri bir teknoloji, hatta bize mucize gibi görünen yenilikler var ve oradalar. Bu bilgi benim için yeterli. Peki, neden böyle yazıyorum? Birincisi, işin teknik yönünden ziyade duygu yönüne ağırlık vermekten hoşlanıyorum. İkincisi ise, bilimsel bir arka plandan gelmiyorum. Evet, yazmadan önce teknik anlamda belli bir araştırma yapıyorum tabii ama bu araştırma sonucunda elde ettiğim ve öyküde kullanabileceğim teknik bilgi, bilimsel bir arka plandan gelen birisininkine denk olamaz.

Bu durumda bilimkurgu okurunu da ikiye ayırabilir miyiz?

Kendi adıma, hayır. Zira ben her iki türü de okumayı seviyorum.

- Reklam -

Yakında yayımlanacak olan Turkuaz Düşler adlı seçkide sen de varsın. Turkuaz Düşler aslında üçleme olarak plandı. Bize ikinci ve üçüncü seçkilerden de bahsedebilir misin?

İkinci seçkide İstanbul var, yıl 3001, 500 yıllık bir Karanlık Çağ’ın ardından insanlık yeni yeni toparlanmış. Yani teknoloji bizimkinden çok da ileri değil. Ve kolektif bir novella yazılıyor. Daha fazlasını açık edemem. Yoksa sürprizi kalmaz.

Peki Hocam, öyle olsun. Üçüncü seçkiyi sormayayım madem öyle. Peki başka ne gibi projelerin var?

Bu ara hem Araştırma Görevlisi olarak çalıştığım, hem de doktora yaptığım için epey yoğun bir dönemdeyim. Dolayısıyla eskisi kadar zaman ayıramıyorum kurgu yazarlığına. Fakat bu süreci atlattıktan sonra, şu ana kadar kaleme aldığım tüm öyküleri tek bir kitapta toplamayı ve bu öykülere yapay zekâ ile illüstrasyonlar yaratmayı planlıyorum.

Yapay zekâ ile illüstrasyon yaratmayı biraz açabilir misin?

Yapay zekânın, kendisine verilen metinleri işleyerek illüstrasyonlar ortaya çıkardığı bir teknoloji.

Peki yapay zekâyla illüstrasyon üretince sanatçı yapay zekâ mı olur yoksa algoritmayı oluşturan kişi mi?

Yapay zekâya sadece “bana bir illüstrasyon üret” derseniz ortaya çıkacak iş yapay zekâya ait. Ama illüstrasyon üretmesi için kullanacağı metni ya da görselleri bilinçli bir düzenleme ile siz verirseniz ortaya çıkacak iş size ait olur. Fotoğraf gibi düşünün: Makineyi otomatiğe ayarlayıp rastgele bir yere koyarsanız kendi çeker ama görsel kompozisyonu yakalayıp, uygun ışıkla uygun zamanda deklanşöre basarsanız siz çekmiş olursunuz.

Fotoğraf ilk çıktığında, bütün görüntüyü makine yaratıyor, sanat bunun neresinde deniyordu. Onun gibi yani.

Evet, aynen öyle… Sanat camiasında yapay zekâ ile üretilen tasarımlar, resimler ve illüstrasyonların sanat olup olmadığı konusunda birtakım tartımalar dönüyor. Her yeni çıkan teknoloji bu tip eleştirilere maruz kalıyor. Fotoğraf gibi bilgisayar programları ortaya çıktığında da benzer eleştiriler yapılmıştı. Şimdi bunların (fotoğraf ve bilgisayar) kabullenilmesi bir yana, grafik tasarımda / görsel iletişim tasarımında vazgeçilmez doğal elemanlar konumundalar. Ben aynı sürecin yapay zekâ için de işleyeceğini düşünüyorum şahsen.

Ayrıca bir bilimkurgu yazarının öykülerini derlerken onlara yapay zekâ ile illüstrasyonlar yaratması kadar konsepte uygun başka ne olabilir ki?

Evet, o da var tabii. Dediğim gibi, bu eserlerin sanat olup olmadıkları konusundaki duruşum belli. Sanat olup olmadıkları değil de sanatçının müdahale oranı tartışma konusu olabilir fakat bu açıdan bakıldığında da, resim sanatında bile yüzde yüz sanatçıya ait denemez çünkü kullandığı tuvali, fırçaları ve yağlıboyaları hazır satın almaktadır.

Haklısın. Nerede o eski ressamlar! Boyadan fırçaya her şeyi kendilerinin yaptığı dönemler, değil mi

Bak işte onlar için yüzde yüz derim. 🙂

Yapay zekâ destekli öykü kitabınızı merakla bekleyeceğiz. Peki planlarına roman yazmak da dahil mi?

Evet, bir sonraki aşamada roman yazmak var.

Aslında öyküyü romana alıştırma gibi algılansa da değil, yani her öykü yazarı bir süre sonra roman yazacak ya da yazmalıdır diye bir kanun yok. Ama yine de, niyeyse, her öykü yazarına bir yerde mutlaka, ‘roman yazmayı düşünmüyor musunuz?’ diye soruyoruz.

Gene de yazım serüvenine direkt romandan başlamak doğru değil bence. Öykü, romandan önceki bir alıştırma basamağı değil elbette, böyle dersek öykü türüne büyük haksızlık etmiş oluruz. Fakat öykü ile başlayıp belli bir tecrübe edindikten sonra romana geçmek daha sağlıklı bir edebi süreç diye düşünüyorum. Öykü yazarları romana geçmek zorunda değil, öyküden devam edebilirler, ama öykü yazıyor olmalarının, onları muhtemel bir romana hazırlaması gibi bir avantajları da var.

özgür hünel söyleşi bilimkurgu

Ve sen bir noktada bu avantajı değerlendirmek niyetindesin. Yine bilimkurgu mu?

Büyük olasılıkla… Konu olarak aklımda birkaç alternatif var ama hangisine odaklanacağıma henüz karar vermedim. Bunu zaman gösterecek. Sonrasında ise bir şekilde sinema / TV için senaryo kaleme almak istiyorum. Filme çekilecek bir senaryo kaleme almak benim yazarlığa dair en büyük hayallerimden biri. Bakalım yazarlık serüvenim beni o noktaya kadar taşıyacak mı, zaman gösterecek. 🙂

Peki, çocuk kitabı? Turkuaz Düşler seçkisindeki yazar arkadaşların çoğu bilimkurgunun yanı sıra çocuk kitabı ya yazıyorlar.

Evet, benim bu konuda sadece tek bir girişimim oldu: Yazarlığa ilk başladığım zamanlarda çeşitli yarışmalara katılıyor ve dereceler elde ediyordum. Bunlardan biri de Ankara Mimarlar Odası’nın düzenlediği bir çocuk romanı yazma yarışmasıydı. Kendimi deneme amaçlı bir çocuk romanı kaleme alıp o yarışmada üçüncülük ödülü elde ettim fakat o roman hiç yayımlanmadı. Ve çocuk edebiyatı üretimim de bundan ibaret. Ancak ben yetişkinlere yönelik kitap yazmayı ve okumayı tercih ediyorum.


Özgür Hünel ve eserlerine dair görüşlerinizi bizlerle Kayıp Rıhtım Forum’da paylaşabilirsiniz.

Konuk Yazar

Siz de Kayıp Rıhtım'da konuk yazar olabilirsiniz!

İletişim: [email protected]

Henüz yorum yok. Forum'a gelip sohbete katıl.

andy warhol Marilyn Monroe tablo

20. Yüzyılın En Pahalı Sanat Eseri Oldu: Warhol’un “Marilyn Monroe” Portresi 195 Milyon Dolara Satıldı

Jack Ryan 4. sezon final

John Krasinski’li “Jack Ryan” Dizisi 4. Sezon ile Final Yapıyor