Ethem Yekta Ulaş
Güneş Sistemi’nin Planet 9 ya da Planet X olarak bilinen kayıp Dokuzuncu Gezegen’i gökbilimcileri atlatmaya devam ediyor. Plüton’un çok ötesinde, Kuiper Kuşağı’nda saklandığı düşünülen bu varsayımsal gezegenin izini süren astronomlar, kısa süre önce The Astronomical Journal’a sunulan bir çalışmayla potansiyel konumlarını önemli ölçüde daraltmayı başardılar.
Caltech’te Astronomi Profesörü olan Dr. Mike Brown tarafından yürütülen çalışma, Dokuzuncu Gezegen’in potansiyel konumlarını daraltmayı amaçlıyor. Bu çaba sadece Güneş Sistemi’nin gizemlerini çözme merakına hizmet etmekle kalmıyor, aynı zamanda oluşum ve evrim süreçlerine ilişkin anlayışımızı geliştirme vaadini de taşıyor.
Araştırmada Haleakala Gözlemevi’nde bulunan Panoramik Araştırma Teleskobu ve Hızlı Tepki Sistemi’nden (Pan-STARRS) elde edilen veriler kullanılıyor. ABD Hava Kuvvetleri tarafından finanse edilen ve Hawai’i Üniversitesi Astronomi Enstitüsü tarafından işletilen ortak bir çalışma olan Pan-STARRS, bugüne kadarki en geniş gökyüzü bölgesinin kapsanmasında önemli bir rol oynayarak Dokuzuncu Gezegen’in aranmasına katkıda bulundu.
Veri Yayını 2’yi (DR2) inceleyen araştırmacılar, daha önce hesaplanan olasılıkların yaklaşık yüzde 78’ini atarak potansiyel konumları daraltmayı başardılar. Çalışma ayrıca Dokuzuncu Gezegen’in yaklaşık yarı büyük ekseni ve Dünya kütlesi büyüklüğü için yeni tahminler sunarak bunları sırasıyla 500 AU ve 6,6 Dünya kütlesi olarak belirledi.
Dokuzuncu Gezegen’in Olduğu Düşünülen Bölgenin %80’i Araştırıldı
Kesin bir keşif olmamasına rağmen Dr. Brown çalışmanın önemini vurgulayarak, “Dokuzuncu Gezegen’in olabileceğini düşündüğümüz bölgelerin yaklaşık %80’ini araştırdık,” dedi. Dr. Brown, önümüzdeki birkaç yıl içinde Şili’deki Vera C. Rubin Gözlemevi’nde faaliyete geçmesi planlanan Legacy Survey of Space and Time (Uzay ve Zamanın Eski Araştırması / LSST) ile bu araştırma konusunda daha önemli yerlere varabileceklerini kaydetti.
On yıllık bir astronomik araştırma olan Legacy Survey of Space and Time, Dokuzuncu Gezegen arayışında oyunun kurallarını değiştirmeye hazırlanıyor. Dr. Brown, “Eğer Dokuzuncu Gezegen oradaysa, LSST onu bulacaktır,” diye vurguluyor. Güney gökyüzünü incelemek üzere tasarlanan araştırma, Dünya’ya yakın asteroitlerin belirlenmesinden karanlık madde ve karanlık enerjinin özelliklerinin araştırılmasına kadar uzanan hedefleri kapsıyor ve kozmik komşuluğumuzun kapsamlı bir keşfini sağlıyor.
Dokuzuncu Gezegen’in gizemini çözmek sadece akademik bir uğraş değil; Güneş Sistemi’nin dinamiklerini anlamak için bir pencere açıyor. Dr. Brown, bulunması halinde Planet 9’ın sistemdeki beşinci en büyük gezegen olacağını ve Dünya ile Uranüs arasında kütle özelliklerine sahip bir gezegeni incelemek için eşsiz bir fırsat sunacağını belirterek potansiyel öneminin altını çiziyor.
Dokuzuncu Gezegen Neden Önemli?
Kayıp gezegen arayışının kökleri, 1846’da Neptün’ün keşfinin ardından yapılan spekülasyonlara kadar uzanıyor. Aralarında 2016 ve 2017 yıllarında yapılanların da bulunduğu son çalışmalar, bu gezegenin varlığına dair ikna edici kanıtlar sunmuştur. Bu çalışmalardan birinin ortak yazarı olan Dr. Brown, “Planet X’in orada olduğuna dair çok fazla işaret var,” diyerek inancını koruyor.
İlginizi Çekebilir: Güneş Sistemi’nin Kayıp Halkası: Gezegen 9’un Gizemi Çözülüyor mu?
Bilim camiası bu kozmik saklambaç oyununu sürdürmeye devam ediyor. Eğer Dokuzuncu Gezegen keşfedilecek olursa Güneş Sistemi’nin evrendeki karmaşık dansına ilişkin anlayış yeniden şekillenebilir.
Kayıp gezegenin var olduğuna inanıyor musunuz? Yorumlarınızı Kayıp Rıhtım Forum’da paylaşabilir, daha fazlası için bizi Google News’ten takip edebilirsiniz.
Kaynak: Science Alert
Henüz yorum yok. Forum'a gelip sohbete katıl.