Gözlemlerini eserlerine aktararak biz okurları rafine bir entelektüellikle rahatsız eden Jeff VanderMeer’i Güney Menzil Üçlemesi’yle biliyoruz. Hatta üçlemenin ilk kitabı olan Annihilation (Yok Oluş), 28 Gün Sonra’dan tanıdığımız Alex Garland tarafından filme çekilmişti.
Tekinsiz tarzıyla Kafka ve Borges’e benzetilen VanderMeer’in yeni kitabı “Borne” okurların huzurunda. Kitabın tanıtım bülteni şu şekilde:
Jeff VanderMeer ödüllü bir yazar ve editördür. Dünya Fantazi Ödülünü üç kere kazanmış ve romanları 20’den fazla dile çevrilmiştir.
New York Times’in çoksatanlar listesinde uzunca süre kalan Southern Reach Üçlemesi’nin ilk kitabı Yok Oluş filme çekilmiş ve 2018’de Netflix’te gösterilmiştir.
Vandermeer’in gelecekte tasvir ettiği dünyasına iki büyük güç hakimdir: Devasa büyüklükte yırtıcı ayı Mord ve Büyücü. Mord, Şirket’in “bilimsel” deneyleri sonucunda ortaya çıkmış bir yaratıktır, esrarengiz Büyücümüz de kendini Şirket’in gizemlerini çözmeye ve nihai güç kazanmaya adamış bir karakter. Borne, yaşamını sürdürebilmek için saklanarak tuzaklar kurmakta ustalaşan Rachel tarafından Mord’ün kürkünün arasında bulunur. Rachel onu başta bir ganimet olarak düşünür, daha sonra onu şekilsiz bir bitki sanar. Ancak zaman geçtikçe ortaya çıkar ki Borne şekil değiştirebilen, konuşabilen, ruh haline göre renk değiştirebilen ve öğrenebilen bir yaratıktır.
430 sayfadan oluşan eserin çevirmenliğini yazarın diğer kitaplarında da olduğu gibi Aydın Sarucan ve Mine Sarucan yapıyor.
Bu yıl Locus ve Arthur C. Clarke ödüllerine aday gösterilen Borne, yazarın sevenlerini şimdiden sabırsızlandırıyor.
Alfa bizi şaşırtmaya devam ediyordu… Beklemiyordum bu kitabın çevrilmesini. Jeff VanderMeer’e başlama zamanı geldi de geçiyor anlaşılan.
Reddit’in övmekten geri durmadığı yazarlardan biri daha. Ben de çok merak ediyorum.
Üçlemesini, gizem için fazla kontrollü ve oyunbaz bulmuştum. Ve aynı gerekçelerle yazarlığındaki teknik ustalığı takdir etmiştim. Saf gizem-gerilim meraklıları bana katılır mı bilmem ama, merakı ve şüpheyi canlı tutmasını iyi biliyor kendisi. Hikâyesinden de, gizem sisi sebebiylen ilk başta anlaşılmaz gibi gelse de, sonunda parçaları birleştirmeye koyulunca “Böyle oldu/olmuş olmalı.” denilebilecek sonuçlar çıkartılabiliyor. Kendi adıma, Güney Menzili Üçlemesi’ni bitirince, aklımda cevapsız soru kalmadığını belirtebilirim.
Merakla beklediğim kitaplardan biri. Alfa umarım böyle güzel eserlerle yüzümüzü güldürmeye devam eder.
Hakkında yazılanların geneli modern bir yazarda seveceğim etmenleri işaret ediyor. Ben de düşmeyi planlıyorum yakın vakitte kendilerine.