Orkide Ünsür’ün derlemesiyle Işın Beril Tetik, Aşkın Zengin Akkuş, Gülbike Berkkam, Orkide Ünsür, Zeynep Çolakoğlu, Seran Demiral, Özlem Ertan, Funda Özlem Şeran, Nurgül Çelebi Özmen gibi dokuz ayrı kadının öykülerinden oluşan “Karanlıktaki Kadınlar” satışa çıktı.
Eserin tanıtım bülteniyse şu şekilde;
“Kadınlar bu kez tekinsiz öyküler anlatıyor…
Ama yakınarak, mağduriyeti yücelterek değil… Kadınlığın hep bilinen ama bilmezden gelinen gücüyle…
Kız Kulesi’nde bulunan albino bebek, Maltepe’deki Bakireler Tapınağı, İstanbul’a gelen büyücü, Büyükada Rum Yetimhanesi’ndeki hayalet, Yerebatan Sarnıcı’ndaki Medusa, Üsküdar Toptaşı’nda Valide-i Atik Külliyesi’ndeki gebe kadınlar, Kadıköy’de Süreyya Operası’nda bir soprano, Caddebostan’ın gizemli geçmişindeki cadı bostanı, Ayasofya’nın dehlizlerinde Sofia’nın dönüşümü…
Hepsi dokuz ayrı kadının imbiğinden geçerek, dokuz ayrı öyküyle bu kitabın sayfalarında buluşuyor.
İstanbul’un her biri farklı bir sır barındıran köşesinde, kadınların rehberliğinde gizemli, heyecanlı, gerilimli bir yolculuk…”
Kitabın lansmanı, 8 Mart’ta Kadıköy Penguen Kültür’de yapıldı. Şimdiden keyifli okumalar dileriz.
Eminim harika bir kitap olmuştur ama ışıldayan bir detay nedeniyle buna şimdilik odaklanamıyorum.
Kadınlar ve İstanbul bir yana Büyükada Rum Yetimhanesi üzerine bir hikaye yazılmış olması müthiş heyecan verici değil mi?
Büyükada‘daki Aya Yorgi Manastırı‘na gidip de yetimhaneyi uzun uzun seyretmeyen, oraya da küçük bir ziyarette bulunmayı düşlemeyen kimse yoktur herhalde. Yazık ki tüm görkemi ve hüzünlü geçmişiyle birlikte yavaş yavaş çürüyerek yok oluyor.
Umarım hakkında sadece hikayeler değil, romanlar da yazılır. Victor Hugo, Notre Dame‘ın Kamburu‘nu yazarak Norte Dame Kilisisesi‘ni kurtarmıştı. Belki böyle hikayeler ve romanlar da yetimhanenin kurtulmasına yardım eder.
Hikayede yetimhaneye ne boyutta yer verildiğini, geçmişinden ve mimarisinden nasıl bahsedildiğini gerçekten çok merak ediyorum. Kitabı edinme sebebim bu olacak.