Arcane İncelemesi: Runterra Evrenine Detaylı Bir Bakış

Arcane incelemesi sizlerle. Netflix’in son dönemde oldukça fazla izleyiciyi ekran başına çekmeyi başaran eseri, bir kesimden beklentinin üstünde not alırken kimilerine göreyse pek beğenilmedi. Peki 1. sezon bölümleri ile yayına giren animasyon dizisi gerçekten de başarılı mı, yoksa amaç League of Legends oyuncularının duygusal tarafına oynamak mı?

Riot Games, League of Legends oyununu duyurmasından sonra birçok oyuncuyu dijital platforma çektiği bir gerçek. MOBA oyunları arasında orijinalliği ya da türe getirdiği yenilikler hakkında tartışmalar uzun süre devam etti. World of Warcraft oyuncuları League of Legends’ı özgün olamamakla suçlarken, diğer taraf DOTA’nın eskimiş mekanikleri ve görselliklerini gözler önüne sermeye çalıştı. Ancak Riot’un League of Legends ile yadsınamaz bir şekilde başardığı şey sürekli olarak genişleyen evrenini oyunculara aktif bir şekilde hissettirmesi oldu. Bu noktada Riot Games evreni bir adım daha öteye götürerek Arcane dizisini izleyicileri ile buluşturdu. Oyundan tanıdığımız Vi ve Jinx karakterlerinin geçmişine yönelirken Runterra evreninin politik, coğrafi ve ahlaki yönlerini daha derinden inceleme fırsatını buluyoruz.

Animasyon dizisinin yapımcılığını Riot Games ile birlikte Fransız animasyon şirketi Fortiche yapıyor. Christian Linke, Alex Yee, Conor Sheehy ve Ash Brannon tarafından senaryoya aktarılan dizi Piltover ve Zaun arasında bitmek bilmeyen mücadeledeki kahramanları konu alıyor. Bilinmeyen bir teknolojinin yükseldiği dönemde iki bölge arasındaki politik gerilim tırmanıyor ve kahramanlarımız için taraflarını seçmenin zamanı yaklaşıyor.

Dizi yayınlandığı ilk haftada en çok izlenen yapımlar arasında yerini almayı başardı. Bu başarısıyla 2. sezonun geleceği kesinleşti. Türkiye’de de diziyi beğenen oldukça geniş bir kesim var. Ancak dizisinin bu kadar beğeni toplamasının en önemli sebebi League of Legends oyununun izleyiciler için duygusal bir anlama sahip olması mı yoksa dizi gerçekten övgüleri hak ediyor mu? Hazırsanız incelemeye başlayalım.

Arcane Dizisi 1. Sezon ile Ne Anlatıyor? Yapımın Konusu Ne Üzerine?

Diziyi sevmeyen kesimin en büyük kozu Arcane’in hikâye yönü. League of Legends evreninin derin ve çok katmanlı olması maalesef dizinin mükemmel bir senaryoya sahip olmasını beraberinde getirmiyor. Oyunu oynamak ve diziyi izlemek arasında büyük bir fark var. Dolayısıyla Vi ve Jinx’in hikâyesi aslında klişelere sarılı bir örgünün içinde sıkışıp kalmış. Savaşın ortasında kalmış iki karakter yeraltı dünyasının iyi kalpli liderlerinden birisi tarafından alınıp yetiştiriliyor. Kötülüklerin kol gezdiği bir şehirde hırsızlar arasındaki onuru bir sonraki nesle geçirmeye çalışıyor.

Dizide gerçekten kötü kötüler, geçmişin günahında takılıp kalmış tövbekârlar ve haklı bir savaş verdiğini düşünen kahramanlar var. Hepsi kendilerine verilen farklı renkteki şapkalarını takıyorlar ve sahne başladığında kimin hangi tarafta yer alacağını az çok kestirebiliyorsunuz. Kötü karakterimiz kendi çıkarlarını savunacak, tövbekârlar seslerine bile yansımış pişmanlıkları ile istemsizce yaptığı hatayı düzeltmeye çalışacak. Kahramanlarımız ise ne olursa olsun doğruyu ve iyiliğin peşinden gidecek. Senaryonun tahmin edilebilir olması bazı noktalarda sizi dramları izlemekten alıkoyuyor. Sıkıldığınız anda diziyi takip etmek sizin için yorucu bir iş haline gelmeye başlıyor. Aksiyon sahnelerin umuduyla dakikaları geçirebiliyorsunuz.

Ayrıca bazı noktalarda kör göze parmak gibi yapılan açıklamalar seyir keyfini çok düşürüyor. Kötü adamın kötü olması için kötü şeyler söylemesine her zaman gerek yok. Hele böylesi başarılı bir animasyonda ufak bir beden dili, atmosfer hatta donuk bir bakış bile mesajı vermeye yetiyor. Görsel dil böylesi işlerde diyalogların çok daha ötesine geçebiliyor. Şehir tasarımlarına oldukça başarılı bir şekilde aktarılmış bu durum sahne ve karakter bazında biraz daha zayıf kalıyor.

Senaryoda hissedilen bu tür zayıflıklara rağmen drama ve aksiyon ögeleri arasındaki dengeyi takdir etmek gerekiyor. Aksiyon odaklı bir oyunun diziye aktarılırken ekibin dramı yapabildiğince ağır işlemeye çalışması ve karakter motivasyonlarını açığa çıkartma çabası başarılı noktalardan biri. Yine de Riot’un farklı bir sistem izleyip sezonu üç bölümlük üç parçadan oluşturması mecburi zaman atlamalarını beraberinde getiriyor. Bu durum da karakter gelişiminin önüne mecburi bir set çekiyor.

Arcane 1. Sezon Bölümlerinin En Başarılı Yönü: Animasyon ve Görsellik

Arcane’in karakter tasarımı, görsellik ve animasyon tarzı ise belki de dizinin en güçlü yanı. Şehir tasarımlarının sadece görsel bir öge olarak değil aynı zamanda hikâyenin bir ögesi olarak kullanılması oldukça başarılı. Çizim tekniklerinin bölgelere göre değişmesi, hatların karakterlere göre değişmesi oldukça keyifli.

Animasyon ekibi çizimin ve CGI uygulamalarının getirdiği incelikleri sonuna kadar uygulamış. Sadece durağan sahnelerde değil aynı zamanda aksiyon sahnelerinde de akış gerçekten çok iyi. Seçilen kamera açıları izleme keyfini artırmanın yanı sıra sahne hâkimiyetini de izleyiciye veriyor. Ekip görsellik ve renk konusunda ellerini korkak alıştırmamışlar. Epik bir sahneyi izleyicinin önüne getirmek için teknolojinin her damlasını kullanmışlar. Karakter hareketlerindeki doğallık animasyonun başarısıyla birleşiyor. Star Wars: The Bad Batch animasyonunun düştüğü hataya düşmeyip karakterlere canlı mimikler vermeyi başarmışlar. Bu da sürekli olayı yorumlayıp karakterin söylediklerinden ruh durumunu analiz etmek zorunda bırakmıyor ve izleme keyfinizi kesinlikle artırıyor.

Renk paletlerinin seçimi ise neredeyse kusursuz. Zaun’un karanlığı ve kötülüğü yeşil ve siyah tonlarına hapsedilmişken, ütopik Piltover şehri altın sarısı ve beyaz renklerin hakimiyetinde. Böylece Runterra evrenine hakim olmayanların bile rahatlıkla fark edebileceği zıtlık kelimelerin ötesine geçiyor.

Seslendirmeler Nasıl?

Seslendirme ekibinin yapması gereken şeyi başarıyla ekrana taşıdıklarını söylemek mümkün. Özellikle bazı animasyonların seslendirilmesinde göze çarpan sonradan ekleme hissi Arcane’de yok. Karakterlerin hislerini yüz ifadelerinden çıkarmakla kalmıyor aynı zamanda seslerine işlemiş korkudan, mutluluktan veya sinirden de anlayabiliyoruz. Yapılan seslendirme ekrandaki karakterlere uygun. Ayrıca seslendirme League of Legends oyununda seçilen karakter seslerine oldukça yakın.

Arcane IMDb Puanını Gerçekten Hak Ediyor mu?

Riot Games’in yapımcılığını üstlendiği Arcane yapımı şu anda IMDb üzerinden 9,3 puan almış durumda. Animasyon dizisi ilk sezonunun tamamlanmasıyla Death Note ve Sherlock gibi yapımlardan daha yüksek bir puan topladı. Dizinin birtakım eksikliklerine rağmen bu kadar yüksek bir skor alması izleyicinin oyun üzerinden karakterlere duygusal olarak bağlanması olabilir. Rekabet temeline dayalı oyunda yönettiği karakter ile zafere ulaşması oyuncunun doğrudan karaktere bağlanmasına yol açabiliyor. Defalarca kez oynadığı, repliklerini ezbere bildiği ve mekaniklerine fazlasıyla aşina olduğu karakterin yaşamına dair yeni şeyler öğrenmek izleyicinin yapımı beğenmesinde oldukça önemli bir etken. Dolayısıyla bu tip izleyici, içeriğin ne anlatmaya çalıştığından ziyade ekranda gördüğü karakterlere olan duygusal bağıyla hareket ediyor.

Bunun yanı sıra Arcane dizisinin Runterra evrenine dair hiçbir bilgisi olmayan izleyicileri ise hayal gücü ve görsellik konusundan yakalıyor ki, bu konuda gayet haklı olduğunu söylemekte fayda var. Başarılı animasyon teknikleri, evrenin katmanlı yapısı bu konuya aşina olmayan izleyicinin bile etkilenmesini sağlayabiliyor.

Sonuç olarak büyük bir kitleye sahip Arcane dizisinin hak ettiğinden biraz daha fazla övgüyle karşılandığını düşünüyorum. Şu sıralar olması gereken noktadan daha üstte tutuluyor. Bazı noktalarda karakterlere ve evrene olan samimiyetimizin tükettiğimiz eserin önüne geçmesine izin vermemeliyiz. Daha iyiye götürülebilecek senaryosu ve zaten muhteşem olan görsel sunumuyla Arcane 2. sezona umutla girecektir.

Siz Arcane 1. sezon bölümleri hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorum ve eleştirilerinizi Kayıp Rıhtım Forum üzerinden bizimle paylaşabilirsiniz.