Çoksatarlar arasında kendi yerini rahatça bulan Eoin Colfer kitaplarından uyarlanan Artemis Fowl filmi incelememiz sizlerle. 12 yaşındaki suç dehasını ve ailesi etrafında şekillenen iki dev dünyayı kendine özgü bir şekilde anlatan kitaplar Colfer’ın kendi tanımıyla: “Periler içeren bir Die Hard.” Peki bu tuhaf serinin film uyarlaması nasıl olmuş?
Popüler kitap serisinin 20 yıldır beklenen filmi Artemis Fowl, sonunda Disney+’a geldi. Ancak gelişi muazzam bir arkadaş ortamına koşturarak gelen ve tüm eğlenceyi bozan birinin acelesiyle oldu. Eoin Colfer’ın perilerin ve insanların dünyası arasında olan olayları konu alan kitap serisinden uyarlanan film aceleye gelmiş ve iyi düşünülmemiş bir senaryoya sahip. Karakterlerin birbiri ve oyuncularıyla uyumsuzluğu da cabası. Pek çok sorun içeren bu film; Harry Potter, Narnia Günlükleri, Altın Pusula gibi kendine benzeyen eserlere göz atmayıp dersine maalesef ki çalışmamış.
Bu incelememizde artık alıştığımız ve, “Uyarlama yapıyorsanız da kaliteli olsun bari!” diye yakındığımız fantastik eserlerden bu gecikmiş uyarlamayı ele alıyoruz. İncelememiz SPOILER (sürprizbozan) içermemektedir. Bu nedenle rahatlıkla okumaya devam edebilirsiniz.
Yakamızı Bırakmayan O Şiddetli Duygu: Olmamışlık
Filmin kitaptan senaryoya yazımı kısmında Conor McPherson (The Eclipse), yönetmenlik koltuğunda ise Kenneth Branagh (Murder on the Orient Express) var. Oyuncularımız ise oldukça minik bir kadrodan oluşuyor. Bir nevi tüm film boyunca aynı simalar ekranda dönüp duruyor. Ferdia Shaw, Artemis Fowl’u canlandırıyor ve kendisi yepyeni bir oyuncu daha. Colin Farrell (The Lobster) Artemis’in babasını, Nonso Anozie (Cinderella) ise Fowl ailesinin korumalığını üstlenmiş. Kadroda en göze çarpan ise Josh Gad ve onun canlandırdığı Mulch Diggums. Tahminimce en çok ekran süresine sahip olan bu cüce, filmin kurtarıcı noktalarından biri. Bu şekilde hem oyunculuğun hem de eserlerdeki bu tür ara karakterlerin önemi bir kere daha hatırlatıcı olarak karşımıza çıkmakta.
Koronavirüs nedeniyle ertelenen ve sinema salonlarında kendine yer bulamayan filmlerden biri olan Artemis Fowl, Disney’in yeni platformuna bu talihsizlikler üzerine “sürülmüş” bir durumda. Ülkemizde henüz kullanıma açık olmayan Disney+ platformu üzerinden geçen ay yayınlanan film birçok eleştirmen tarafından yerilmekte ve bu güzel fantastik edebi eserin kötü bir uyarlaması olarak bizlerin akıllarında üzücü bir yer kaplamakta.
Film başından sonuna kadar kitapları okumamış olanlar için dünya(lar) ve Fowl ailesi ile ilgili tonla bilgiye sahip. Bu “öğrenme tekerleri” yetmezmiş gibi tüm filmin anlatımını da aynı şekilde kurgulamalarına neden olmuş. Mulch Diggums (Josh Gad) film boyunca MI6? tarafından sorgulanmakta ve bu şekilde de izleyiciye bilgiler aktarılmakta. Aynı zamanda daha önce de bahsettiğimiz gibi ara bir karakter olan Mulch, sevecen ve komik yanıyla bizlere Harry Potter’dan Hagrid’i anımsatmakta. Hikâye ilerledikçe kendisini ve kişiliğini tanıdığımız Diggums film sonunda Fowl ailesinin bir dostu olarak gelişimini tamamladığından (eğer gelebilirse) serinin devam filmi için önemli bir konumda.
Perilerin Devasa Minik Dünyası
Koca bir ırk olan perileri çok kıyısından köşesinden işleyen filmde öğrendiklerimiz ya Artemis’in babasından ya da tutsak düşen peri kızı olan Holly Short’tan (Lara McDonnell) geliyor. Bütçe azlığı düşünüldüğünde normal gibi gözüken ama yine de affedilmesi mümkün olmayan bir eksik. Yıllar boyu birçok fantastik eserde karşılaştığımız bu ırklar ele alınmamış, anlatılmamış. Hatta savaş sırasında kahramanımız bazı ırklar hakkında bilgi edinmeye çalışıyor.
Film boyunca yalnızca askeri bir düzende izleyebildiğimiz periler, Komutan Root (Dame Judi Dench) tarafından komuta ediliyor. Zaten sıkış sıkış olan film zaman çizgisinde gereksizliği en yüksek seviyeden gösterilmesi da ona yıkılmış durumda. Ünlü aktörün -her ne kadar çok güzel oynasa da- gereksiz bir soruşturma ve yönetiminin devrilmesi (yalnızca 5-10 dakikalığına) gibi saçma şeylerle meşgul edilmesi filmin zaten hoş bir yerde olmayan kalitesini iyice diplere çekmiş durumda. İyi olan şeylerden biri ise 803 yaşında olan bu yaşlı komutanın Holly Short’a tavsiye verip mentorluk yapması. Her ne kadar çok klasik sahneler ve çok göze çarpan oyuncuların uyumsuzluğu olsa da duygu yine de aktarılmayı başarmış.
Bunlar dışında yine bütçe azlığının gözlerimize kazındığı önemli bir nokta var. Tabii ki artık görsel efekt konusunda çığırlar açmış bir dünyada yaşıyoruz. Bu sebeple asıl isteğimiz bu görsellikteki gerçeklik. Artemis Fowl ise bunu kısmen başaramamış durumda. Mulch Diggums’a yapılan devasa ağız ve tünel açma gibi çizgi filmleri bile aratan berbat efektleri bir yana bıraksak dahi, dev bir peri ordusunun bir evi çevrelemesi ve zaman kapsülünün yalnızca bir iki çekimde kendi işlevini belli edebilmesi dışında pek bir olay yok. Olan bütçeyi de evin içinde gerçekleşen kargaşaya saçıldığını düşünüyorum.
Sıkışmış Bir Hikâye
Senaryo olarak özensiz çalışılmış gibi gözüken bu filmde bize göre bu durum iki sebepten kaynaklanıyor olabilir. Birincisi görünürde olan neden. Gerçekten özensiz ve aceleci bir şekilde bitsin ve sürelim artık şu filmi şeklinde bir anlayıştan kaynaklanıyor olabilir. İkincisi ise bu filmin anlatacak ve öğretecek çok şeyinin olması. Yeni bir dünyaya girerken karakterlerin olmasa da olayların fazlalığı ve arka arkaya olmaları nedeniyle sürekli bir karmaşa havasında. Filmin yalnızca bir buçuk saatten oluşması işlerini oldukça zorlamış olmalı.
Başlangıç olarak sakin ve oturaklı açılan filmde hem anlatıcı hem ara karakter konumunda olan Mulch ile tanışmamız muhteşem bir detay. Ancak Mulch hikâyeye çok sert dalıyor. Artemis ve babası arasındaki ilişki anlaşılmazlık ve hatta bunlar gerçekten baba oğul mu ya konumu içinde kalıyor. Hızla geçtiğimiz bu ilişkiden sonra Artemis’in öğrendiği her şeyin gerçekliğini kabul etmesi 20 saniyesini bile almıyor. Kendi deyimiyle 12 yaşında “suç dehası” olan Artemis, filmin üçte birini bitirmeden olgunluğa anında ulaşıyor, babasının ve gerçeklerin peşine koşuyor, tüm peri ırkına savaş açıyor. İki filme bile sığdırabilecek bu kadar konu ve karakterin gelişimi göz açıp kapayıncaya kadar olmuş oluyor. Bunlara anında maruz kalan seyircinin yapımın yarısında hikâyeden minik bir anlığına bile kopması çok mümkün hale geliyor. Neyse ki(!) bu sürekli sürekli gözlerinize ateş eden olaylar silsilesi içinde kalmanız ile hikâyeye ince bir iplikle tutunmuş oluyorsunuz.
Kapanış ise bildiğimiz gibi. Kesinlikle geri döneceklerinden emin bir şekilde, hatta ve hatta bir pilot bölümü sunmuşçasına kapanan film bizim için “izle geç ve ardına fazla düşünme” kategorisinde. Sevenlerinin illaki olacağı bu uyarlamanın geleceği kesinlikle bir Harry Potter ve benzerleri değil. Yöneldiği kitleyi kitabın yöneldiği kitleden bile aşağıya çekip gençlerden çok çocuklara yönelecek gibi duran Artemis Fowl, kitabı okumayan ben için bir hayal kırıklığı olmuş durumda. Kitabı okuyanları ise düşünemiyorum bile…
Artemis Fowl Filmi Bana Ne Kattı?
Dediğim gibi izle geç ve ardına fazla düşünme, tarzı bir film kategorisinde film. Mulch Diggums ile eğlensem ve bu fantastik dünyaya ilgi duysam da ilişkiler arasındaki kopukluk ve daha önce saydığım nedenlerle bana çok bir şey katmadı bu film.
Ancak bu tarz tam olarak olamamış uyarlamaların başardığı bir nokta şu: Uyarlandıkları esere bir ilgi ve saygı, bir yaklaşım yaratması. Bu filmden sonra bu olmamış uyarlamanın kaynağını, olmuş mu olabildiyse nasıl olmuş diye bir araştırmayı merakına girmem oluştu. Çağımızda sürekli ve genellikle kitaplardan beslenen bu film ve dizilerin beğenilmedik yanları olmadan düşünmek, araştırmak ve keşfetmek bu eserlerden daha önemli bir konuma ulaşıyor artık.
Sizler Artemis Fowl’u izlediniz veya okudunuz mu? Film hakkında yorum ve eleştirilerinizi Kayıp Rıhtım Forum’da bizimle paylaşabilirsiniz.
Bu kadar ertelemeden sonra bir şeylerin düzeltilemeyecek kadar ters gitmiş olabileceği akla geliyordu. Eh, öyle de olmuş.