in ,

The Wheel of Time 2. Sezon İncelemesi: Hüsrandan Heyecana Uzanan Epik Yolculuk

The Wheel of Time 2. Sezon incelemesi ile sizlerleyiz. Prime Video’nun “Zaman Çarkı” uyarlaması geri döndü. Peki izleyicileri nasıl bir ikinci sezon bekliyor?

Zaman Çarkı 2. Sezon İncelemesi - The Wheel of Time - Prime Video
- Reklam -
- Reklam -

The Wheel of Time 2. Sezon incelemesi için söze başlamadan önce gözlerinizi kapatmanızı istiyorum. Derin bir nefes alın ve yavaşça verin. Ardından benimle birlikte tekrar edin: “İzlediklerimiz Robert Jordan’ın kaleminden çıkan serinin bir uyarlaması değil, onun yarattığı evreni hareket ettiren çarkın yeni bir dönüşü…” Derin bir nefes daha ve evet, nerede kalmıştık?

İlk sezonun ardından öylesine hüsrana uğramıştım ki 1 Eylül’de Prime Video’da yayınlanmaya başlayan The Wheel of Time 2. sezonu izlemeyi planlamıyordum. Kararlıydım, ilk gençlik yıllarımda elimden bırakamadığım serinin ekrana böylesine kötü uyarlanmış oluşuyla bir kez daha yüzleşmek istemiyordum. Yeni sezon hakkında çıkan haberleri takip etmemiş, fragmanları izlememiş, yayınlanan tanıtım fotoğraflarını incelememiştim.

Ancak 1 Eylül günü içinde dolaşmaktan inanılmaz keyif aldığım evreni – ekrana nasıl uyarlanmış olursa olsun – izlemekten kendimi alamayacağım gerçeğini kabullenerek bir oturuşta yayınlanan ilk üç Zaman Çarkı bölümünü izledim. Ardından haklı olarak kendimi bir sonraki bölümü heyecanla beklerken buldum.(Sonuçta kabul edelim Nynaeve’in üçüncü bölümdeki Kabuledilmişlik testinin altından çok güzel kalkmışlar.) İşin ilginç tarafı -hazır olun- 2. sezon tahmin ettiğim kadar kötü değil…Hatta dürüst olmam gerekirse kimi bölümleri gerçekten çok beğendim! Evet, aldıkları her kararın mantıklı olduğunu ya da yaptıkları her bir değişikliğin yerinde olduğunu düşünmüyorum. Hiçbir şekilde düzeltebileceklerine inanmadığım hataları düzeltmişler mi? Hayır. Peki, ilk sezondan daha iyi bir sezon izledik mi? Kesinlikle evet!

- Reklam -

The Wheel of Time 2. Sezon – Zaman Çarkı İnceleme

The Wheel of Time 2. Sezon incelemesi dizinin tamamı hakkında olduğu için diziyle ilgili spoiler içeriyor. Kitapların detaylarına girmemeye özen göstermiş olsam da uyarımı yapayım, incelemede ilk dört kitap hakkında hafif derecede sürpriz kaçıran detaylar bulunuyor.

İlk olarak The Wheel of Time dizisinin yapımcılarına karikatür kötüler yaratmak yerine Karanlık Dostlarının nasıl her yerde olabileceğini ve birbirlerinden bambaşka amaçlarla Karanlığa hizmet ettiklerini göstermeyi tercih ettikleri için teşekkür etmek istiyorum. Zaman Çarkı serisini diğer epik fantastik kurgulardan ayıran özelliklerinden biri kötülerinin çeşitliliği ve incelikle tasarlanmış olmasıdır. Kimisi hırslarından doyumsuz güç arzularından kimisi ise kıskançlıklarıyla kamçılanmış yetersizlik korkularından, başkaları aşk ve adalet arayışlarından Karanlığa yeminlerini etmiştir. Gölgede yürümenin sayısız yolu vardır ve ikinci sezon bunu açık bir biçimde görünür kılmıştır.

The Wheel of Time 2. Sezon İncelemesi - Zaman Çarkı

Bununla birlikte Terkedilmişlerin içinde bile Ishameal dışında hiç kimse Karanlık Varlık’ın gerçekten neyi temsil ettiğinin tam olarak ne istediğinin farkında değildir. En azından Ishameal böyle düşünmektedir. Terkedilmişlerin hemen hemen hepsinin arzuladığı başka bir şey varken; o farklı gözüken ama özünde aynı olan döngüyü defalarca kez tekrar yaşamaya direnerek Çark’ı kırmak ve gerçekliği yıkmak istemektedir.

Dizinin hem karanlık dostlarının çeşitliliğini iyi işlediği hem de Ishameal’in felsefesini bir nebzede olsa ekrana aktarmayı başarabildikleri kanaatindeyim. Fares Fares’in Ishameal performansına da diyecek sözüm yok. Kendisinin Natasha O’Keeffe ile olan her sahnesi enfesti. Yeri gelmişken Natasha O’Keeffe’in Lanfear’ini ne kadar övsem yeterli olacağını sanmıyorum. Bundan sonra kitapları okurken zihnimde canlandıracağım Lanfear kesinlikle ondan başkası olmayacak. Ne yalan söyleyeyim Ishameal, Lanfear ve Lews Therin arasındaki dostluktan söz edilmesi dahi beni mutlu etti. İlk sezon beklentimi o kadar düşürmüş olacak ki Terkedilmişlerin bu derece iyi temsil edilebilmiş olmasına şaşırmaktan kendimi alamıyorum. Sezon sonu sürprizi Moghedien’in “gölgelerin içinden usul usul” diye mırıldanışı hangimizin tüylerini ürpertmedi?

The Wheel of Time 2. Sezon ile Akıllara Kazınan Sorular

İkinci sezon itibariyle Terkedilmişlerden ikisinin adı anılırken – Graendal ve Sammael – üçüyle de – Ishameal, Lanfear ve Moghedien – tanıştık. Seriyi okuyanların bildiği üzere on üç Terkedilmiş var. Ancak ilk sezonun sonunda Dünyanın Gözünde Balthamel ve Aginor ile karşılaşmadığımıza göre onların bir daha hikâyeye dahil edeceklerine ihtimal vermiyorum. Ishameal’in odasında da altı tane mühür olduğundan dizide yalnızca sekiz Terkedilmiş olacağı kanaatindeyim. Ayrıca garip bir biçimde Alanna ve muhafızlarının Lan’i sorgulamak için götürdükleri sözde Terkedilmişler Tapınağı’nda da sekiz heykel olduğunu hatırlatmak isterim. (Lan ve Moiraine dramasına bu incelemede değinmeyi planlamıyorum, çünkü izlemesi bunca can sıkıcıyken inanın hakkında yazması daha da can sıkıcı.)

Dolayısıyla insan merak etmeden duramıyor acaba geriye kalan üç Terkedilmiş hangileri olacak? Bana kalırsa Lanfear, Moghedien ve Graendal dışındaki başka bir kadın Terkedilmiş görmeyeceğiz ki zaten dizideki Lanfear bir nevi Semirhage ile iç içe geçmiş gibi.

Zaman Çarkı 2. Sezon İncelemesi - The Wheel of Time

Moiraine’in Lanfear hakkında söylediklerine kulak kabartacak olursak kendisi Terkedilmişler arasında iki yönüyle biliniyormuş: Gereksiz acımasızlığı ve rüyalar alemindeki olağanüstü yeteneği. Evet, Lanfear kitaplarda da rüyalar alemindeki yeteneğiyle bilinir, ancak sadistliğe varacak derecede acımasız olan Semirhage’dır. Biri yalnızca beyaz giyerken diğeri sadece siyah giyer, ilkinin saçları upuzunken diğerinin kulakları hizasındadır ve ne ilginç ki dizideki Lanfear rüyalar aleminde karşımıza siyah kıyafetler ve kulak hizasındaki saçlarıyla çıkar.

Ayrıca Zaman Çarkı kitaplarındaki Lanfear planlarını ince ince işler dizideki de öyledir, ama ek olarak dizide yok yere şiddete başvurur ki bu açıkça Semirhage’in yapmaktan büyük keyif alacağı bir şeydir. Dolayısıyla izlediğimiz Lanfear’in Semirhage ile iç içe geçmiş olduğuna tamamen ikna olmuş durumdayım ve bundan şikayetçi de değilim. Sadece siyah ajahın başını çeken Mesaana’yı da göremeyeceksek, bir sonraki sezonda büyük ihtimalle izleyeceğimiz Beyaz Kule’deki darbeyi kim organize edecek onu merak ediyorum.

Lanfear ile Rand İlişkisi

Hazır söze Terkedilmişlerle başlamışken biraz da dizinin Lanfear ile Rand arasındaki ilişkiyi ele alış yöntemini övmeme izin verin. Bence Lanfear’in Lews Therin’e olan saplantısı ilişkilerinin toksikliği ekrana harika aktarılmış. Rand ile aralarında geçen diyaloglarda yalnızca bakışlarıyla dahi umursadığı tek şeyin Lews Therin olduğunu apaçık söylüyor. Lews Therin’i ne kadar özlediğini, ona nasıl âşık olduğunu, onu ne denli istediğini dudaklarının titremesinden bile anlayabiliyoruz.

The Wheel of Time 2. Sezon Dizi

Aynı zamanda ikilinin paylaştıkları her an adeta, “Manipülasyon nedir ve nasıl yapılır?” dersi gibi. Rand Egwene’i görmek istediğinde, bir başka kadını bunca umursamasından duyduğu rahatsızlığı öylesine iyi yansıtmış ki Natasha O’Keeffe, diyecek sözüm yok, harikaydı! Ayrıca sezonu bir araya getiren tüm düğümleri kendisinin atmış olması detayına her ne kadar bayılmış olsam da Valere Boru’sunu Loial ile Ingtar’a öylece vermiş oluşunun laf arasında önemsizmiş gibi geçmiş olması canımı sıkmadı değil.

The Wheel of Time 2. Sezon’daki En Güçlü Performans

Yeri gelmişken ikinci sezonun en güçlü performansının açık ara Madeleine Madden’in Egwene’i olduğunu kabul etmek gerekiyor. Bununla beraber yazar odasının da kendisine oynamak için en sağlam malzemeyi verdiğini inkar edemeyiz.

6. bölüm yalnızca dizinin şimdiye kadar ki en iyi bölümü olmakla kalmıyor fakat aynı zamanda Madeleine Madden’in de oyunculuğunun zirvesinde nasıl parıldadığını izliyoruz. Kitapta minicik bahsi geçen bir detayı alıp bölümün odağına yerleştirip resmen bir sürahi üzerinden Damane – Sul’dam ilişkisini muazzam bir biçimde işlemişler.

Madeleine Madden - Egwene - Zaman Çarkı

İlk izleyişimde nasıl gözyaşlarına boğulduysam ikinci izleyişimde de kendimi yine ağlarken buldum. Seanchanların yönlendirebilen kadınları yular takılması gereken köleler olarak gördüklerini, bu uğurda uyguladıkları fiziksel ve duygusal şiddetin boyutunu tek bir bölümde kusursuza yakın bir şekilde izah etmeyi başarmışlar.

Egwene’in hikâye arkına tek itirazım şu: keşke Nynaeve ve Elayne’in onu kurtardığını görseydik de tüm serinin defalarca kez altını çizdiği dostlarınız olmadan büyük engelleri aşamazsınız, güvenebileceğiniz yoldaşlara ihtiyacınız var mesajını alsaydık. Böylece hem Nynaeve ve Elayne son bölümde bir şeyler yapmış olurlardı ki evet bence final bölümünün en zayıf halkası ikilinin cidden hiçbir şey yapmamış olmasıydı hem de Egwene’e maruz kaldığı şiddetten sonra yalnız olmadığı gerçekten hissettirilebilseydi!

Ah bir de keşke Renna’yı öldürmek yerine tasmalı kalmasının Renna için ölümden daha beter olduğu aktarılabilseydi. Kuledeki sahnenin teknik olarak aslında işlemesinin imkansız olduğuna hiç girmiyorum. Sadece Renna yularlanmışken bir şekilde Egwene’in de hâlâ ona yularlanmış olduğunu kabul edeceksek, böylesine bir anda Renna’nın ikisinin de ölümünü tercih edeceğine eminim, asla o yuları bırakmazdı.

- Reklam -

Es Geçilen Seanchan Kültürü

Diziye bir başka eleştirim, Seanchan kültürü üzerine biraz daha gidilmesi gerektiğiydi. Ki bu sayede ne kadar ürkütücü bir tehdit olduklarını algılayabilelim. Arthur Şahinkanadı’nın soyundan olan Seanchanların, onun topraklarını geri almak için dönmüş olduklarının altı daha net çizilebilirdi.

The Wheel of Time - Zaman Çarkı 2. Sezon

Bence bunun sağlanabilmesi için ihtiyacımız olan şeylerden biri Tar Valon’da gerçek bir ders görmekti. Üç Yemin’in tarihiyle ilgili bir ders dinleyebilirdik ve kızlara Arthur Şahinkanadı’nın Aes Sedaiları Üç Yemin’e nasıl zorladığı anlatılabilirdi. Ya da dönen Seanchanların yönlendirebilen kadınlara karşı olan düşmanlığını kızlara karşılaştıkları Sarı Ajah anlatabilirdi ve Şahinkanadı’nın Aes Sedailara yönelik politikasından bahsedilebilirdi. (Bu arada Sarı Ajah’ın dövüşürken anatomi bilgisini kullanması ne muazzam bir sahneydi!) Öyle ki Boru’nun Kahramanlarının komutanlığını yapan Şahinkanadı, son bölümde kendi soyundan gelenlerle savaştığında kitabı okumamış olanlar şaşırıp borunun üfleyene olan bağlayıcılığını böylelikle iyice anlayabilirdi. Evet, Şahinkanadı ve yürüttüğü politika hakkında kısa bir tarih dersine kimsenin itiraz edeceğini sanmıyorum.

Zaman Çarkı 2. Sezonda Altından Kalkılamayan En Büyük Sorun

Bu da bizi dizinin altından kalkamadığı en büyük soruna getiriyor: Boru Avı. İkinci kitap baştan sona klasik fantezi görev hikâyesidir. Yüzlerce sayfa karakterlerimiz borunun peşinde koşar, bir elde eder bir kaybederler. Sayfalarca Boru’nun Son Savaş’ta nasıl belirleyici bir rolü olacağı anlatılır, onu elde etmesi gerekenin Yeniden Doğan Ejder olduğu defalarca kez vurgulanır. Herkes Falme’de bir araya gelir ve Boru inanılmaz kritik bir anda Mat tarafından çalınır. Boru’nun Kahramanları Seanchanları ve Beyaz Pelerinlileri defederken, Rand Falme göklerinde Ishameal ile efsanevi düellosunu yapar.

Dizi ne Valere Borusunun önemini doğru düzgün tesis edebildi ne de serinin hayranlarına yıllardır bekledikleri efsanevi düelloyu izletebildi. Tamam, göklerde savaşmasınlar bir kulenin tepesi de olur. Ama en azından doğru düzgün bir düello izleseydik! Neydi o öyle, Ishameal bildiğiniz dümdüz durdu, Rand gelip pıt diye kılıcı göğsüne sapladı. Olacak iş mi bu yahu? Tamam sezon boyunca Rand’e ikinci kitapta alması gereken kılıç eğitimini aldırmadınız Lan’den, tamam zaten Tek Güç konusunda da ilerleyemedi doğru düzgün, ama öylece durur mu Ishameal Rand’in karşısında?

Mat ve Min

Ne hissedeceğimi bilemediğim hikâye arklarından biri de Mat’inkiydi. Dónal Finn’in Mat performansını gözüm hiç yadırgamadı, bence gayet karakteri hakkını vererek canlandırmış. Ama yazarlar Min ile ne yapacaklarını o kadar bilememişler ki ikiliyi inanılmaz saçma bir şekilde bir araya getirmişler. İlk sezona kıyasla Min’in desenden gördüğü imgeleri hikâyeye daha işlevsel bir şekilde yedirmeyi başarmış olsalar da Min’i gönülsüz bir Karanlık Dostu yapmak kimin fikriyse bir müddet kendilerine servis edilen biranın ılık olmasını diliyorum.

Finn Mat Cautho - Zaman Çarkı

Keza aynı kişinin Mat’e hançeri kumaş parçasıyla sopaya bağlatalım fikrini de bulduğu kanısındayım. Şimdi Mat’in elindeki efsanevi ashandarei mı? Olacak iş değil! Hançerle Valere Borusu’nun sandığını kirleterek yarmasına da cidden diyecek sözüm yok…Boruyu üfledikten sonra hatırlıyorum deyip ardından kadim lisanda “Zarları atma zamanı!” diye haykırması her ne kadar tüylerimi diken diken edip beni gülümsetmiş olsa da acaba bu Rhuidean’da Eelfinnlerle karşılaşmasını göremeyeceğiz anlamına mı geliyor?

Eğer öyleyse inanılmaz hayal kırıklığına uğrayacağım çünkü geçmiş hayatlarının anısını bu kadar kolay kazanmış olmamalı. Tüm bunlar bir yana, Mat’in Rand ve Perrin ile kavuştuğu sahnelerin içimi ısıttığını inkar edemeyeceğim. Perrin’e Rand’in hayatta olduğunu söylerken saç tıraşının berbat olduğunu eklemesi gibi minik detaylar bence serinin hayranlarına kitaplardan bildikleri karakterlerin ete kemiğe bürünmesini sağlıyor.

The Wheel of Time 2. Sezon İnceleme - Zaman Çarkı

The Wheel of Time’daki Perrin hakkında ne düşünmek ne de yazmak istiyorum. Sadece umarım ileriki sezonlarda İki Nehir’i Beyaz Pelerinlilere karşı savunuşunu izleyebiliriz, sonuçta dizi bunun gerçekleşmesi için yeterince tohum ekti. Yanlış hatırlamıyorsam Perrin’in seri boyunca karşılıklı tek bir anının bile olmadığı Aviendha’yı onun aracılığıyla tanıtmalarına da ne diyeceğimi bilemiyorum. Umuyorum ki gelecek sezonda Aiel Kıraçlarına gidilir, orada kendisini ve Aiel kültürünü daha yakından tanırız.

The Wheel of Time 2. Sezon Hakkında Son Sözler

Son olarak açık yüreklilikle şunu söyleyebilirim ki The Wheel of Time 2. Sezonu beklediğimden çok daha iyi çıktı. Beni gelecek sezonları için heyecanlandırmakla kalmadı, kendimi yeniden seriyi okurken buldum.

The Wheel of Time uyarlamasının yaptığı pek çok hata olsa da bir adaptasyon sizde uyarlandığı eseri yeniden okuma arzusu uyandırıyorsa bir şeyleri de doğru yapıyor demektir. Evet, dizinin hâlâ izleyicisine yönlendirmenin ne demek olduğunu, nasıl işlediğini, örgüleri örmenin pratik olarak nasıl gerçekleştiğini doğru düzgün izah edebildiğini düşünmüyorum.

Hatta yapımcıların da bu karmaşık büyü sisteminin tam olarak nasıl çalıştığını anladığını zannetmiyorum. Kimse kusura bakmasın sezon finalinde Moiraine o kadar uzaktan yönlendiremez ya da hiç kimse ne kadar güçlü olursa olsun o kadar uzakta ki bir kulenin tepesinde duran görmediği birine kalkan koyamaz.

Zaman Çarkı 2. Sezon Posteri

Yine de ilk sezon bittiğinde hissettiğim hüsran çok uzaklarda kaldı. 3. sezonda Aiel Kıraçlarını, Caemlyn’i ve Tear’i görmek için sabırsızlanıyorum. Aiel kültürünü derinlemesine işleyebilirlerse ve aynı zamanda Beyaz Kule siyasetine hakkıyla girebilirlerse işte o zaman 2. sezondan çok daha iyi bir 3. sezon izlemiş oluruz. Umarım bu heyecanım kursağımda kalmaz ve The Wheel of Time dizi uyarlamasının kalitesi sezonlar ilerledikçe katlanarak artar.

Peki ya sizler neler düşünüyorsunuz? Sizce de The Wheel of Time 2. Sezon ilkinden daha iyi miydi yoksa ben mi en sonunda bir nebze eli yüzü düzgün bölümler izlediğimiz için mi bunca heyecanlandım? Sizce de artık çekinmeden Zaman Çarkı’nın vasat bir uyarlamadan daha fazlası olduğunu en azından idare eder olduğunu söyleyebilir miyiz? Kendi adıma ben söylüyorum. İlk sezonun günahlarını affettirmiş olmasa da ikinci sezon ilkinden katbekat daha iyiydi.

Görüşlerinizi bizlerle Kayıp Rıhtım Forum’da paylaşabilirsiniz.


Daha fazlası için bizleri Google News’ten takip edebilirsiniz.

Merve Akartuna

1994, İstanbul doğumluyum, Galatasaray Üniversitesinde felsefe lisans eğitimimi aldıktan sonra Université de Strasbourg’da yüksek lisansımı tamamladım. Kendimi bildim bileli okumaktan ve yazmaktan muazzam keyif almışımdır. Aristoteles kadar Robert Jordan’a düşkünüm. Fantastik kurgunun zihni özgürleştirici gücüne inancım tam. Sevdiğim yazarların yarattıkları evrenlerde zaman algımı kaybetmeye bayılıyorum. Varlığım sürdükçe merak ettiklerimi sorgulamaya, arzu ettiklerimi okumaya ve düşündüklerimi yazmaya devam edeceğim.

3 Yorum BULUNUYOR


  1. Avatar for Howl Howl dedi ki:

    Seriyi okumamış biri olarak ilk sezon benim için central parkta cosplay kıyafetlerle frp oynayan kolej kulübü öğrencilerini izlemek gibiydi. Her an biri kulaklığı ve spor kıyafetiyle yandan koşup gidecekmiş gibi yapay gelmişti her şey. Ne bir fantaziye ortak olma ne de mistik bir auraya kapılma hissi vermişti.

    Acaba ilk sezon aşırı kötü diye mi herkese bir nebze iyi geldi ikinci sezon diye düşünmüyor değilim. Rosamund Pike’ın oyunculuğunu sevdiğim için izleyebilirim ikinci sezonu ama o bile kötüydü ilk sezonda.

    Koca külliyatları ekrana kusursuz taşımalarını beklemiyorum ama masalsı bi anlatım, insanı o dünyanın cidden var olabileceğine bir nebze bile inandırma o hisse kapılmasını sağlama, mistik bi atmosfer sunamıyor yeni dönem uyarlamalar. Tembel yazarlık mıdır yaratıcı zekanın politik uyaranlar yüzünden ölümü müdür artık bilmiyorum ama yeni yapımlar hiç heyecan uyandırmıyor artık.

  2. Avatar for cankutpotter cankutpotter dedi ki:

    Öncelikle çok güzel bir inceleme olmuş. ikinci sezonun ilk üç bölümünden sonrasını izlememiş biri olarak görüşlerim pek olumlu değil. Bir ara oturup izlemeyi düşünsem de o an şimdi değil.
    Uyarlamaların kaynak materyale daha sadık kalması gerektiğine inanırım, bu sayede hikâyelerin daha doğru uyarlanacağını düşünüyorum; tabii bu konuda beni yanıltan ve farklı yollar tercih etseler de başarılı olan uyarlamalar da var ancak Zaman Çarkı fazla başına buyruk bence. Bu yüzden izlemek çok da içimden gelmiyor, yine de bir ara bakabilirim, tabii eğer diziye dayanabilecek gücü bulursam.

  3. Avatar for Sedi Sedi dedi ki:
    1. sezonun 4 bölümüne dayana bilmiştim. Ya izle geç diyenler de var ama izledikçe aklına kitaplar geliyor. Elinde olmadan kızıyorsun. Zevk alman gerekirken hüsrana uğruyorsun.

Henüz yorum yok. Forum'a gelip sohbete katıl.

Sofia Coppola Twilight Yönetmenliği

Sofia Coppola, Yıllar Önce “Twilight”ın Son Filmini Yönetmenin Eşiğinden Nasıl Döndüğünü Açıkladı

Cadılar Bayramı Cinayeti: Agatha Christie'den Poirot Kitabı

Agatha Christie Uyarlaması “A Haunting in Venice” Filmine İlham Olan “Cadılar Bayramı Cinayeti” Yeniden Türkçede