in ,

Gökcan Şahin: “Anlatım Şekli ve Hızıyla İstanbul Tanrıları, Çizgi Roman Kültüründen Esintiler Taşıyor”

Gökcan Şahin, İstanbul Tanrıları serisinin “Laplace’ın Son Şeytanı” adlı ilk cildinin ortaya çıkış serüvenini anlatıyor.

İstanbul Tanrıları: Laplace’ın Son Şeytanı – Gökcan Şahin - Yazarının Kaleminden
- Reklam -
- Reklam -

Gökcan Şahin, İstanbul Tanrıları adını taşıyan süper kahraman evreninin ilk cildi “Laplace’ın Son Şeytanı nasıl doğdu?” sorusuna yanıt veriyor.

Geçen haziran ayında yayımlanan kitap, birbiriyle bağlantılar kuran 6 spekülatif kurgu anlatısını bir araya getirerek koca bir evrenin ilk adımını atıyor.


Bir yazarın farklı hikâyelerinin aynı kurmaca evreninde geçiyor olması, kendimi bildim bileli çok hoşuma gitmiştir. Hatırladığım kadarıyla bunu ilk olarak Jules Verne’de görmüştüm. Esrarlı Ada’yı okurken Denizler Altında Yirmi Bin Fersah’la ilişkisini fark ettiğimde zevkten dört köşe olmuştum. Daha sonra Stephen King’in birçok eserinin Kara Kule serisine referanslar içermesi ve son olarak Asimov’un Vakıf-İmparatorluk-Robot serilerinin ustaca birleşmesi o kadar hoşuma gitmişti ki, şu anda en sevdiğim üç yazar sorulduğunda Verne, King ve Asimov diyorum.

- Reklam -

Akla daha pek çok örnek gelebilir ama tam gelişme dönemime denk geldiklerinden olsa gerek en çok etkilendiklerim bunlardı. Son zamanlarda benzer bir hissi Marvel Sinematik Evreni veriyor. Süper kahramanları kendi başlarına da severim ama esas önemli olan evrenlerin kesişmesi, karakterlerin birbiriyle iç içe geçmesi. Bunu iyi yapıyorlar.

Nihayetinde üniversiteyi bitirmiş, askerliğimi yapmış ve iş arayışına koyulmuşken, 2013 yılının sıcak bir yaz günü gözlerimi kısıp ufka uzun uzun baktım ve, ‘Ben de bunu yapacağım,’ dedim. Epizon öyküsüyle evrenin inşasına başladım, yıllarca yazdım da yazdım. Takvimler 2022’yi gösterdiğinde elimde yüzlerce karakter, onlarca macera vardı. İlk altı hikâyenin bulunduğu Laplace’ın Son Şeytanı bu sene Antares Yayınları etiketiyle raflarda yerini aldı ve evrenin ilk parçası okurla buluştu.

“Laplace’ın Son Şeytanı” Önyargılara Meydan Okuyor

Süper kahramanlar denilince bazı edebiyatseverlerde tatsız bir önyargı oluştuğunun farkındayım. Arka arkaya gösterime giren filmlerin de etkisiyle hikâyeler birbirinin aynısı basit maceralar olarak düşünülür hâle geldi. Sanatın ciddi tarafıyla uyuşmayan bir yönü var sanki. Oysa 1930’lardan bu yana kendine has bir kültür oluşturabilmiş çizgi romanların sadece ‘hafif’ konuları ele aldığı bence büyük bir yanılgı. Tarzı çizgi roman olmasa da anlatım şekli ve hızıyla o kültürden esintiler içeren İstanbul Tanrıları da bireysel veya toplumsal birçok ciddi konuya değiniyor. İçeriğe şöyle kısaca göz atalım isterseniz.

Epizon

Suç/ceza ve iyilik/kötülük kavramlarının muğlaklığını konu edinen uzunca bir öykü bu. Katatonik olarak doğan, bir öğretim görevlisi tarafından sokakta bulunan ve on dokuz yaşındayken birdenbire iyileşen Ediz’in hikâyesi. Kahramanımız bilinçlendiğinde, başka insanların zihinlerini ele geçirerek onları kontrol edebildiğini görür ve dünya üzerindeki kötülüğün kökünü kazımaya kalkar. Bunun ne kadar gerçeklerden uzak bir fikir olduğunu yaşayarak öğrenecektir.

İstanbul Tanrıları: Laplace’ın Son Şeytanı - Gökcan Şahin

Amber

Bu öykü, suçluluk duygusu üzerine. Amber, tüm dünyayı kütleçekim kuvvet alanları olarak görmektedir. Bu alanları manipüle ederek cisimleri hareket ettirebilmektedir; ancak istemeden birkaç kişinin ölümüne sebep olur ve kendini alkolün kucağına bırakır. Sıradan bir genç olan Metin’le yolları kesişir fakat Amber’e âşık olan bir süper-asker, sırf onunla yakınlaştığı için Metin’i öldürünce her şey daha da kötüleşir.

Zamanbozan

Her mahallede üstü örtülmüş karanlık bir hikâye vardır ve Zamanbozan böyle bir mahalle öyküsü. Mert, dokunduğu her şeyi eskitip çürütmeye başlayan serseri bir gençtir. Bu gücünü eski bir düşmanına karşı kullanmaya karar verir ama dramatik bir şekilde başarısız olur. Beceriksizliğinin yarattığı zincirleme olaylar, Mert’in dünyasını başına yıkacaktır. Güçlü olmanın kahraman olmak için tek başına yeterli olmadığını çok geç anlamıştır.

Cemre

Çizgi romanlardaki süper kahramanlar çoğunlukla hemen toplum için bir şeyler yapmaya ve insanlara faydalı olmaya çalışırlar. Ancak bu çok gerçekçi bir yaklaşım değil. Bu öykü, süper güçlere kavuşan sıradan insanların önce kendi kişisel meselelerine eğileceği görüşünü ileri sürüyor. Şekil değiştirme yeteneğine sahip bir bilgi teknolojileri çalışanı olan Cemre, kendisini hayattan bezdiren çalışma arkadaşlarından intikam için yola çıkar ve bir dedektif rolüne bürünür.

Köpekbalığı

Ender görülen hastalıklarından ötürü kendilerine toplumda sağlıklı bir yer edinemeyen Ateş Alataş ve Sencer Bakırlı adlı iki üvey kardeşin, aynı kıza âşık olmasıyla başlayan ve onlarca yıla yayılan çatışmalarını konu alan bir hikâyedir bu. İki kardeş de kontrolsüzce güçlendikçe bu savaşa verilen kurbanlar artar ve durum ülke çapında bir güvenlik meselesi hâline gelir.

- Reklam -

Laplace’ın Son Şeytanı

Bu öykü, bilmenin lütfu ve laneti üzerinedir. Sıradan (ancak inanılmaz derecede geveze) bir beyaz yakalı olan Tuna Görgün, toplantı esnasında fenalaşır ve kendine geldiğinde muazzam bir güce sahiptir: Duyularının ötesinde algılama ve etrafındaki her şeyin geçmişini bilme yeteneği. Çok geçmeden ondan faydalanmak isteyen Pelin Pınar Pos adlı bir kadın ortaya çıkacak ve Tuna’yı hayatın bambaşka bir yönüyle tanıştıracaktır.

Bu altı macera, nihayetinde birbirine bağlanıyor ve o en başta bahsettiğim iç içe geçme deneyimini sunuyor. Spoiler olmaması için bundan bahsetmeyeceğim.

İstanbul Tanrıları: Laplace’ın Son Şeytanı - Gökcan Şahin

Sık Sorulan Sorular

Son olarak kitap yayımlandığından bu yana sıklıkla gelen bir-iki sorunun üzerinden geçmek isterim.

İlk soru: Bu seri toplamda kaç cilt olacak? Cevap: Bilmiyorum. Şimdilik üç cilt yazılmış durumda ve dördüncüsü üzerine çalışıyorum. Öyle bir evren ki ucu bucağı yok.

İkinci soru: Süper güçlerle haşır neşir olmuş biri olarak sen hangisini seçerdin? Cevap: İstediğim her şeyi bilmek ile zihinlerde gezinmek arasında gidip geliyorum. Galiba fiziksel değil zihinsel yetenekler daha çok ilgimi çekiyor.

Üçüncü soru: Bu kitabı neden okuyalım? Cevap: Laplace’ın Son Şeytanı tüm okur kitlesine hitap eden bir içeriğe sahip. Şu ana kadar gelen yorumların ortak noktaları, kitabın yoğun bir edebi deneyim sunduğu ve son derece akıcı olduğu yönünde. Dolayısıyla kaliteli zaman vadettiğini söyleyebilirim.

Eserin üzerinde büyük emeği olan editörüm Ozancan Demirışık’a ve raflara çıkmasını sağlayan Serdar Yıldız’a sonsuz teşekkürlerimi sunuyor, Kayıp Rıhtım ailesine sevgilerimi ileterek yazımı sonlandırıyorum.

Gökcan Şahin


Gökcan Şahin ve yeni kitabı Laplace’ın Son Şeytanı hakkındaki görüşlerinizi Kayıp Rıhtım Forum’da bizimle paylaşabilirsiniz. Sitemizdeki diğer yazar maceralarına ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.

Konuk Yazar

Siz de Kayıp Rıhtım'da konuk yazar olabilirsiniz!

İletişim: [email protected]

Henüz yorum yok. Forum'a gelip sohbete katıl.

The Nightmare Before Christmas yonetmeni henry selick aciklama

“Nightmare Before Christmas”ın Yönetmeni, Tüm Övgüyü Tim Burton’ın Almasından Rahatsız

bob odenkirk wonder man marvel

“Better Call Saul” Yıldızı Bob Odenkirk, Marvel Evrenine Dahil Olabilir