in , ,

Bran Mak Morn: Howard’ın Kurgusal Evreni ve Pict Gözüyle Bakmak

Robert E. Howard’ın en özel karakteri Bran Mak Morn ile yakından tanışmaya hazır olun. Eserin çevirmeni Hüseyin Aksakal, sizleri çeviri macerasına ve kahramanın perde arkasına davet ediyor.

Bran Mak Morn
- Reklam -
- Reklam -

Robert Ervin Howard, 11 Haziran 1936 tarihinde, inanılmaz verimlilikte bir edebiyat kariyerine, kendi ellerindeki bir tabancadan çıkan kurşunla son verdiğinde, geride Conan, Atlantisli Kral Kull, Solomon Kane, El Borak, Brenkinridge Elkins, Denizci Steve Costigan, Conrad ve Kirowan, Dark Agnes, Cormac Mac Art, Turlogh Dubh O’Brien, Kirby O’Donnell ve çok sayıda başka görkemli karakteri miras bıraktı. Bu karakterler arasında şüphe yok ki en ayrıksı olan, onun vasıtasıyla Roma işgali altındaki İngiltere’de, soyu tükenmek üzere olan Pict halkının son direnişini anlattığı Bran Mak Morn karakteridir.

Fakat Bran Mak Morn ve Pictleri anlamak için, Howard’ın terekesinde bulunan, pek üzerinde düşünülmemiş, yapısal ve kurgusal bir niteliğe dikkat çekilmesi gerek. Bu, Howard’ın karakterleri ne kadar farklı dönemlerde yaşamış olsa da, yazarın hepsini büyük bir insanlık tarihi çerçevesinde ele aldığı ve bu çerçevede karakterleri ve yaşadıkları ortamları birbirine bağladığı gerçeğidir. Hyboria Çağı denemesinden anlaşılacağı üzere, ataları bir tufanda yaşadıkları göç nedeniyle kutup çemberine sürülen Atlantislilerden oluşan Conan, Kull’un mensubu olduğu boyun torunlarındandır. Howard öykülerinin büyük bölümünün, çoğu Kelt kökenli kahramanların bir bölümü tıpkı Conan gibi “Crom Adına” der. Kelt kahramanların Cimmerialıların torunları olduğunu, yine Hyboria Çağı denemesinden anlayabiliyoruz. Howard’ın yaşadığı dönemdeki -yani geçen asırda- bir olayı aktaran Haunter of the Ring öyküsünde sözü edilen yüzük, Conan’ın en azılı düşmanı, Büyücü Thoth Amon’un, ilk Conan öyküsü olan “Kılıçtaki Anka”da karşımıza çıkan büyülü yüzüktür.

bran mak morn ust

- Reklam -

Bitmedi. Kull’un sağ kolu, Mızrak Katili Brule bir Picttir. Pictler bu dönemde Atlantisli kralın en yakın müttefikleriyken, Hyboria Çağı’nda Conan’ın en yaman düşmanlarıdır. Bu yazıda anlamaya çalıştığımız, Roma işgali altında, Pict ulusunun Kaledonya’daki son direnişini örgütleyen son kralları Bran Mak Morn da Mızrak Katili Brule’nin torunlarındandır. 11. asırda yaşayan Gael savaşçı Turlogh Dubh O’Brien, Bran Mak Morn’un heykeliyle karşılaşır ve son Pict kalıntılarının efsane krallarının tasvirine dinsel bir anlam yüklendiğine tanık olur.

Örnekler çeşitli şekillerde çoğaltılabilir ama Howard evrenini, ilk yayınlanan, taş devrinden bir mağara resminin çizim anını tasvir eden ilk sekansından, bir bilimkurgu olarak kabul edilebilecek Almuric’e kadar, Kull’un Thuria Çağı’nı, Conan’ın Hyboria Çağı’nı ve yazılı tarih dönemini de kapsayan kurgusal bir insanlık tarihi oluşturma çabası olarak okumak gerekir.

Burada yazılanlar, Howard’ın yazdıklarından şahsımın çıkardığı sonuçlar. Howard evreni ve karakterleri hakkında yaklaşık dokuz yıllık bir çalışma sonucunda vardığım sonuçlardan bir diğeri de, her biri ayrı bir destan çemberi olan sayısız karakter arasında, en ayrıksı olan Bran Mak Morn’dur.

Dünyanın En Eski Kavminin Son Kralı

Howard yaşamının son günlerinde bir mülakatçıya, “Yarattığım ilk karakter Francis Xavier Gordon, yani El Borak’tı… Aklıma yaklaşık on yaşlarındayken geldi. Sonraki Pict Kralı Bran Mak Morn’dur,” der.

Bundan bir süre önce de Howard Philips Lovecraft’a yazdığı bir mektupta Pict ulusunun (İsim bu ulusun bedenlerine çizdikleri diyagramlar ve resimlerden geliyor. Picture- Pictogram-Pict gibi) varlığını nasıl öğrendiğini anlatır.

“Yaklaşık on iki yaşındayken, New Orleans’ta bir süre kaldım ve bir Canal Caddesi kütüphanesinde prehistorik çağdan -sanırım– Norman fethine dek Britanya tarihinin geçit alayı şeklinde tasvir eden bir kitap buldum. Okul çocukları için yazılmıştı ve belki sürüyle tarihi hatayla, ilginç ve romantik bir stilde anlatılıyordu. Ama Britanya’ya ilk yerleşen ufak tefek, esmer halkı ilk orada öğrendim; bunlardan da Pictler olarak söz ediliyordu…”

bran mak morn yagmur

Rusty Burke ve Patrice Louinet, “Robert E. Howard, Bran Mak Morn ve Pictler” makalesinde, yazarın kesin bir açıklama vermemekle birlikte, metodik araştırmalar sonucu, en güçlü adayın “The Romance of Early British Life: From the Earliest Times to the Coming of The Danes” adında 1909’da G. F. Scott Elliot’un yazdığı kitap olduğunu öne sürüyor. Burke ve Louinet, söz konusu makalelerinde, Howard’ın Pictler hakkında yazdıkları birçok şeyle, Elliot’un kitabı arasındaki paralelliklere de dikkat çekiyor.

Yazarın Pict konsepti, kendi ifadesiyle “Sorgulamaya açık”tır. Pictler için kurgusal bir geçmiş oluşturur. Bu geçmiş, Gölgelerin İnsanları öyküsünde, Bran Mak Morn’a yenilen ihtiyar Pict büyücünün ağzından anlatılır. Buna göre, insanoğlunun tarih öncesi öyküsünün başlangıcında, (Bir hayvan adam neslinden sonra) “Meçhul bir Kabile” yani Pictler vardır. İnsanoğlunun “İlk Kavmi”dir onlar. “İkinci Kavim” Lemurialılar, “Üçüncü Kavim” Atlantislilerdir. (Cro-Magnonlar) “Dördüncü Kavim” ise Keltlerdir.

Hayvan adamlar önce Meçhul Kabile’nin önünde güneye kaçar, sonra bir ada zinciri üzerinden Afrika’ya, sonra da Avrupa’ya geçerler. Pictler (Hyboria Çağı’ndaki) asıl yurtlarından, oranın güneydoğusundaki adalara göç eder, bir tufan bugün dağ zirveleri olan adalarını yok edince doğuya kaçarlar. Buzul Çağı esnasında Güney Amerika’ya göç eden Pictler, Cro-Magnonları Avrupa’ya sürer, onlar da Neanderthal hayvan adamları kovarlar. Bundan sonraki tarihçe yazılı tarih döneminden takip edilir.

Bran Mak Morn

Howard, Elliot’un kitabında Pictlerle karşılaşmasından sonrasını şöyle anlatıyor:

“Onun Pictleri kurnaz, sinsi, savaş sevmez, aynı zamanda sonra gelen kavimler için aşağılık yapıyordu ki bu kuşkusuz doğruydu. Yine de bu halka güçlü bir sempati hissettim sonra da onlardan kadim zamanlarla bir bağlantı aracı olarak benimsedim onları. Onlardan güçlü, bahadır bir barbar kavmi yarattım, geçmiş görkemlerin onurlu bir tarihini verdim ve onlar için yüce bir kral yarattım – Bran Mak Morn diye biri…”

Yazar, H.P. Lovecraft’a mektuplarında Bran Mak Morn isminin nasıl ortaya çıktığını ise şöyle anlatıyor:

“Pict kroniklerindeki sürüyle kralın Gaelce adı vardır, yine de Pict kavminin benim kurgusal versiyonumla tutarlı olsun diye, yüce krala Aryan -öncesiyle uyumlu bir isim vermem gerekiyordu. Başka bir favori tarihi karakterim yüzünden Bran adını verdim ona. Roma’yı yağmalayan Gaul Brennus. Mak Morn, ünlü İrlandalı kahraman Gol Mac Morn’dan geliyor. Gael alfabesi hiç “k” içermediği, “c”nin genelde “k” olarak okunması dolayısıyla Mac hecesini Gaelic olmayan bir hava vermek için değiştirdim. Böylece Bran Mac Morn; Gaelce “Morn oğlu Kuzgun” demektir ama Bran Mak Morn Gaelce anlam taşımıyor, sadece evvel zaman sislerindeki kökleriyle, kendi saf Pict ve eskilik anlamına sahip. Gaelce terimle sesteşliği ise sadece bir tesadüf!”

Dört kavmin ilki olan Pictler, yazılı tarih dönemine kadar varlıklarını sürdürürler, Büyük Britanya’nın bugünü oluşurken, önce kralı olmayan dağınık kabilelere dönüşürler, Bran Mak Morn, Britanya’yı istila eden Romalıların karşısına Pict ulusunu topyekun olarak çıkarmayı başaran son kral olur. Dünyanın ilk kavminin son kralı olarak “bir savaşta öldüğü” vakit ulus yeniden dağılır ve yok olur.

En Farklı Howard Karakteri

Çoğunluğu Kelt kökenli olan Howard karakterleri arasında, Aryan dışı, antropologların “Brakisefal-Kısa kafalı” olarak adlandırdığı daha geri bir soydan gelen tek karakterdir Bran Mak Morn. Howard’ın diğer karakterlerinin boy ve fizik olarak yazarla belli bir benzerliği olmasına rağmen, tüm Pictler gibi Bran da ufak tefektir. Howard karakterleri arasında Bran’ın tek fiziksel benzeri muhtemelen El Borak-Francis Xavier Gordon’dur.

Howard karakterlerinin tamamı yuvadan uzakta, yad ellerde kısmet ararlar. Mak Morn kendi evindedir oysa. Gerçi bu içinde bulunduğu ulusu arasında farklı biri olmadığı anlamına gelmiyor. Zira Thuria Çağı’ndan “bir leoparın zarif hareketleriyle” tarif edilebilen, biraz ufak yapılı olmakla birlikte en güzel insan tipi kabul edilen Pictler, Hyboria Çağı’na gelene kadar “Pösteki saçlı, basık alınlı, budaklı uzuvlu vahşilere” gerilemiştir. Tek istisna Brule ile başlayan, Bran Mak Morn ile sona eren şefler soyudur. Şefler, dünyanın her tarafını dolaşmak pahasına, safkan kadınlar bularak soylarını korumuştur.

- Reklam -

Bran Mak Morn

Çoğu Howard karakteri, Gael, Norman, Viking, İrlandalı veya başka Batı Avrupalı karakterlerdir ve gezip gördükleri yerler, öykü karakteri onların gözünden tasvir edilir. Oysa Bran Mak Morn, tek bir öykü –Yeryüzü Kurtçukları– bir yana bırakılırsa, hep başka uluslara mensup karakterlerin gözünden anlatılır. Howard, o dehşetli “Yeryüzü Kurtçukları” için, “Sadece bu öyküde bir Pict’in gözüyle baktım ve ağzıyla konuştum,” der. Gölgelerin İnsanları’nda Norveçli bir paralı asker, Gecenin Kralları’nda İrlandalı bir şef, Kara Adam’da, kendisinden yüzlerce yıl sonra yaşamış bir İrlanda şefi, Gecenin Çocukları’nda ise Pict kökenli birinin rüyası üzerinden anlatılır. Anlayacağınız, bunca öyküde anlatılan Bran, tek öyküde kendini ifade etme fırsatı bulmasıyla da diğerlerinden farklı bir karakter.

Bran Mak Morn’u, Howard karakterleri arasında benzersiz kılan bir diğer unsur da giriştiği savaşın zaferle sonuçlanmayacağını biliyor olmasından kaynaklanır. Bu belli ölçülerde Kull’un Thuria uygarlığının jeolojik hareketler sonucu sona ereceğine ilişkin erken öngörüsü gibi bir şeydir. Yok olmaya mahkum bir ulusu, dünyanın en güçlü askeri gücüne -Roma İmparatorluğu- karşı çıkarmanın başka bir mantıklı sonucu olabilir mi? Bu unsur, Morn öykülerinin tamamının arka planında inceden işleyen bir hüzne dönüşür. En dokunaklı Howard öyküleri belki bunlardır.

Pictler Roma’ya karşı son direnişlerini, şefler soyunun bozulmadan kaldığı Kaledonya’da gerçekleştirirler. Son kralları Bran Mak Morn, bir ulusun göçüp gitmesinin sembolü olduğu kadar, aynı zamanda kayıtlı tarih ve daha öncesi arasındaki kavşak noktasını da oluşturur. Morn öykülerinde çoğu yerde “Duvar” olarak geçen yapı, halen kalıntıları bulunan Hadrian Duvarı’ndan başkası değildir. Öte yandan Bran’dan Brule’ye kadar tüm şefler soyuna dair bulanık göndermeler dışında bir kayıt yoktur.

Ona bakarsan, temelde Pict öykülerini ayıran bir karakteristik de vardır. Howard, bir kahramanıyla psikolojik bağları koptuğunda onlarla ilgili olarak yeni bir şey yazamaz, başladıklarını yarım bırakırdı. Elde sürüyle yarım kalmış öykü bulunmasının nedenlerinden biri budur. Bu anlamda, yazın kariyerinin amatör döneminden, ölümünden birkaç ay önceki Conan öykülerine kadar her aşamada Pict ulusunun bulunması da şaşırtıcıdır. Bunun nedenini izah etmeye çalışmaktansa, tüm öyküleri kaplayan “Vahşet, medeniyete karşı” temasını yorumlayan Rusty Burke’nin teşhisini kabullenmek daha kolay geliyor şu anda:

“Yazarın gözünde temel, Ebedi Barbarlık’ı Conan’dan, Kull’dan daha fazla temsil eder onlar…”

Şu Meşhur “Çevirmenin Çemberi” Meselesi…

Çeviri tercihleri konusunda, Conan için yazdığım notlara ekleyecek pek bir şey yok. Ama Bran Mak Morn nereden çıktı diyenler olabilir. Bu şöyle oldu. Conan öykülerini okuyan herkes, ilk öykü olan Kılıçtaki Anka’nın Kull öyküsü “Ben Bu Baltayla Hükmederim”in yeniden yazılmış hali olduğunu bilir. Conan çevirirken, uygun bir anlatım için yararlanmak adına bu öyküyü çevirdim. Baktım ki daha önce Conan çalışmış olmak Kull’u daha rahat ifade etmeyi sağlıyor, hepsini çevirdim. Bu öykülerden Gecenin Kralları, Kull’un binlerce yıl gelecekteki İngiltere’de Bran Mak Morn’a bir savaşta yardım edişini anlatıyor. Kull öykülerini çevirdikten sonra Conan’ı yeni bir gözle yeniden ele aldım. Netice yine tatmin edici olmayınca, bahsi geçen öyküden fikir edindiğim Bran Mak Morn öykülerini ele aldım. Bu öykülerin Conan üslubunun oluşmasında fazla etkili olduğu konusunda iddialı değilim ama Bran’ın Türkçe konuşması tamamen böyle bir tesadüftür.

bran mak morn last king robert howard

Çeviri eylemi tuhaf bir olay. Çevirdiğin kitaplar, tıpkı okuduğun kitapların başka kitapları okumaya zorlaması gibi, bir neticeye ulaşmanı sağlamak yerine başka çevirme mecburiyetlerine yol açıyormuş meğer. Eğer üyesi olduğum Çizgi Diyarı forumunda, Merhum Profesör Haluk Yücesoy, Murat Erengül gibi dostlar olmasa, bunları yayımlama fikrim yoktu. Hatta Murat’ın ısrarlarına uzun süre direndiğimi dün gibi hatırlıyorum. Sizin anlayacağınız herkes beni çevirmen sanıyor ama ben bunları sırf oğlum daha sonra okur diye çevirmeye başlamıştım. Çeviri yaparken farkına vardığım başka bir tuhaflık ise, bu işi yaparken kendi ana diline hakimiyetin, yabancı dile hakimiyetten bile önemli olduğudur. Bunu ancak çeviri yapan anlayabilir.

Tüm bu çeviri yolculuğu esnasında çevremden destek bulmuş olabilir miyim? Ne gezer? Kendimi neticesiz işlerle vakit geçiren, dar gelirli, saplantılı bir yerel gazeteci olarak -ki aslında olduğum şey budur, kendi seçimimdir- görmem için her şey yapıldı desem yeri var. Conan yayınlandıktan ve Kayıp Rıhtım’ın da aralarında bulunduğu çeşitli forumlarda destek mesajlarını gördükten sonra kendimi “obsesif kompulsif” olarak değerlendirmeye son verdim ve bu arada biriken tüm öyküleri, yayınevinin üzerine boca etmeye başladım. Üç ciltlik Conan’ın ardından, Kral Kull ve Bran Mak Morn bu şekilde Türkçeyle buluştu. Halihazırda bir gözden geçirdikten sonra yayınlanmak üzere gönderebileceğim üç kitap daha var.

Sonra mı? Bunu öngörmek mümkün değil. Bu yayın işi başlamadan evvel Howard çevirmeyi bırakıp, Thomas Wolfe çevirmeye başlamıştım. You Can’t Go Home Again/Bir Daha Yuvaya Dönemezsin’in üçte ikisini çevirdim. Yayın işi araya girince bir tarafa bıraktım. Türkçede bir Wolfe külliyatı kurmayı pek isterim. Bence Howard’dan bile büyük bir eksiklik Türkçe için.

Fakat Howard kitaplarına gösterilen ilgi ve cesaretlendiren yorumlar beklentimi çok aşıyor. Kim bilir, belki İngilizcesi arşivimde bulunan El Borak, Dark Agnes, Conrad and Kirowan öykülerini falan çevirmeye de girişebilirim.

robert e howard illustrasyon

Ama orijinal planım şöyle: Şimdiye dek üç cildi Conan olmak üzere, Kull öyküleri, Bran Mak Morn öyküleri yayımlandı. Sıradaki ilk çalışmamız olan Kara Turlogh öykülerini yayınevine iki gün önce yolladım. Yayınevi sahibi Yaşar Hız, “Ne varsa gönder,” dedi ama yayınlanıp yayınlanmayacağını tam olarak biliyorum diyemem. Bundan sonra çevirisi neredeyse hazır olan Cormac Fitz Geoffrey öykülerini ve çeşitli tarihi karakterlerin işlendiği, ham çevirisi yapılmış halde bulunan, “Doğu Öyküleri” başlığı altında derlemeyi planladığım üçüncü bir kitabı hazırlayacağım. Sonra Wolfe’u -ömür vefa ederse üç kitabı var şimdilik çevrilecek- geri döneceğim.

Bu plan daha önce bir kez bozulduğundan-yani Conan’dan sonra Wolfe’u tamamlarım planı- kesin böyle gidecek diyemem. İş başa düştü deyip yine yola revan olabilir miyim acaba? Veya biri Howard öykülerinin kalanını çevirmeyi üstlenir de, komutanının, karşıdan, sağdan, soldan, arkadan düşman geldiğinde ne yapacağını sorduğu Temel gibi hissetmem belki. Temel tüm sorulara, “Furirum,” der. Komutan devam eder: “Peki yukarıdan gelirse?” Temel pes eder. “Uy komitanum, bu orduda benden başka asker yok midur?”

Eh yani, benden başka bir asker varsa ancak memnun olurum!

Son bir not: Anlatacak öyle çok şey var ki… Hepsini anlatmaya kalksam, hayli okkalı diyebileceğim çevirilerimden daha fazla sayfa tutardı. Eldeki malzemenin içinden seçim yapıp, mantıklı bir makale boyutuna indirgemek amma müşkül işmiş.

Bu da biline!


Yıllarca Yanlış Anlaşılmış Bir Kahraman: Conan Kimdir, Kim ‘Değildir’?

Barbar Conan: Kara Dev | Robert E. Howard

* Çevirmenin Çemberi: Conan

Hüseyin Aksakal

1968 Karadeniz Ereğli doğumluyum. Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunuyum. Çeşitli yerel televizyon dergi ve gazetelerde muhabirlik, köşe yazarlığı, yöneticilik yaptım. Halen Karadeniz Ereğli'de gazetecilik mesleğini sürdürmekteyim. 2010 yılından bu yana amatör olarak çeviri yapıyorum. Şu ana 3 cilt Conan, Kull ve Bran Mak Morn olmak üzere beş kitabım Gece Kitaplığı'ndan yayımlandı. Yarım asrı geçen ömrüm boyunca sanki asıl işim buymuş gibi okudum. Çeviri eylemini en derin okuma biçimi, yazarların hayat tecrübesi ve düşüncelerine erişim aracı olarak benimsiyorum.

2 Yorum BULUNUYOR


  1. Avatar for annihilator annihilator dedi ki:

    Cok güzel bir inceleme olmuş. Zihninize, kaleminize sağlık. Howard kitaplarının devamını merakla bekliyoruz.

  2. Avatar for Pyrewrath Pyrewrath dedi ki:

    Ellerinize, emeğinize sağlık Hüseyin Bey. İnceleme ve verilen bilgiler için, daha da önemlisi o kadar emek verdiğiniz çevirileriniz için teşekkür ederim.

Henüz yorum yok. Forum'a gelip sohbete katıl.

Vakıf Apple Tv

Vakıf Dizisinin Çekimleri İzlanda’da Başladı!

Avengers: Infinity War Doctor Strange ve Spider-Man

Avengers: Infinity War İçin Tamamlanmamış ve Silinmiş Bir Sahne Ortaya Çıktı